Dinciler, laikler ve Kürtler

YAYINLAMA: 03 Haziran 2013 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Haziran 2013 / 20.00

Türkiye epey bir zamandır bölünüyordu.

Artık, bölümlerin arasına derin yarıklar girdiği için taraflar daha belirgin hale geldi.

Daha önce yazdığımı tekrarlamak gerekirse, epey bir zamandır üç kutuplu Türkiye’den bahsediyoruz.

12 Eylül’den sonra ‘sol’ imha edildiği için bugün sağ-sol çatışmasından kimse söz etmiyor.

 

Fikir babası Zülfü Livaneli’nin üç kutbunu şöyle nitelendirebiliriz:

Halk, muhafazakarlık-laik milliyetçilik ve Kürtçülük ekseninde üçe bölünüyor.

Türkiye’de din eksenli siyaset, kürt hareketi ve Türk milliyetçiliği yoğunlaşması yaşanıyor.

 

Bunların oranları nedir derseniz, onu da dün Başbakan Erdoğan şöyle açıkladı:

Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Biz onlara ‘aman sabırlı olun sakın bu oyunlara gelmeyin’ diyoruz.

 

Bir anekdot…

ANAP yüzde 45.6 oy yüzdesiyle hükümet oldu. (1983)

Aradan 10 ay geçti. PKK ilk eylemini yaptı.

Başbakan Turgut Özal şu açıklamayı yaptı: “Üç beş çapulcunun işi.

Aradan yıllar geçti.

AKP neredeyse aynı oy yüzdesiyle hükümette.

Halk Gezi Parkı için sokaklarda, meydanlarda.

Başbakan Erdoğan ne diyor: “Biz birkaç tane çapulcunun, o meydana gelip halkımızı tahrik etmesine seyirci kalmayız.

Tesadüf mü?

Her ikisinin de "çapulcu" lafını kullanması tesadüf mü?

Sorunu anlamaktan, analiz etmekten, değerlendirmekten uzak; salt küçümseyerek yok saymak Türkiye'de bir siyaset hastalığı mı?

 

Dünyanın her yerinden düşündürücü yorumlar geliyor.

Çeşitli ülkeler vatandaşlarına, mecbur değilseniz Türkiye’ye gitmeyin, diye telkinde bulunuyor.

Almanya’da koalisyon hükümetinin ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi ise Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin tamamen kesilmesi ya da en azından uzun vadeli olarak askıya alınmasını istedi. CSU milletvekili Stefan Müller, "Türkiye’deki güncel olaylar, yıllardır yerinde sayan üyelik müzakerelerini yeniden başlatmak üzere Türkiye’ye sinyal vermenin yanlış yol olduğunu göstermektedir" dedi. Müller, "Erdoğan hükümetinin otoriter tutumu ve orantısız şiddet kullanımı bizim demokrasi ve düşünce özgürlüğü anlayışımızla bağdaşmamaktadır" diye konuştu.

 

ABD Dışişleri Bakanı Kerry de insanların özgür ifadelerine ve protesto haklarına karşı polisin aşırı güç kullanmasının demokratik yönetimlere ters düştüğünü Ankara’daki büyükelçileri vasıtasıyla hükümete illettiklerini ifade etti.

 

Bütün bunlara aldırmazsanız, hala devam eden protesto gösterilerini önemsemezseniz, “Tencere tava, hep aynı hava! Türkiye bunları daha önce gördü” diye küçümserseniz, faturasını milletçe ödemeye devam ederiz.

KESK, Gezi Parkı olaylarına destek vermek ve hükümeti uyarmak amacıyla bugün ve yarın 11 sendikada toplam 240 bin kişiyi kapsayacak greve gidiyor. Hayat felç olacak!

 

Medyanın olaylar karşında takındığı antidemokratik tavır üzerine bu kuruluşlara reklam verenler tepkilerini ‘reklam iptali’ şeklinde gösterince Başbakan Erdoğan’ın hedefi oldular.

Erdoğan, bu firmaları uyardı ve şöyle konuştu: “Yerli yabancı şirketler bu olaylardan dolayı yapıyorlarsa bunun bedelini çok ağır öderler. Bunu hükümetimize yönelik, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmelerine ideolojik ambargo alarak görüp, gerekli müdahaleleri yaparız. Bu ülkeyi onlar yönetmeyecek, biz yöneteceğiz. Böyle bir tavıra girmeleri yanlıştır, biz buna müsaade etmeyiz. Bu 3-5 günlük bir adımdır, düzelir diye düşünüyorum.

 

Dün günü yüzde 10.47 kayıpla 76 bin 983 puandan (31 Mayıs’ta 87 bin 511) tamamlayan borsa, bu seviyede kayıpları en son 2003 yılındaki tezkere krizinde görmüştü.

 

Dün sürpriz bir gelişme ile Cumhurbaşkanlığına çıkan Kılıçdaroğlu, görüşme sırasında Gül’e ‘Bakanlar Kurulu’na Başkanlık edebileceği’ yetkisini hatırlatmış!

Nasıl yani, Cumhurbaşkanı Gül masanın başına oturacak, Erdoğan’da onun yanına, “Arkadaşlar hava pek iyi değil, farkında değil misiniz?” diyecek!

Yoo, o kadar da değil! Erdoğan’ın yaralı karizması bunu kaldırmaz!..

 

Dün akşam saat 20.00’de Ordu Caddesi’nden yürüyen Antepliler; yaşlısı, genci ile çevrenin alkışlarını aldılar.

Daha önce de meydanlarda milyona varan halk topluluğundan, yanıp sönen ışıklardan etkilenmeyen AK Parti, bakalım bu kez işin içinden nasıl çıkacak.

İşte devlet adamlığı odur ki, en azından yakın geleceği görmektir.

Başbakan, Afrika seyahatını bile ertelemek gereğini duymadığına göre, demek ki önemli bir şey yok.

Bakalım göreceğiz…

 

Dinciler, laikler ve Kürtler