Burası başka bir kent

YAYINLAMA: 03 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Mayıs 2015 / 20.00

Oğuz Haksever ve NTV ekibi hafta sonu Gaziantep’teydi.

Seçim araştırması için gelmişlerdi, ama o kadar çok çalıştılar ki, neredeyse mükemmel bir ‘Gaziantep Belgeseli’ yapacak kadar malzeme çıktı ortaya. 12 Mayıs Salı günü NTV de yayınlanacak.

Parti başkanları, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve  gazeteciler ile konuştular. Sokağın nabzını tutmaya çalıştılar ama bence asıl Suriyeli mülteciler konusuna önem verdiler.

 

Oğuz Haksever deneyimli ve çok başarılı bir televizyoncu. Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi Antep’te de çok tanınıyor ve seviliyor. Üstelik Antepli olması kendisini çok daha sempatik yapıyor ve halkın gerçek sevgisiyle haşir neşir oldu, hep...

Yarım saatlik program için 3 gün boyunca sürekli çekim yaptılar. Şimdi bütün bu görüntüleri ayıklayıp, notları karıştırıp hepimizin merakla beklediği program için epeyce göz nuru dökmeleri gerekecek. Ama ortaya dehşet bir şey çıkacağı kesin.

 

Oğuz, kendi şehri de olduğu için böyle seçim programlarını sıradanlıktan kurtarmak, kişilik kazandırmak için bir tema bulup hikayeyi o espriden yola çıkıp yaratmak istiyor. Bunun için Zeugma ören yerine gitti, orada çekim yaptılar sonra da burada bullaları(mühürleri) çektiler.

Nedenine gelince... Söyler miyim hiç! Merakınızı gidermek için 12 Mayıs’ı beklemeniz gerekiyor...

 

Konuşanların hemen hepsinin ilginç tespitleri olduğunu söyledi. Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu ile Antep’in sorunlarını duraksamadan ve danışmanlarından yardım almadan ifade eden Mehmet Şimşek’ten etkilenmişler.

 

Oğuz’la birlikte çalışan deneyimli gazeteci Cengiz Erdil, 7 sene sonra geldiği Gaziantep’i çok değişmiş buldu.

İmam Çağdaş’a gidiyoruz, millet kuyrukta. Karşıyaka’da Halil Usta’ya gidiyoruz, insanlar içeri girebilmek için sırada bekliyor. Tahmis’te millet göbek atıyor. Elmacı Pazarı’nda alışveriş yapanlar neredeyse birbirinin üzerine çıkacak. Bu kadar bolluk ve bereket hiçbir şehirde görmedim. Buranın tarihi, kültürü, müzesi, hayvanat bahçesi, parkları, güzelliği ve havası Türkiye’nin diğer şehirlerinde yok be kardeşim. Burası başka bir kent...

 

Cengiz’le anlaşamadığımız en önemli nokta Suriyeliler ile olan akraba/mülteci/komşu ilişkilerimiz oldu.

Cengiz’e göre eğer Suriyeliler problemi olmasaydı, Gaziantep bugünkü bulunduğu konumdan daha ileride olabilirdi. Çünkü Suriyeliler, Antepliler’in işini elinden aldı, parklarda falan yatıp görüntü kirliliği yarattılar, az da olsa asayiş sorunu var, kültürleri kültürümüze uymuyor!

Hiçbirisi ile mutabık değilim.

Hama, Humus, Halep, Antep...

Hepsi aynı, hepsi bir, hepimiz Ortadoğuluyuz. Daha da gerilere gidersek, Mezopotamyalıyız.

Farklılıklar yok mu? Olmaz olur mu?

Suriyeliler gelmeden önce de farklılıklar vardı. Antep’in mahalleleri arasında uygarlık farklılıkları var. Bu bir gerçek.

 

Suriyeliler’le ilgili Kent Konseyi tarafından hazırlanan rapor, CHP’nin hazırladığı ve dağıtımını yeni yaptığı, bence mükemmel bir rapor, Dünya Bankası’nın hazırladığı rapor ve çok değerli addeddiğim, Murat Erdoğan’ın, Bilgi Üniversitesi yayını ‘Türkiye’deki Suriyeliler, Toplumsal Kabul ve Uyum’ isimli kitabı. Erdoğan, kitabının önsözünde şöyle diyor: “Geçici değil, kalıcı; üstelik sadece bugünün değil önümüzdeki on yılların konusu...

 

Gaziantep’in en büyük ayakkabı imalatçılarından birisi bana şunları söylemişti: “Biz yalnız erkek ayakkabısı yapıyorduk, çünkü kadın ayakkabısını bilmiyorduk. Suriye’den bir usta geldi, bize öğretti. Şimdi, erkek ayakkabısından çok kadın ayakkabısı yapıyoruz.”

Daha onlarca böyle örnek verebilirim. Onbinlerce Suriyeli bugün sanayide çalışıyor. Yani, Suriyeliler’i tu kaka yapmak hem gerçekçi değil, hem de dürüst değil!

