Türkiye'nin yakın tarihi, önlenebilir olmasına rağmen devletin koruduğu şirketlerin sorumluluk almaması nedeniyle meydana gelen felaketlerle dolu. Her birinde raporlanan ihmallerin sebebi olan şirketler hukuksuzlukla korundu. Her biri toplumsal hafızada derin izler bıraktı, her birinde adalet arayışı zorlu mücadelelerle sürdü.
Bolu’da Grand Kartal Otel yangınında en az 78 kişi hayatını kaybetti, 51 kişi yaralandı. Otelin işletmesinin sebep olduğu ihmaller ve belediye ile bakanlık arasındaki yetki tartışmaları güncelliğini korurken otelin işletmesini yürüten şirketlerin denetim yaptırması süreçlerine dair şaibeler, yangının göz göre göre gerçekleştirilen ihmaller sonucu olduğunu akıllara getirdi.
Türkiye’nin yakın tarihi; özel şirketlerin gerekli önlemleri almaktan kaçındığı, yetkililerin şirketleri korumak adına denetim süreçlerini üstünkörü yaptığı ve katliamların yaşandığı facialarla dolu. Her bir facia toplumsal hafızada ağır izler bıraktı.
Türkiye’nin yakın tarihinde son 15 yılda ihmaller sonucu yaşanan katliamları bianet okurları için derledik.
2010 Zonguldak maden faciası
17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) ait Karadon Müessese Müdürlüğünün kömür ocağında grizu patlaması meydana geldi. Yerin 540 metre altında meydana gelen patlamada taşeron olarak galeri açma işini yürüten firmanın 30 işçisi göçük altında kaldı.
Olaydan üç gün sonra 28 işçinin cesedine ulaşıldı. 735 metre derinliğindeki kuyuya düştüklerinden şüphelenilen diğer iki işçiye ise olay gününden 8 ay sonra ulaşıldı. 30 kişi hayatını kaybetti. 11 kişi ise yaralandı.
2010 Zonguldak Karadon grizu patlaması / Fotoğraf: Ömer Ürer AA
Defin işleminden sonra ölen işçilerin cenazeleri ailelerine teslim edilirken karışıklık yaşandı.
Kaza sonrası hazırlanan rapora göre, galeri açmak için yapılan dinamit patlatma işleminden sonra açığa çıkan metan gazının tahliye edilmemesi patlamaya sebep oldu. Gerekli yalıtımı yapılmayan makinelerden çıkan elektrik ise madendeki gazın alev almasına yol açtı.
Davaya, olaydan 3 yıl sonra, 6 Aralık 2011'de başlandı. Yargılama sürecinde 6 bilirkişi raporu istendi. Faciadan yaklaşık dört yıl sonra, 31 Ekim 2014’te Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 TTK yöneticisinin de aralarında bulunduğu 5 sanığı, 5 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırdı.
2014 Soma maden faciası
13 Mayıs 2014’te Soma Holding’e ait Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen kömür madeni ocağında maden giriş kısmının 400 metre altında, saat 15.10 civarında elektrik panosundan kaynaklandığı düşünülen bir yangın çıktı.
Yangın, vardiya değişimi sırasında meydana geldi ve 787 işçi patlama sırasında yer altında kaldı. Yaklaşık 300 işçi, çıkan yangın sebebiyle 800 metre derinlikte mahsur kaldı.
Madenciler, 2013 yılı sonunda ülkedeki tehlikeli çalışma koşullarını protesto etti. Meclis, Soma’daki maden ocağının güvenliğinin araştırılması teklifini facianın gerçekleşmesinden yalnızca yirmi gün önce reddetti.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Soma'daki katliamla ilgili “Bunlar olağan şeyler. Madenciliğin fıtratında bu var, hiç kaza olmayacak diye bir şey yok” dedi.
Soma’daki maden faciası, ülke tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. İhmaller 301 madencinin hayatına mal oldu.
Soma’da kimse istifa etmedi, kimse ceza almadı
Faciadan sonra hiçbir devlet yetkilisi istifa etmedi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi faciayla ilgili davayı 2015’te kabul etti. Sanıklara 301 kez olası kasıtla ölüme sebebiyet verme suçundan ceza istenmişti. Ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de kararı bozdu. Can Gürkan, Ramazan Doğru, Akın Çelik ve İsmail Adalı’nın bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçlamasından yargılanmasına karar verildi, ancak 9 Şubat 2021'de tutuksuz yargılanmalarına karar verildi. Tutuklu sanık bulunmuyor.
