Şansölye Merkel neden geliyor?

YAYINLAMA: 15 Ekim 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 15 Ekim 2015 / 20.00

 

Angela Merkel'in sözcüsü Steffen Seibert, Şansölye'nin güvenlik meseleleri, göçmen sorunu ve Suriye krizini görüşmek için 18 Ekim Pazar günü Türkiye'ye gideceğini açıkladı. Angela Merkel’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüşmesi öngörülüyor.

Resmi açıklama böyle.

 

Merkel, Erdoğan’ın geçen hafta Brüksel’e yaptığı ziyarette AB Komisyonu’nun teklif ettiği iki aşamalı planın hayata geçirilmesi için Ankara’yı ikna etmeye çalışacağı belirtiliyor.

Başta Suriye olmak üzere Asya ve Afrika ülkelerinden AB’ye göçü önlemek amacıyla Türkiye’nin daha çok sınır güvenliğini artırmak için maddi olarak desteklenmesini, Türkiye’ye bunun için AB sınır güvenliği birimi FRONTEX’ten irtibat görevlisi konuşlandırılmasını ve anında geri kabul gibi sıkı işbirliğini içeriyor. Ankara, öngörülen 1 milyar Euro’luk yardımın Türkiye’nin AB’ye katılım payından kesilmesi ve Türk vatandaşlarına vize muafiyetine vurgu yapılmaması nedeniyle plana sıcak bakmamıştı.

 

Bu arada terörle mücadele konusu da Merkel’in ziyaretinde bir diğer önemli başlık olacak. Ankara, Almanya’ya kaçtıkları tespit edilen savcılar Zekeriya Öz ile Celal Kara’nın iadelerini de bir kez daha talep edecek.

Merkel’in de medya kuruluşlarına baskılar, Hürriyet ve yazar Ahmet Hakan’a yönelik saldırıları gündeme getireceği tahmin ediliyor.

Bunlar da ziyaretin mutfağında işlenecek konular!..

 

Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü kadar kafa karıştıran bir ziyaret olmasa da şu soruyu sormadan edemiyorum: Şansölye neden geliyor?

Pek inandırıcı olmayan resmi açıklamayı ve mutfak çalışmalarını bir kenara bırakırsak, bu ziyaretle ilgili düşüncelerimi yazacağım. Ancak, önce sözü Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’e vermek istiyorum.

 

Özkök, Almanya’nın ve Avrupa’nın en büyük gazetesi olan Bild’e bir makale yazmış. (İlişikte kupürü veriyorum. Yazı haliyle Almanca.)

Bild, her zaman hükümetlerle arası çok iyi olan bir gazetedir. Şimdi iktidarda Hıristiyan Demokratlar’la, Sosyal Demokratlar’ın koalisyonu var. Daha önce de Merkel’la arası iyi olduğu gibi ondan evvel Sosyal Demokrat Gerhard Schröder’le de arası iyiydi.

 

Bild’in genel yayın yönetmeni Kai Diekmann, Özkök’ün mükemmel arkadaşıdır, ailece çok sıkı görüşürler.

Özkök’ün makaleleri Bild okuyucuları tarafından çok beğeniliyor. Bild, Özkök’ü, okuyucularına “Türkiye’nin en ünlü yazarı” olarak lanse ediyor. Bence de doğru söylüyorlar.

 

Özkök’ün ne yazdığı, Kai’ya neler söylediği çok önemli. Çünkü, Kai’ya söylediklerinin anında Merkel’a ulaştığından eminim.

İşte bu nedenledir ki, Aydın Doğan’ın Almanya’da iktidara hangi parti gelirse gelsin özel bir yerinin olduğunu iyi biliyorum.

Hürriyet, Almanya’da da yayınlanıyor ve gurbetçilerin en çok okudukları Türkçe gazete. Bunun da Alman iktidarı üzerinde etkili olduğu şüphesiz.

 

Özkök, özetle şunları yazmış:

Herkes kendisine şu soruyu soruyor: Almanya Şansölyesi sadece yardım ricası için Türkiye’ye gider mi?

 

Erdoğan, gösterişli sarayında gittikçe yalnızlaşıyor; iç savaş, terör ve bomba izlenimi sonucunda, hem iç hem de dış politika açısından tecrit edilme ile karşı karşıya kalıyor.

 

AB Erdoğan’ı, en son Brüksel’e yaptığı ziyaret ile yeniden toplum önüne çıkabilir duruma getirdi ve azalmış siyasi ömür beklentisini gereksiz yere uzattı.