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bundan bir ay önce geldiği şehrimizde, Teymur Otel’de yaptığı konuşmada, “Gaziantep, çözüm sürecini başarıyla aşmış önder bir kentimizdir” demişti.

Gaziantep, 500 bin Suriyeliyi absorbe(içine sindirmiş) etmiş, Türk, Kürt, Arap birlikte yaşayabilen bir toplum oluşturmuştur.

 

Gelelim asıl merak konusu olan hangi partinin ne kadar milletvekili çıkaracağına. Daha bir ay zaman var, çok şey değişebilir, ancak bugünkü durum şöyle:

Genel kanaat, AK Parti’nin 7 milletvekili garanti. HDP, barajı aşarsa bir milletvekili, CHP 2, MHP bir milletvekili. 12’inci milletvekili, MHP’nin de olabilir, AK Parti’nin de.

En iyisi siz 12 mayıs salı günü NTV’de bütün bunları canlı izleyin. Sakın kaçırmayın.

 


‘Şöbiyet’ Selin...

CHP’nin parlayan yıldızı, genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke siyaset sahnesinde tırmanmayı sürdürüyor.

Asgari ücretin net 1500 lira olması ve emeklilere 2 maaş ikramiye verilmesinin ekonomik savunmasını hazırlayan Böke, CHP’nin 7 Haziran seçimlerine damga vurmasında önemli rol üstlendi.

 

AK Parti, bunun özel sektöre ağır geleceğini, altından kalkamayacaklarını iddia ederek yanlış yönlendirmeler yapıyor. Meselenin aslı kesintilerle ilgili. Asgari ücretten bütün kesintilerin kaldırılması amaçlanıyor, CHP’nin teklifinde.

Bütçede buna yeterli kaynağın olmadığını ifade eden Mehmet Şimşek’e verilen yanıt çok yerinde: Biz bütçeyi yaparsak, harcama tercihlerimizde asgari ücret ve emeklilere ikramiye öncelikli olacaktır.

 

CHP’nin bu vaadi çok tuttu. Diğer partiler de asgari ücretin 949 lira veya 350 dolar olmasının kabul edilemez olduğu fikrinde mutabıklar. Her şeyin dolarla hesap edildiği ülkemizde 350 dolarla yaşayabilmenin zorluğu/mümkün olmadığı ortada değil mi?

AK Parti ileriki günlerde seçim beyannamesine bu konuda ek bir şeyler açıklamazsa, görünen köyün kılavuz istemediği tecrübesini yaşayacağını zannediyorum.

5 milyon borçlu kredi kartı rezaletinin ana sebebi de bu değil midir? İnsanlar geçinemiyor. Borçla, harçla, alavere dalavere ile ayakta kalmaya çalışıyor. Gelir dağılımının bu kadar adaletsiz olduğu dünyada başka bir ülke yok.

Bu konuya ciddiyetle yaklaşanların taraftar bulacağı kesindir. Kaynakların doğru yerlere harcanmasında Selin Sayek Böke’nin araştırması ve planlaması ekonomi tarihimize geçti bile.

 

Gelelim yazımın başlığına ‘şöbiyet’ konusuna...

Milliyet yazarı Abbas Güçlü, dün köşesinde Böke’ye yer vermiş, “Konuk ettiğimiz ‘Genç Bakış’a keyifle geldi, izleyenlerden tam not aldı ve yine keyifle ayrıldı” diyerek Böke’yi bir hayli taltif etmiş.

Böke’nin ODTÜ iktisat mezunu olduğunu da not ederek, “Öğrenci olur da lakabı olmaz mı? Yıllıktan öğreniyoruz ki, onunki de ‘şöbiyet’miş!” diyor.

Bunu okuyunca kafam aydı!

Selin Sayek Böke, geçtiğimiz Ocak ayında Gaziantep Kulübü’nün davetlisi olarak Antep’e gelmiş ve ekonomi konularında herkesin çok beğendiği bir konferans vermişti.

Şimdi düşünüyorum da, Selin’i bu kadar çok beğenmemizin bir nedeni de belki bilmeden ‘şöbiyet’ olduğu içindir!..

 

 

Olmadı! Söz dinlemiyorsunuz! 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç hafta önce ‘Patent’ toplantısında kendisine ikram edilen ‘Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu taşıyan baklava tepsisini çok beğenmiş, ancak “Keşke kırmızı renk yerine lacivert olsaydı’ diye şaka yollu takılmıştı. Serde Fenerbahçelilik var ya...

 

Baktım dün yine tepsi Sarı-Kırmızılı idi. Gerçi ben Cimbom’lu olduğum için memnun oldum. Ama Cumhurbaşkanı’na jest yapılıp bir şekilde kırmızı, lacivert yapılabilirdi.

Bence Cumhurbaşkanı, tepsiyi tutanların notunu kırmıştır. Çünkü hafızası çok iyi, kolay unutmuyor.

Benden söylemesi, gözüne bir süre gözükmeyin!..

Burası başka bir kent