2014 Ermenek maden faciası
28 Ekim 2014’te Karaman’ın Ermenek ilçesinde Has Şekerler Madencilik’e ait kömür madeninde su baskını sonucu 18 işçi hayatını kaybetti. Arama kurtarma çalışmaları ile 38 gün sonra hayatını kaybeden işçilerin tamamının bedenine ulaşılması 38 gün sürdü.
Bilirkişi raporunda Cenne Linyit Kömür işletmeleri imalat haritalarını muhafaza etmediği için, Has Şekerler Madencilik şirketi haritaları sormadığı ve gerekli önlemleri almadığı için, Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) ise denetlemediği için asli kusurlu görüldü.
2016’da mahkeme Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey'e 9 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Özbey, aldığı cezanın ardından beş yıl tutuklu kaldı ve sonrasında tahliye edildi. Tahliyesinin ardından, 2023 yılında yapılan genel seçimlerde AKP'den Konya milletvekili aday adayı oldu.
2016 Şirvan maden faciası
17 Kasım 2016’da Siirt’in Şirvan ilçesinde bakır madeninde Ciner Holding’e ait Park Elektrik'e bağlı taşeron şirket Antlar İnşaat'ın maden sahasındaki çalışmaları sürerken heyelan meydana geldi. 12 işçi hayatını kaybetti.
8 Aralık günü devam eden soruşturmaya ilişkin bilirkişi raporunda kazadan 1 ay önce heyelan riskine karşı uyarı yapıldığı ancak hiçbir önlemin alınmadığı belirtildi. 20 Kasım günü daha önce işçilerin uyarılarını dikkate almadığı öne sürülen Açık Alan İşletme Müdürü tutuklandı. Hayatını kaybeden işçilerin bedenlerine ulaşma çalışmaları 10 Aralık’a kadar sürdü.
Kazadan iki gün sonra Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necmi Ergin madenin proje dışı çalıştığını söyledi.
Pazar günü dışında her gün maden sahasında dinamit patlatıldığını söyleyen bir işçi, "Köy ve çevresinde yer yerinden oynuyor. Göçüğün olduğu yerdeki tepenin yamacı haftalardır gözle görünür şekilde çatlaktı. Önlem almak yerine kamyonlarla toprak taşıyıp çatlakları kapatıyorlardı" açıklamasında bulundu.
2016 Aladağ öğrenci yurdu yangını
Adana'nın Aladağ ilçesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan ve 200 öğrencinin kaldığı Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda elektrik kontağında yangın çıktı. Süleymancılar cemaatine ait, çoğunluğu ahşap olan öğrenci yurdunda 12 kişi hayatını kaybetti, 24 kişi yaralandı.
Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı takip eden Sosyal Haklar Derneği avukatlarından Evren İşler, 31 Mayıs 2022’deki karar duruşmasında “Burada olası kasıtla işlenmiş bir cinayetten bahsediyoruz. Buradaki sorunları görmüşler; bulaşık yıkatılan çocuklar ‘elimize elektrik çarptı’ diye şikayet etmişler. Bu yurt hiç denetlenmemiş. Çocuklar doğrudan cemaate teslim edilmiş. Dava ailelerin ve kamuoyunun takibi ile bir yere geldi. Ama kamu görevlilerinin bu katliamdaki sorumluluğu halen saptanmadı.” dedi. 8 kişiye 4 yıl ile 15 yıl arasında hapis cezaları verildi.
2018 Çorlu tren kazası
8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin yakınlarında, Kapıkule'den İstanbul-Halkalı'ya doğru hareket eden yolcu treni yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezinin kayması sonucu devrildi. 25 kişi hayatını kaybederken 317 kişi yaralandı.
Raporlarda kazanın meydana geldiği menfez bölgesindeki dolgu malzemesinin aşırı yağış nedeniyle boşaldığı tespit edildi. TCDD’nin altyapı denetiminde yeterli sayıda personel bulundurmadığı, bunun kazayı önleme ve sonrasında müdahaleyi güçleştirdiği belirtildi. Ayrıca raylara ve altyapıya dair denetimlerin düzensiz olduğu ortaya çıktı.
Altyapının ve dolgu malzemesindeki aşınma gibi risklerin tespiti için sensörlü izleme sistemleri yerine insan gözüyle denetim yapılmaya çalışıldığı, bunun da kaza riskini göz göre göre artırdığı ortaya çıktı.
Daha önce aynı hattın farklı noktalarında benzer sorunların yaşandığı ve bunların TCDD’ye bildirildiği, ancak bu uyarıların dikkate alınmadığı veya gerekli bakımın yapılmadığı belirtildi.
