Kocaeli’nde ‘oğlu’ yerine noter!..

YAYINLAMA: 12 Mayıs 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 12 Mayıs 2014 / 20.00

Kocaeli Gazetesi’nde M.Tanzer Ünal’ın köşesinde ‘Vergi rekortmeni noter olan kent, Kocaeli’ yazısını okuyunca birkaç gün önce yazdığım ‘oğlu’ yazısını hatırladım ve güldüm. Çünkü bin kilometre ötedeki hiç tanımadığım bir yazar da aynı konuya değişik bir açıdan katılıyor.

 

Kocaeli’nin Türkiye’nin en büyük sanayi ve ticaret kenti olduğunu vurgulayarak vergi rekortmenleri listesinde birinci sırada bir noterin olduğunu yazıyor.

İkinci sıradaki isminin açıklanmasını istememiş, üçüncü sırada da başka bir noter var!

 

Burada bilinmesi gereken bir gerçek, Kocaeli’nde fabrikaları bulunan sanayiciler, vergisini başka bir kentte, çoğu İstanbul’da veriyor.

Ünal’da, “Üretimi burada yapın, çevreyi kirletin, esnafı ve tüccarımızı horlayın, hiçbir sosyal etkinliğe katılmayın, rantı da İstanbul’a götürün!” diyerek büyük bir haksızlığa dikkat çekiyor.

Ünal, “Bu nedenle ulusal, uluslararası çapta sanayici ve işadamımız yok” diyor.

Gaziantep’e övgüyle, “Bizim vergi rekortmenimiz noterler, onlarınki gerçek sanayici ve işadamları” diye gıpta ediyor.

 

İşte burada Antep sevgisinin ne anlama geldiği, değeri daha iyi anlaşılıyor.

Abdülkadir Konukoğlu’nun, “Dünyada Türkiye, Türkiye’de Antep” deyişini Kocaeli Gazetesi yazarı Tanzer Ünal bilseydi, eminim Kocaeli ile Antep’in farkını daha iyi anlardı.

 

Konukoğlu, Türkiye’nin birçok kentinde üretim yapıyor. Ama vergisini  Antep’te veriyor. Gaziantep Belediyesi bundan pay alıyor. Bu çok önemli bir katkı. Ayrıca, Gaziantep’in kendine yeter bir kent olma yolunda performansına büyük katkıda bulunuyor. Bunları bilmeyenler olur varsayımı ile yazıyorum.

 

Bu arada sırası gelmişken, Bursa, İnegöl’deki denim fabrikası ve boya tesislerine değinmek istiyorum.

İsko, dünyanın en büyük denim, yani blucin kumaşı dokuyan entegre tesisi. Öyle ki, İsko’nun her yeni sezonda tasarım kumaşları ve renkleri tanıtılmadan, dünyada ne kadar ünlü hazır giyim kot firması varsa, kreasyonlarını, koleksiyonlarını görücüye çıkarmıyor, İsko’yu bekliyorlar.

İşte bu fabrika, daha önce de yazmıştım, İnegöl’de kurulmasının sebebi, belediye, şimdiki Sanko merkez binasının arkasındaki alana yeni bir fabrikanın yapılmasına izin vermedi!

Nereden nereye…

İleriyi görmek zannedildiği kadar kolay değil!

 


 

Sonunu getirebilirseniz büyük başarı…

Yerel Güneş Gazetesi, zülfiyare dokunmuş!

Seçilmiş yöneticilerimiz malvarlıklarını açıklasın, demiş!

Çok konuşulacak diye manşet atıp, “17 Aralık operasyonu sonrası gündemden düşmeyen ‘malvarlığı’ konusunu Gaziantep’te vatandaşlara sorduk, vatandaşlar, bunu yapan yöneticiler halk nazarında ikinci kez güven tazeler” diye yazmışlar.

 

Hiç tereddüt etmeden yazıyorum, doğru bir konu seçmişler, Antep’e çok faydalı bir hizmet olarak değerlendiriyorum.

