İstikrarsızlığa mı doğru!..

YAYINLAMA: 19 Mart 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 19 Mart 2014 / 18.00

Batı’nın Türkiye için son on yılda en önemli değerlendirme konusu ‘istikrar’ olmuştur. Stratejik konumu nedeniyle, en zor coğrafyada sergilediği performans, dünyanın çok ilgisini çekiyordu.

New York Times, Obama’nın dünyada rahat ve sık konuşup düşüncelerinden yararlandığı 3 liderden birisinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu yazmıştı.

Geçen sene Başbakan Erdoğan’ın 16 Mayıs’taki Washington ziyaretinden sonra Taksim Gezi ile simgelenen ama Türkiye’nin her yanına yayılan olaylar bu yakınlığa büyük darbe vurdu. 17 Aralık’taki yolsuzluk soruşturmasına karşı Erdoğan’ın tavrı da, iki lider arasındaki ‘güven’ duygusunu onarılmaz derecede zedeledi!

 

Türkiye, politik istikrarsızlıktan ekonomik istikrarsızlığa savrulmak tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

30 Mart 2014 yerel seçimlerinin sonucunun ne olursa olsun Batı’nın güvensizliğini tamir etmeyeceğe benziyor.

Başbakan Erdoğan’ın, yerel seçimlerde birinci parti çıkması halinde hükümetin ‘aklanma’sı anlamına geleceği demeçleri içte ve dışta tepki ile karşılanıyor.

 

Özetle işler pek iyiye gitmiyor! Endişe ile bekleyiş hem piyasalara, hem de topluma malolmuş görünüyor.

Ertuğrul Özkök dün Hürriyet gazetesinde şöyle yazdı:

Eyy ahali...
Ey bu ülkenin insanları...
Duyduk duymadık demeyin...
Büyük bir tsunami Türkiye’nin kapısına dayandı.
Parasal boyutunun sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın dudaklarını uçuklatacak muazzam bir yolsuzluk tsnunamisi bugün yarın Türkiye’de birine dayanacak ve o zaman, adı büyük bazı kişilerin canı fena halde yanabilecek.”

 

İran asıllı Reza Zarrab’ın İranlı ortağı Babek Zencani’nin, eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın yardımcısına tarihin en büyük yolsuzluk soruşturması açıldı.

Özkök, İranlı savcının bir dergiye verdiği demeçte şöyle söylediğini yazıyor:

Ekonomik yolsuzluk şimdiye dek görülmemiş boyutlara ulaşmış. Zencani’nin off-shore hesaplarına milyarlarca dolar yatmış. Bugüne kadar petrol satışından elde edilen gelirleri devletin kasasına dönmedi.”

 

Özkök, İranlı savcı Zencani ve Zarab’ın ilişkilerini araştırmak ve paranın nerede olduğunu tespit edebilmek için Türkiye’ye gelmek istediğini yazıyor ve bakalım izin verilecek mi, diye de soruyor!

 

Tahmin ettiğiniz gibi asıl mesele Babek Zencani konuşursa, zaten olayın uluslararası boyut alması nedeniyle işte o zaman yer yerinden oynayacak ve şimdiye kadar duyduğumuz rakamların ancak ‘bahşiş’ olabilecek kadar küçük kalacağı anlaşılıyor!

Olay tek taraflı değil, iki taraflı!

 

Dış basında son birkaç gün içinde çıkan olumsuz haberler de şöyle:

Morgan Stanley yayınladığı raporda , Türkiye için 2014 ve 2015 büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti.

2014 yılı için büyüme tahminini yüzde 2,9’dan 2,5’e indiren Morgan Stanley, 2015 tahminini de yüzde 4,4’ten 3,9’a düşürdü. (4’ten aşağısı tehlike! A.T.)

 

ABD’nin eski Ankara büyükelçileri Eric Edelman ve Morton Abramowitz, Türkiye ile ilgili hazırladıkları raporda, “Türkiye artık bölgesinde istikrar sağlayacak bir müttefik olmaktan çıkmış, başlı başına bir problem haline gelmiş durumda!” diyorlar.

 

İngiliz Financial Times gazetesi dünkü analiz sayfasını Başbakan Erdoğan ile Gülen arasındaki restleşmenin Türkiye’de hükümetin meşruiyetini tehdit ettiğni yazdı.

 

Tekrar iç basına dönersek, Cengiz Çandar’ın Radikal’deki yazısı çok sert, neredeyse Erdoğan için ‘sonun başlangıcı’ gibi çok iddialı yazmış.

Bugünden bir yıl önce, iki dönem (5+5 ile), 2024’e dek Türkiye’nin görünebilir geleceğine damgasını 'güçlü başkan' olarak vurması beklenen, 'Türkiye 2023' hedefine doğru ülkeyi yönetecek olması tartışılmaz haldeki kişi; şimdi artık 'kaybetmiş' ve 'siyaset sahnesini ne zaman ve nasıl terk edeceği' tartışılan bir kişiye dönüşmüş durumda.

30 Mart seçim sonuçları, esas olarak, bu sorunun cevabını bulmaya yarayacak. Zira, seçim sonuçları ne olursa olsun, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetme yeteneğinin yok olacağı yönünde pek bir tereddüt yok.
Seçimlerden sonrasına dair, akıllara 'kötü şeyler'in gelmesi, zaten bundan, yani 30 Mart seçimlerinde hangi oranda oy alırsa alsın, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye yönetme yeteneğinin kalmayacağının öngörülmesinden kaynaklanıyor.”

 

 

İstikrarsızlığa mı doğru!..