AK Parti’de dönemeç: Karizma mı? Pragmatizm mi?

YAYINLAMA: 27 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 27 Ağustos 2015 / 20.00

Şurası bir gerçek ki, AK Parti 13 yılın en sıkıntılı dönemini yaşıyor.

Bütün anketlerin tekrar seçimde bir şeyin değişmeyeceğini göstermesine rağmen neden 1 Kasım’da yeni bir denemeye gidiliyor?

Ben, Erdoğan, bir bildiği olmasa bu kadar riski göze alamaz derken, arkadaşlarım benim konuyu fazla abarttığımı, şansını bir kez daha denemek istiyor, komplo teorilerine gerek yok, diyorlar.

 

Tuğrul Türkeş’in MHP ile gemileri yakarak Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı bakanlık teklifini kabul etmesini sürpriz olarak kabul edenlerin siyasette bir hayli geride olduğunu düşünüyorum.

Bu iş planlı, programlı ve epey önceden kararlaştırılmış. Öyle ortada sürpriz falan yok! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal’dan sonra  Tuğrul Türkeş’le de görüşmüştü. Ancak, bu görüşme açıklanmamıştı.

 

Bu konjonktürde seçime gitmenin pek akılcı olmadığını düşünenler, ayrıca “AK Parti nasıl olurda HDP ile birlikte kurulan bir hükümetle seçime gider” argumanını dile getiriyorlardı.

Demek ki, Erdoğan’ın bir bildiği varmış! Şimdi seçime bir MHP’li, iki HDP’li bakanlarla gidilecek. Türkeş’in ihraç edilmesi de şimdilik askıya alındı. Bahçeli vekil sayısının 79a düşüp HDP’nin altında kalmamak ve ana muhalefet partisi olamamak riski nedeniyle Türkeş’i ihraç edemedi. Türkeş’in merhum Alpaslan Türkeş’in oğlu olması ve ihracın parti tabanında yaratacağı reaksiyondan da çekinildi.

 

Dün ilerleyen saatlerde yeni bir iddia ortaya atıldı.

MHP’li Mehmet Aslan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bakanlık teklifini kabul eden Tuğrul Türkeş’e ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. Aslan, “kendilerine gelen istihbarata” dayandırdığı iddiasında, Türkeş’in “kaset operasyonu” kurbanı olduğunu söyledi ve şunları ekledi:

Hizmet ihanetle olmaz. Bir insan eğer 40 yıllık davasını iki aylık süreç için veya herhangi bir saltanat için feda edebiliyorsa, bu ithamlara maruz kalabiliyorsa, arkadaşlarını, davasını, kendi rahmetli babasını satabiliyorsa bunun bir nedeni olur ve bu neden zorlamaya dayalı olur. Kanımca kimse durup dururken akıl sağlığı yerindeyse böyle bir işe kalkışmaz. Gelen istihbaratlara göre bunun gönülden yapılan hareketten ziyade kişisel menfaat ve kendi istikbalini kurtarmak zorunda kaldığı için siyasi davasından vazgeçmiş olduğu görünüyor.”

 

Benim sezgilerim, hiçbir istihbarata, bilgiye dayanmıyor, yalnız ve yalnız sezgilerim, Deniz Baykal’ın da başının kasetle dertte olduğu şeklinde. Çünkü, o kaseti hatırlayın, pek fazla bir şey yoktu! Ama Baykal anında istifa etti. Etmese asıl kasetin vizyona gireceğini biliyordu. Oraya adamlar kamerayı koymuş, yalnız o kadar mı çekmişler? Olur mu öyle şey!

Bence o kaset yeniden gündeme geldi. Ancak, Baykal önerilen bakanlığı kabul etmeyerek her şeyi göze aldı! Öyle öleceğine böyle ölmenin daha evla olduğunu düşündü! Eğer Baykal da bakanlığı kabul etseydi zaten iş bitmişti. Şimdilik biraz akim kaldı. Ama yeni planlar mutlaka devreye girecektir.

Dediğim gibi, bu bir fantazidir!..

 

Merhum Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’a da bakanlık teklif edileceği iddia ediliyor.

Saadet Partisi’nin getirmesi muhtemel 2 puan hayati önemde.

Bunlar olumlu gelişmeler. Ancak, olumsuz gelişmeler de söz konusu.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 Eylül’de yapılacak olan AK Parti kongresinde aday olması çağrısı geldi.

Gül’ün yakın arkadaşı Habertürk gazetesi yazarı Fehmi Koru, “Tabloyu değiştirecek ‘yeni unsur” başlıklı dünkü yazısında, “Hükümet nasıl olsa kurulur; üzerinde durulması gereken daha önemli bir konu var” diyerek anketçilerin görüşlerini aktardı.

Anketçilere göre, 1 Kasım seçiminde 7 Haziran’daki tablonun değişmeyeceğini belirten Koru, “Her birinin küçük bir ihtiyat cümleciği oluyor, yine de: ‘Denklemi bütünüyle değiştirecek ‘yeni bir unsur’ devreye girmedikçe...” dedi.

 

Yeni unsuru’ önceki gün Hürriyet gazetesinde Ahmet Hakan’la ‘Çarşamba röportajı’nda Metropoll şirketi başkanı Prof. Özer Sencer, AK Parti’nin iktidardaki siyasi ömrünü tamamladığını, önümüzdeki seçimde oyunun yüzde 38-40 arasında gerçekleşeceğini düşündüğünü söylerken, Ahmet Hakan’ın “Peki ya Abdullah Gül? O gelirse tablo değişmez mi?’”sorusuna şu cevabı veriyor: “Değişir. Eldeki bulgulara göre Gül’ün partinin başına geçmesi, AK Parti’ye tek başına iktidarı getirir.

 

‘AK Parti Gül’le tek başına iktidara gelir’ tespitini yapan araştırmacı Prof. Sencer, röportajda, bunun gerçekleşeceğine ihtimal vermediğini söylüyor.

Ben de öyle düşünüyorum. Çünkü siyasette, özellikle de AK Parti’de karizma ile pragmatizm çatıştığında, hep birinci özellik kazanmıştır.

12 Eylül’deki AK Parti kongresinde bakalım karizma mı, pragmatizm mi kazanacak?

 

 

CHP, Gaziantep’te…

Önseçim mi? Merkez yoklaması mı?

CHP’de yönetmelik değişikliğiyle önseçim yapılmadan adayların belirlenmesinin önünün açılmasına rağmen tam rahatlama olmadı.

Gazete haberlerinde, Kılıçdaroğlu'nun tavrına göre CHP özellikle oyların düşük olduğu Tunceli ve Gaziantep gibi yerlerde önseçime gidebilir, deniyor. CHP eski Milletvekili Hurşit Güneş sosyal medya hesabından Kocaeli’nde tabanın önseçim talebinin Genel Başkan’a dün akşam sunulduğunu duyuruyor!

 

Gaziantep’te de böyle bir temayül var. Zaten ne zaman olmadı ki!..

Ancak, zaman darlığı nedeniyle Gaziantep’te adaylar yine merkez yoklaması ile tespit edileceğe benziyor.

Gelecek hafta Gaziantep’e gelecek olan Kemal Kılıçdaroğlu, buradaki havayı gördükten sonra kararını vereceği belirtiliyor.

Merkez yoklaması ile adayların tespitine gidilirse, eski listenin tamamen değişeceği bildiriliyor.

Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’nin 6 ay aradan sonra Gaziantep’e gelmesi ve havayı tekrar koklamasının da etkili olacağı ifade ediliyor.

AK Parti’de dönemeç: Karizma mı? Pragmatizm mi?