Kılıçdaroğlu ve sanayicilerle toplantı

YAYINLAMA: 03 Eylül 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Eylül 2015 / 20.00

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’i çok ciddiye almasa Ankara’da işler bu kadar yoğunken, tezkere oylaması varken bir tam gününü feda ederek, hem de Adana aktarmalı olarak şehrimize gelmezdi!

 

Kılıçdaroğlu, Gaziantep’te  önde gelen sanayicilerle dar kapsamlı, mikrofonsuz bir toplantı yaptı. Basının alınmadığı toplantıya katılanların ifadesi, Kemal Bey’in çok samimi davrandığı, özel hayatım dahil aklınıza ne gelirse sorun dediği ve karşılıklı diyaloglar şeklinde geçen toplantıdan herkes memnun ayrılmış. Bazı sanayiciler, Akif Ekici’ye böyle bir toplantıyı organize ettiği için teşekkür etmiş ve CHP’yi gerçekten değişmiş bulduklarını, özellikle sermayeye bakış açısından  etkilendikleri bir performansla karşılaştıklarını ifade etmişler.

 

Bu toplantı haliyle eleştirileri de birlikte getirdi.

Sosyal-demokrat bir partinin genel başkanının kısa bir süre için geldiği Gaziantep’te yalnız sermaye ile konuşması bazı çevreler tarafından yadırgandı.

Bu eleştirileri ilettiğim üst düzey CHP yetkilileri, bu tavrın genel başkanın ‘Yeni CHP’ye bakış açısı olduğunu, kısa sürede 13 ilde daha böyle toplantılar gerçekleştireceğini belirttiler.

 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, değişimin küçük burjuva ile başarılacağına inanıyor. Bunun da temelinde galiba Marx’ın sosyal-demokrasi anlayışı yatıyor!

Sosyal-demokrasi 1848 yılında işçi sınıfının Avrupa kıtasında yaşadığı yenilgilerin ardından ortaya çıkmıştır. Marx sosyal-demokrasiyi, taleplerini gerçekleştiremeyen proletaryanın (sosyalizm) küçük burjuvaziyle (demokrasi) karşılıklı tavizler sonucu anlaşması olarak tanımlar. Proletarya kendi taleplerinden bazılarını geri plana itmiş, ‘küçük burjuva’ demokrasisinin ise soyut özgürlük taleplerinden çok, kapitalizmin yarattığı sefalete, eşitsizliğe ve haksızlığa karşı feryadı ön plana çıkarılmıştı. Böylece ayrı çıkarlara sahip bu iki sınıfın hareketleri birleştirilmişti.

 

Yeni CHP vizyonunun yaratıcılarından, Ar-Ge; Bilim-Yönetim Platformu’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Sosyolog, Prof. Dr. Sencer Ayata, benim sınıf arkadaşım, bu yaklaşımın onun fikri olduğunu ve Kılıçdaroğlu’nu ikna ettiğini zannediyorum.

Sencer, efsane CHP’li Hukuk Profesörü Turan Güneş’in damadı.

 

 

Mülteci krizinde son durum…

Dünyanın refah ülkeleri büyük bir sorunla karşı karşıya. Şimdiye kadar görülmedik bir şekilde bir mülteci hereketi var.

Dünya basınına yansıyan fotoğraf ve haberin özeti şöyleydi:

 

Cesedi kıyıya vuran Suriyeli bebeğin yürek yakan hikayesi!

Bodrum'da ölümüyle dünyayı sarsan minik Aylan'ın ailesiyle birlikte Kobani’den IŞİD saldırıları nedeniyle kaçtığı öğrenildi.

3 yaşındaki Aylan'ın kıyıya vuran cansız bedeni Türkiye ve dünyayı gözyaşlarına boğdu.

Aylan'ın kendisinden bir yaş büyük ağabeyi Galip'in cansız bedeni de kısa süre sonra bulundu.

