Özel okul yöneticileri soruyor: “Topladığınız vergilerle siyasi yatırım yapmaya nasıl vicdanınız elveriyor?”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretimin birinci ve ikinci kademedeki öğrencilere ücretsiz kitap vermesi, özel okullarda okuyan, ancak ücretsiz kitaptan yararlanamayan öğrencilerin mağduriyetine neden olurken, özel okul yöneticileri piyasada parayla kitap bulamamaktan yakındı.
Devlet, çocukları arasında ayrım yapar mı?
Kitapların para karşılığı satılmadığı için okulların açılmasına sayılı günler kalmasına rağmen velilere kitap önerememekten yakınan Özel Seçkin Okulları Kurucu Üyesi İbrahim Kaçıran, “Kitap satın almak için yayınevini arıyorum yayınevi yetkilisi; kitapların parayla saklamadığını, ancak özel okullara verilemediğini söylüyor. Buradaki ikilem çocuklarımızın eğitim öğretime kitapsız başlamasına neden oluyor. Birine parasız kitap verirken, bari diğeri para ile piyasada kitap bulma şansına sahip olsun. Devlet, çocukları arasında ayırım yapar mı?” dedi.
Her işi son ana bırakıyoruz
Kitap bulamama kaygılarının eğitim öğretim yılı sonunda başladığını, ancak eğitim öğretim yılı başına kadar bu konuyla ilgili sağlıklı bir açıklama yapılmadığını hatırlatan Kaçıran, “Okullar henüz tatile girmişken 2005/2006 eğitim öğretim yılında okutulacak ders kitapları için kaygı başlamıştı. Ama nafile, her yıl yaşanan diz boyu rezalet bu yıl artarak ya şandı. Çünkü ilköğretim birinci kademenin müfredat programının değişmesi ile liselerin dört yıla çıkarılması tam bir kargaşaya yol açtı. Sebebi ise malum, toplum olarak her işimizi son ana bıraktığımız için bu değişikliklerin hazırlıkları da aynı şekilde sona bırakıldı” diye konuştu.
Öğretmenler ve veliler şaşkın
“Ders kitaplarının seçimi, kaynak kitaplar ve dergilerin tamamının yeniden yazılmasının ardından bütün bu hazırlıkların 12 Eylül’e yetişemeyeceğini söylemiştik, yazık ki öyle de oldu” diyen Kaçıran, “Eğitim gibi haya ti önem taşıyan bir konuda hiç kimsenin görevini ihmal etmeye hakkı yoktur. Eğitimde planlama ve zamanlama, olmazsa olmaz bir olgudur. Öğretmenlerden nasıl düzenli ve planlı olması isteniyorsa, yukarıdaki konunun muhatabı olan kişiler de aynı ciddiyet içerisinde görevlerini yapmak zorundadır.
Okullar açıldığında idareciler, öğretmenler, öğrenciler, veliler hepsi şaşkın ve ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kitap temin edemedikleri için de ciddi anlamda eğitim öğretim aksıyor” şeklinde açıklama yaptı.
Topladığınız vergilerle siyasi yatırım yapmaya nasıl vicdanınız elveriyor?
Milli Eğitim Bakanlığının ilköğretimde oku yan öğrencilere, bedava kitap verme politikasını desteklemekle birlikte, varlıklı ailelerin çocuklarına da kitap verilmesinin adalet değil, siyasi yatırım olduğunu söyleyen Kaçıran, “2 Bin öğrenci mevcutlu merkezi bir okulda, en fazla 200-300 muhtaç öğrenci vardır. Geriye katan öğrenci velilerinin durumları genelde iyidir. Hatta bunların arasında büyük işadamlarının çocukları bile vardır. Peki tüyü bitmemiş yetim hakkı ile zengin çocuklarına ki tap bağışı yapmaya hakkınız var mı? Kimin parasını kime veriyorsunuz? Topladığınız vergilerle siyasi yatırım yapmaya nasıl vicdanınız elveriyor. Eğer amaç yoksullara, muhtaçlara yardım etmekse o zaman onları seçerek bu yardımı gerçekleştirmek çok mu zordur?” dedi.
Veliler parasıyla kitap bulamıyor
Siyasi yatırım uğruna zengin fakir ayırımı yapılmadan devlet okullarında kitap dağıtımı yapıldığını, ancak fedakarlık yaparak çocuklarını özel okullarda okutan ailelerin parasıyla kitap bulamadığını dile getiren Kaçıran, “Ayrıca siz bu mazlum milletin parası ile ağalık yaparken, özel okullarda okuyan çocuklar da ellerinde paraları olduğu halde kitap bulamıyor. Bu mudur adaletiniz? Birine parasız kitap verirken, bari diğeri para ile piyasada kitap bulma şansına sahip olsun. Çocukları özel okul da okuyan veliler Ekim, Kasım ayma kadar kitap temin etmekte zorlanıyor. Devlet, çocukları arasında ayrım yapar mı? Devlet okulu, özel okul ayrımı doğru mu dur? Nerede okurlarsa okusunlar sonuçta bu ülkenin çocukları değiller mi bunlar?” diye konuştu.
Burnumuz kokuya alıştı
Pek çok ailenin kitap bulma konusunda sı kıntı çektiğini, ancak eğitimdeki aksaklık- tara alıştığı için tepkilerini sessiz dile getirdiklerini ifade eden Kaçıran, Milli Eğitim Bakanı Çelikten dinlediği bir fıkrayı ise şöyle dile getirdi: “Sayın Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelikten bizzat dinlediğim bir fıkrayı sizinle paylaşayım ‘Doğunun kırsal kesiminden bir genç İstanbul'a gider, iş bulur ve çalışır. Hayat standardı yüksek bir bayanla evlenir. Daha sonra eşini ikna ederek köyüne dönmeye karar verir. Köye döndükten bir süre sonra İstanbul’lu gelin evlerinin önündeki çöplük ten gelen kokudan rahatsız olur. Çevrenin yardımıyla çöplüğü oradan kaldırır ve kayınbabasına burnuna kötü koku gelmediğini söyleyince, kayınbaba, hayır kızım hata koku var ama burnun kokuya alıştığı için sana kötü kokmuyor der’ Sanırım toplum olarak biz de her türlü kokuya alıştığımız için her şey bize mübah geliyor.”