Antep, son 65 yılın en kurak ekim ayını geride bıraktı… Bölgede yaşanan kuraklık yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının yanı sıra hayvan ve bitki varlığına zarar verir boyuta geldi
Yapımı devam eden sulama projelerinin kuraklığa karşı bir an önce hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Karkamış Ziraat Odası Başkanı İdris Bozkurt, ‘’Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık afetinin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Birçok doğal afetin aksine kuraklık yavaş gelişim gösterebilmekte, çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere sebep olabiliyor’’ dedi.
Ülkemizin, yarı kuşak iklimde bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor
Tarımın yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle kuraklığın tarımsal ekonominin birçok sektörünü etkileyen karmaşık bir yapıya sahip olduğunu bu nedenle tarımda suyun vazgeçilmez olduğuna dikkat çekti. ‘’Kuraklık tüm iklim kuşaklarında görülür ancak alanın kuraklığa karşı hassasiyeti ve etkilerinin derecesi bir bölgeden diğerine oldukça büyük farklılıklar gösterebiliyor. Ülkemizin küresel ölçekte yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor. Kuraklığın tarıma etkilerini 2007, 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ülkemizde yaşadık’’ şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir su politikaları her zaman ön planda tutulmalı
Artan dünya nüfusuyla birlikte tarımsal üretimdeki mevcut verimin nüfusun gıda ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacağına bu nedenle yapılması gerekenin birim alandan daha fazla verim almak olduğunu ifade eden Bozkurt, ‘’Sürdürülebilir su politikaları özellikle su stresi yaşayan ülkemizde her daim ön planda tutulmalı. Diğer taraftan ülkemizde 23,9 milyon hektar olan tarım arazisinin yüzde 28,5’inde üretilen ve stratejik öneme sahip olan buğday ekim alanının yüzde 74,5’inin kuru tarım alanı olduğu gerçeği kuraklığın tarımsal üretimimize etkisinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor’’ ifadelerini kullandı.
Kuraklık nedeniyle üreticiler ve ülke ekonomisi zarar gördü
Bozkurt, ‘’Bitkilerin çıkış̧ ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunamaması nedeniyle söz konusu yıllarda hem verimde hem de kalitede ciddi sorunlar yaşandı. O yıllarda kuraklık sonucu tarımsal üretim önemli ölçüde etkilendi ve birçok üreticinin yanı sıra ülke ekonomisi de oldukça zarar gördü. Kuraklık, tarımsal ürünlerin verimliliğini etkilediği gibi gelir seviyesi daha fazla ürünlerin ekiminden de çiftçilerimizi uzaklaştırdı. Ayrıca iklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda ekim-dikim ve hasat tarihlerinde kaymalar da görülüyor. Bu sezon da ürün ve bölge bazlı değişmekle birlikte başta buğday ve arpada ekim tarihi 1 ay kadar ileri kaydı’’ açıklamasını yaptı.
Ya sulama faaliyetleri geliştirilmeli ya da kuru tarım metodu yaygınlaştırılmalı
Dünya Meteoroloji Örgütü verilerine göre dünyanın yaklaşık yüzde 35'inin kurak, yarı kurak ve kuru-nemli bölgelerden oluştuğunu sözlerine ekleyen Bozkurt, ‘’Tarım teknolojisi ileri ülkelerde bile kuraklık tarımsal üretimin temel sorunu. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yağış azlığı, yağış̧ rejimlerinin düzensizliği ve kaynaklarının kıt olması gibi faktörler tarımın temel sorunları arasında yer alıyor. Dolayısıyla su azlığı ve yağış yetersizliğinden doğan kuraklığın etkilerini azaltmak için kurak ve yarı kurak bölgeleri tarıma kazandırmak amacıyla, ya sulama faaliyetleri geliştirilmeli ya da kuru tarım metodu yaygınlaştırılmalı’’ önerisinde bulundu.