 

Türk vatandaşları ve medyası, Avrupa’nın Erdoğan’a olan bu tutumunu oldukça fırsatçı buluyor çünkü AB’ye aday bir ülke, demokrasi, basın ve düşünce hürriyeti konularında en azından asgari standartlara uymalıdır.

 

Angela Merkel sadece IŞİD-milisleri ve PKK-teröristlerini eleştirmekle kalmayıp, hükümete eleştirel bakan gazetecileri hedef alarak takip eden ve yolsuzluğa karışan siyasetçi ya da memurlara karşı soruşturma yürütenlerin yerini değiştiren veya görevden alan Türk adalet sistemindeki çarpıklığı da dile getirmelidir.

Demokratik bir Batı’nın bakış açısıyla, bağımsız medyaya ve insan haklarına saygılı olan sağlam, devletten uzak bir hukuk sistemine sahip bir Türkiye, çok daha güvenilir ve güçlü bir ortak olurdu.

 

Türkiye bir iç savasin esiginde duruyor. Erdoğan, Kürt partisini yüzde10’luk seçim barajının altında tutabilmek ve aynı zamanda milliyetçilerden de oy alabilmek için Kürtler’le olan barış sürecini bozdu.

 

Erdoğan’ın ortaya çıkan poker oyunu, şimdiden yeniden telafi edilemeyecek hasarlara neden oldu. Bu durum artık kendi partisinin tabanında da dillere düştü. Türkiye’yi kargaşa ortamına sürükleyen güçsüz bir Erdogan, çaresizlik içinde.

 

Vallahi ben bu yazıyı okuyup özetini çıkarırken bile terledim!

Angela Merkel’ın bu yazıyı okuyup ve daha fazlasını da dinleyip geldiğini biliyorum.

 

Ben Şansölyenin bu ziyareti evhamla, kaygıyla yaptığı şeklinde yorumluyorum.

Ekonomi Bakanlığı “Uluslararası Doğrudan Yatırım Verilerini” içeren 22 sayfalık kapsamlı bir rapor yayınladı. Rapora göre Türkiye’deki yabancı yatırımların profili şöyle:

1954 yılından 2014 yılı Ekim ayı sonuna kadar geçen süredeki tabloda, Hazine Müsteşarlığı verilerinden yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası sermayeli şirketlerin 12 bin 312sini (yüzde 54,7) Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden gelen şirketler oluşturdu.

Bu şirketlerin içinde Almanya 3 bin 852 adetle birinci sırada yer aldı. Bunu, 2 bin 123 şirketle İngiltere, 1732 şirketle Hollanda izledi.

 

Türkiye Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürü Uğur Öztürk'ün açıklamalarına göre ise bugün Almanya sermayeli 5 bin 726 şirket Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin arasında BOSH, Mercedes gibi dev şirketler bulunuyor.

2013 yılı sonu itibariyle Alman firmalarının Türkiye'deki 19 serbest bölgede yıllık 23 milyar dolarlık ticari hacmi var. Bu firmalar da toplam 57 bin kişi istihdam ediliyor.

 

Bilmem anlatabildim mi?

Suriye’deki bizimle kıyas edilemeyecek sanayi tesislerinin hepsi yağma edildi.

Şimdi de Türkiye’de bir iç savaş tehlikesinin varlığından sözediliyor, yazılıyor.

Şansölye, Türkiye’ye gelip Erdoğan’la konuşmasın da ne yapsın! Belli ki bu konular Türkiye’de yatırımı bulunan Alman sanayiciler tarafından Merkel’a iletilmiş! Zaten Hürriyet yazarı da konuyu korkusuzca Almanya’nın en büyük gazetesinin sayfalarına dökmüş!..

 

Bitmedi…

Almanlar’ın Türkiye’de haddi hesabı zor, gayrimenkulleri var. Binlerce Alman emekli Türkiye’de mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor.

Alanya’ya ‘Küçük Almanya’ deniyor. Bisikletçiden oto tamircisine birçok esnaf Almanlar’dan oluşuyor.

Bu insanların can güvenliğinden Şansölye sorumlu.

Ayrıca yarın bir dalgalanma olursa, hısım, akraba derken Almanya’ya kapağı atmaya çalışacakların sayısını bir düşünün hele!..

 

Şansölye kaygıyla, evhamla geliyor.

 

 

 

 

Şansölye Merkel neden geliyor?