2018 Ankara tren kazası
13 Aralık 2018’de Ankara-Konya yüksek hızlı tren seferi sırasında Marşandiz İstasyonu yakınlarında, hızlı trenin aynı hatta seyreden kılavuz trenle çarpışması sonucu meydana gelen kazada 9 kişi hayatını kaybetti, 107 kişi de yaralandı.
İncelemelerde kazanın yine Çorlu’daki tren kazasına benzer ihmaller nedeniyle gerçekleştiği tespit edildi.
Kazanın en kritik sebebi olarak, sinyalizasyon sisteminin olmaması öne çıktı. Trenlerin hareketinin manuel kontrolle yapıldığı ve bu durumun ciddi bir risk oluşturduğu belirtildi. Dönemin Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turan sinyalizasyon sisteminin olmamasının kazanın sebebi olmadığını söyledi.
Tren kontrol merkezinde görev yapan personelin hatalı yönlendirme yaptığı tespit edildi. Kontrolörler, hızlı trenin kılavuz trenle aynı hatta girmesine izin verdi ve bu durum çarpışmaya neden oldu. Tren hattında görev yapan personelin yeterli eğitim almadığı ve prosedürlere tam olarak uymadığı belirtildi. Ayrıca, denetimlerin ve iş süreçlerinin standartlara uygun bir şekilde yapılmadığına dikkat çekildi.
Kazanın meydana geldiği hattın sinyalizasyon altyapısının tamamlanmamış olması, demiryolu altyapısındaki planlama ve uygulama hatalarını ortaya koydu. Yüksek hızlı tren projelerinde sinyalizasyonun kritik bir güvenlik unsuru olduğu halde, bu eksikliğin göz ardı edilmesi ciddi bir ihmal olarak öne çıktı.
Aradan altı yıldan fazla süre geçmesine rağmen kazaya ilişkin dava süreci halen devam ediyor. Daha önceki bilirkişi raporlarında, kazanın oluşumunda çeşitli TCDD yöneticilerinin kusurlu olduğu belirtilmişse de, Adli Tıp Kurumu'nun raporunda bu yöneticiler için kusur değerlendirmesi yapılmadı.
2022 Amasra maden ocağında patlama
14 Ekim 2022'de Türkiye'nin Bartın iline bağlı Amasra ilçesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait (TTK) maden ocağında patlama meydana geldi. 42 maden işçisi hayatını kaybetti, 28 işçi yaralandı.
Olay sırasında ocakta 110 işçi bulunuyordu ve patlama sonrası yapılan kurtarma çalışmalarında bazı işçilere ulaşılamadı.
Patlama, metan gazının sıkışması sonucu oluşan bir grizu patlaması olarak raporlandı.
Raporlarda metan gazı patlamalarının önlenmesi için gerekli olan gaz izleme ve havalandırma sistemlerinin düzenli olarak kontrol edilmediği ortaya çıktı. Ayrıca işçilerin uzun saatler boyunca çalıştırıldığı ortaya çıktı.
Madencilik sendikalarının ve uzmanların, Amasra madenindeki potansiyel tehlikelere dair daha önce uyarılarda bulunduğu, ancak bu uyarıların dikkate alınmadığı belirtildi.
Patlamadan önceki yıllarda Sayıştay’ın maden ocağıyla ilgili hazırladığı raporlarda metan gazı birikimi ve diğer güvenlik sorunlarına dikkat çekildiği ortaya çıktı.
Faciadan 35 gün önce TTK’ya "Risk İnceleme Ekspertiz Raporu” verilmişti. Raporda, “Maden ocağında asgari sigortalama şartlarının devam etmediği kanaatine oybirliğiyle karar verilmiştir” denilmişti.
Bilirkişi raporunda katliamın ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine aykırı şekilde yetersiz teknik altyapı ve riskli çalışma koşullarında üretime devam edilmesi’ sebebiyle gerçekleştiği, bu durumun başlıca sorumlularının TTK Genel Müdürlüğü düzeyindeki yetkililer ve Amasra Taşkömürü İşletmesi’nin yönetim kademesi olduğu tespit edildi.
İddianame, TTK yetkilileri soruşturmaya dahil edilmeden, patlamanın etkilediği alanlarda keşif yapılmadan hazırlandı.
2024 İliç maden faciası
13 Şubat 2024 tarihinde, Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait Çöpler Altın Madeni'nde, siyanür liç işleminden sonra depolanan yaklaşık 10 milyon metreküplük toprak yığını heyelana dönüşerek kaydı. 9 işçi toprak altında kalarak hayatını kaybetti.