Vatandaşlarla da birebir konuşmuşlar, saydım, tam 28 kişinin kişinin resmi ve söyledikleri gazetede yer alıyor.

İlginç şeyler söylemişler.

Hasan Taşdemir, “Halkın oyu ile yönetime gelen meclis üyelerinin ve belediye başkanlarının göreve başlamadan malvarlığını açıklaması gerekiyor. Çünkü bu mevkiler her zaman vatandaşın kafasında soru işareti bırakır. Vatandaş acaba diye düşünmek istemiyor. Net olmak lazım.”

Hasan Adam, “Yöneticilerimiz bazı kesimlerin iftiralarına uğramak istemiyorlarsa malvarlıklarını açıklaması gerekiyor.”

Mehmet İlgezen, “Malvarlığını açıklamayan yöneticisine yönetilen kesim güvenmez.”

Resimlerinden anladığım, hepsi de yurdum insanı, mütevazı insanlar intibaını verdi bana.

Bir de; meslek odaları, borsa, esnaf odaları dahil seçilmişlerden görüş alınsaydı. Bakalım onlar nasıl yaklaşacaklar, malvarlığı açıklamasına…

Onlara sorulduğunda şöyle bir yanıtla karşılaşılabilir:

“Siz gazeteciler de kamu görevi yapıyorsunuz. Önce siz açıklayın, gazetelerinizde yazın, sonra bize gelin!..”

Böyle konuşurlarsa, haksız diyebilir miyiz?

Gazetecier Cemiyeti buna öncülük ederse, memnun oluruz, biz hazırız.

 

Önemli not: Malvarlığı zaten yasa gereği kapalı zarfta veriliyor. Ama burada istenen, alenen açıklanması ve herkes tarafından okunup öğrenilmesi. Doğrusu da bu.

 

 


Gelişmişlik ne demek?

 

Geçen hafta bazı gazetelerde Koç Holding’in şeref başkanı Rahmi Koç’la yapılmış röportajlar yayınlandı.

Türkiye’nin en çok vergi veren 100 kişisi listesinde Koç ailesinden 6 kişinin ilk sıraları paylaşması üzerine Rahmi Koç’un, “Aslında çok kazandığımızdan değil, çok vergi ödediğimiz için böyle bir tablo ortaya çıkıyor” demesi Türkiye’nin gündemine oturmuştu.

Bu söz bazı işadamları ve köşe yazarları tarafından irdelendi. Hemen hepsi de “doğru söylemiş” dedi.

Koç, kayıtdışılığın fazla olmasından yakınırken, benim de hep üzerinde durduğum, “Rekortmen olup da isminin açıklanmasını istemeyenleri anlayamıyorum” demesini, anlamlı ve çok gerçekçi buldum.

Bu tuhaflıkla ilgili İstanbul Sabah Gazetesi’nde Salih Memecan’ın müthiş bir karikatürü vardı.

Rekortmenlere  ödül verilecek, sahneye davet ediliyorlar. Yüzlerinde garip maskeler, rekortmenlersahneye çıkıyorlar!..

Hem vereceksin rekortmen olacaksın, hem de korkudan, “Aman adımı yazmayın!” diyeceksin.

Niye?

Aslında sebebini hepimiz biliyoruz da, ama işte ‘maskeli balo’ oyunu oynuyoruz!..

Koç’a başka güzel bir soru soruyorlar:

Biz ne zaman gelişmiş ülke oluruz?

Harika bir yanıt veriyor…

Bana gelişmeyi tarif edin. Parayla pulla olacak iş değil bunlar.”

Evet, kayıtdışı işler yapıp dünyanın parasını kazanırsan, işi güya kanuna uydurup milyonlarca lira vergi kaçırıp kendini işbilir ve akıllı zannedersen, bunun adına gelişmişlik demiyorlar!

Deselerdi, biz de çoktaaan dünyanın sayılı gelişmiş ülkelerinden biri olurduk!..

 

 

 

 

 

 

 

Kocaeli’nde ‘oğlu’ yerine noter!..