Minik Aylan ve ailesinin, Suriye'deki iç savaş ve IŞİD saldırıları nedeniyle yaşadıkları Kobani'den kaçarak Avrupa'ya sığınmak istedikleri öğrenildi.

 

Ben size doğrusunu söyleyeyim.

Kimse mültecileri almak istemiyor. Bu insanların ülkelerini kim karıştırdıysa, ölümden kaçan bu mültecileri o alsın anlayışı hakim.

Özellikle İngiliz gazeteleri mültecilerle ilgili gerçekten mükemmel ve samimi haberler yapıyor. Büyük bir tehlikeye dikkat çekiyor ve insanlık dramını işaret ediyor.

Ama ülke yönetimi zaten mültecilerden yılmış! Afrikalılar oraya geliyor, zaten Pakistanlılar bir numaralı müşterileri! Bir de Suriyeliler ve Iraklılar… “Yer kalmadı” deyip, istemiyorlar.

Almanya, her zaman olduğu gibi sorunlara ciddiyetle yaklaşıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, soruna haklı bir açıdan yaklaşıyor, “Avrupa'ya gelen sığınmacıların AB üyesi ülkeler arasında adil bir şekilde paylaşılması gerekir” diyor.

Akıllarından geçen 100-150 bin mülteciyi kabul etmek. Tabii iş bununla bitmiyor, diğer ülkeleri de sorumlu davranmaya davet ederek, “Sorumluluğu birbirimize atmaya bir son vermemiz gerekiyor. Bu şekilde hiçbir yere varamayız. Mültecilerin sayısı, onlara uygunsuz davranışlar için bir mazeret olamaz. Her ülke, mültecilere insani bir şekilde barınma imkanı sağlama konusunda elinden geleni yapmakla yükümlüdür” diyor.

 

Steinmeier, bugün ve yarın Lüksemburg’taki AB Dışişleri Bakanları toplantısında bu krizi bütün yönleriyle görüşeceklerini söyledi.

Görelim bakalım…

 

 

Sakıt belediye başkanı…

Dr. Asım Güzelbey’in AK Parti’ye milletvekilliği için müracaatını arkadaşlarım söyleyince ilk tepkim, “Dilekçeyi Persilvanya’dan mı göndermiş?” oldu!

Başka bir arkadaşımın da ağzından gayri ihtiyari, “Vay anasını sayın seyirciler!..” nidası çıktı.

 

Acaba Celal Doğan’a mı özendi?

Ama yukarıda Allah var, on tane Asım bir Celal Doğan eder mi?

10 senede Gaziantep’i 25 yıl geriye götüren bir siyasetçi kimden destek bulur ki?

Az da olsa destekleyicisi olacaktır, 25+15 bin fatura kesenler mutlaka vefa gösterecektir. Ama, AK Parti böyle bir adayı gösterirse, tepkileri de göğüslemeye hazır olmalıdır.

Şaibesiz, pırıl pırıl insanlar dururken, 10 senede köhnemiş, yıpranmış birisini aday göstermek ne kadar isabetli olur, bilemiyorum.

 

Elimizi nereye atsak, neyi kaldırsak, orada kalıyor!..” lafı bana ait değil. Çok önemli bir politikacıya ait. Bu laf Asım Bey’in arkasından yapılan belediyecilik yorumu…

Üstelik paralelcilere çok yakındı. Onlara büyük menfaatler sağladı. Saklı-gizli değil, teker teker sayılabilir.

Nasıl oluyor da cesaret edebiliyor, hayret!

Acaba dokunulmazlık kazanmak için mi?

Bir yerlerden söz almasa zannetmiyorum ki müracaat etsin, dilekçe vermek cesareti göstersin.

 

Ama maalesef siyaset bu işte!

Bazen 1, 99’dan daha büyük olabiliyor.

Şimdi de böyle bir durumla karşı karşıyayız galiba!..

Kılıçdaroğlu ve sanayicilerle toplantı