Ormana tepeden bakabilmek

YAYINLAMA: 14 Ocak 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 14 Ocak 2014 / 18.00

Eğer olayları ormanın içinde izliyorsanız, işiniz çok zor!

Göreceğiniz yalnız ağaçtır!

Gerçi bizim ormanlarımızın florası zengindir. Kafanızı biraz kaldırırsanız muhteşem sedir ağaçlarını görürsünüz, biraz ileride kızılçam, kayın, karaçam vardır. Daha ilerleyin meşe, gürgen, ladin, dişbudak, hatta kestane ağaçlarını görürsünüz…

Ama neticede hep ağaç görürsünüz. Biraz sonra zaten ağaçlar birbirine benzemeye başlar, ipin ucunu kaçırır ormanda kaybolup gidersiniz…

 

Bir fırsatını bulur da yüksek bir yere çıkıp ormana tepeden bakarsanız, belki olayları/ağaçları birbirine karıştırmadan daha net görebilir, değerlendirebilirsiniz!..

Her gün bir şekilde bir yerlerde polis müdürleri görevden alınıyor; gelen savcılar, giden savcıların açtıkları dosyaları kapatıyor veya tedbir konulan mal varlıklarını serbest bırakıyorlar…

Bunları takip ederseniz, ağaç çeşitlerine bakmaktan öteye geçemezsiniz.

Yukarıdan bakarsanız; çeşitliliği, floradaki zenginliği farkedemezsiniz ama her şeyi bir bütün olarak görebilirsiniz!

 

Bu kriz sadece AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki bir güç savaşı değil. Bu kriz; Türkiye'nin sallanan demokrasisinin kronik zayıflığını, zincirlenmiş medyasını, siyasallaştırılmış yargısını, kusurlu anayasasını, kamu muhasebelerini bağımsız olarak inceleme eksikliklerinin altını çiziyor. Tayyip Erdoğan, 2011 yılında yeniden seçildiğinde bu eksiklikleri telafi etme şansı vardı ancak başarısızlığı daha fazla liberal destekçiyi ihanete uğratılmış ve hakkı yenilmiş hissettirdi. Şimdi, Erdoğan'ın temel amacı Ağustos ayında boşalacak başkanlık koltuğuna oturmak gibi görünüyor

 

Yukarıdaki paragrafı İngiltere’de yayınlanan saygın ekonomi dergisi The Economist’ten aldım. Onlar ormana tepeden bakabiliyor!

Derginin ilginç bir iddiası da Türkiye’nin erken seçime gideceği…

AK Parti açısından iklimin uygun olmadığını düşünüyorum. 30 Mart yerel seçimlerinin ne getireceğini henüz sağlıklı tahmin etmek mümkün değil. Birçok stratejiste göre kavganın henüz başındayız! Çok daha önemli hatta vahim dosyalar ve  operasyonlar gündeme gelecekmiş. Dergi bunları görmeden kehanette bulunduğuna göre acaba bir bildikleri mi var? Dedim ya, onlar yukarıdan bakıyorlar!..

 

Ama derginin şu yorumunun bir kısmına katılmıyorum.

CHP, zayıf ve bölünmüş, MHP, daha da kötü. Kürtler bütün olanlara rağmen AK Parti'nin iktidarda kalmasını isteyecektir. Çünkü Erdoğan, Abdullah Öcalan ile açık bir şekilde müzakere yapan ilk lider oldu. Mart ayında başlayan ateşkes hala sürüyor. Türkler seçim sandıklarına gittiklerinde muhtemelen daha az kötüyü seçecekler. Bu da büyük bir ihtimalle AK Parti olacak.

 

CHP için neden böyle bir yorum yapılmış, bilemiyorum. ‘Bölünmüşlük’ abartı! ‘Zayıflık’ ise yanlış bir vurgu; tam tersine CHP en olgun dönemini yaşıyor. Üstelik elinde, iktidara bindirecek o kadar çok done var ki, yarısını etkili olarak kullanabilirse, 30 Mart’ta 3 büyük kenti de alabilir. İşte, ancak böyle bir durumda erken seçim kaçınılmaz olur.

 

Bir de CHP’nin ısrarla ABD’ye davet edildiğini unutmamak gerekir. Hatırlatmak için gezi sonunda Utku Çakırözer’in yazısından küçük bir alıntı yapıyorum: (Daha ortada 17 Aralık falan yokken)

 

Kılıçdaroğlu, dört gün boyunca ABD yönetimi, Kongre'nin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanadı, Musevi toplumunun çatı örgütleri, Amerikan basınının etkili gazeteleri ve dört önemli düşünce kuruluşunun yanı sıra ABD'de yaşayan Türk toplumunun -Gülen Cemaati dahil- tüm tarafları ile görüşmeler yaptı. Kılıçdaroğlu'na gösterilen yakın ilgiyi, Kongre'deki temaslarda yakından gördük. Artık CHP, ABD nezdinde bir iktidar adayı, olmadı koalisyon ortağı adayıdır. Bu, dünya aleme duyurulmuştur. CHP hakkındaki iç ve dış algı, bu seyahat sonrası farklı olacaktır. CHP'ye ilgi ve yöneliş artacaktır. 

Ormana tepeden bakabilmek