Olayın doğal bir toprak kayması değil, yığın liç alanında meydana gelen bir çökme olduğu belirtildi. Bilirkişi raporlarında, Anagold Madencilik Türkiye Müdürü ve Anagold Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yalçın Demirci'nin de aralarında bulunduğu 13 kişi "asli kusurlu" olarak belirlendi. Ayrıca, 26 kişi "tali kusurlu" bulundu.
Faciadan yaklaşık 2 yıl önce Erzincan Valiliği maden işletmesinde yığın liç sahasına siyanür içerikli solüsyon taşıyan boru hatlarında arıza meydana geldiğini duyurdu, ancak daha sonra "Hiçbir dereye karışma olmadığı tespit edilmiştir" dedi.
Maden işletmesine, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, 2872 sayılı Çevre Kanunu'na dayanarak en üst sınırdan (16 Milyon 441 Bin TL) ceza kesildi. Mahkeme, cezanın ardından tesisin faaliyetlerinin durdurulmasına karar vermişti; ancak karara rağmen tesisin ruhsatı iptal edilmedi.
Siyanür sızıntısına rağmen ruhsatı iptal edilmeyen Kanada ve ABD ortaklığındaki Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan Kanada ve ABD ortaklığındaki altın madeni şirketi SSR Mining'in bilançosunda ortaya çıktı.
Ağustos 2024’te Bölgenin siyanürden zehirlenmesine yol açan şirketin çalışmasının durdurulmasından taşeron firma kısa süre sonra 187 işçiyi işten çıkardı.
2024 Beşiktaş gece kulübü tadilatı yangını
2 Nisan 2024 tarihinde, İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Masquerade Club adlı gece kulübünde tadilat çalışmaları sırasında çıkan yangın, 29 kişinin hayatını kaybetmesine ve 8 kişinin yaralanmasına neden oldu.
Yangın, tadilat sırasında kullanılan kaynak makinesinden çıkan kıvılcımların ses yalıtımı ve dekorasyon malzemelerine sıçraması sonucu başladı. Bu durum, yangının hızla büyümesine ve kulübün üst katlarına kadar yayılmasına yol açtı.
Olay sonrası hazırlanan iddianamede ve bilirkişi raporlarında işletmede kurulu bulunan yangın söndürme sistemlerinin yangın sırasında devreye girmediği, tadilat çalışmaları sırasında acil çıkış yönlendirme ve aydınlatma sistemlerinin devre dışı bırakıldığı, gece kulübünde yapılan tadilat çalışmalarının resmi izinler alınmadan gerçekleştirildiği ve bu durumun denetim eksikliğine işaret ettiği ortaya çıktı.
Tanık ifadelerine göre, bazı garson ve komilerin inşaat işlerine yardım ettiği belirtildi.
2024 Balıkesir mühimmat fabrikasında patlama
Balıkesir’de ZSR Patlayıcı Sanayi AŞ'ye ait mühimmat fabrikasında kapsül üretim bölümünde meydana gelen patlama sonucunda 11 kişi öldü, 5 kişi yaralandı.
615 kişinin çalıştığı fabrika en son Ağustos ayında denetlemişti.
Sarsılmaz Patlayıcı Sanayi A.Ş. adı altında faaliyet gösteren şirkete 15 Temmuz 2016 sonrası el konuldu ve şirket TMSF bünyesine alındı. Şirket daha sonra Ömer Faruk Kalyoncu'ya ait Zirve Holding ve Senta Madencilik tarafından satın alınarak ZSR Patlayıcı Sanayi A.Ş. adı altında faaliyet sürdürmeye başladı.
Patlamanın gerçekleştiği şirkete ait Balıkesir’deki tesis “proje bazlı devlet yardımı” verilecekler arasındaydı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Korkmaz, son bir yıl içerisinde hiçbir işyerinin denetlenmediğini söyledi. İşçi sağlığı ve güvenliğinin esas olarak ticari kuruluşlar olan Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerine (OSGB) devredildiğini kaydeden Korkmaz, "İş kazası meydana geldiğinde, yaralanma, ölüm olduğunda işverenler değil iş güvenliği uzmanları “olağan şüpheli” olarak gözaltına alındı, tutuklandı, ceza aldı" dedi.
Türkiye'nin 15 yılı, önlenebilir olmasına rağmen devletin koruduğu şirketlerin sorumluluk almaması nedeniyle meydana gelen felaketlerle dolu. Her birinde raporlanan ihmallerin sebebi olan şirketler hukuksuzlukla korundu. Her biri toplumsal hafızada derin izler bıraktı, her birinde adalet arayışı zorlu mücadelelerle sürdü. Bütün bunlarda öne çıkan şey ise katliamların hiçbirinin kader ya da talihsizlik olmadığı.