Gaziantep, rekabetçi bir şehir midir?

YAYINLAMA: 27 Aralık 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 27 Aralık 2015 / 18.00

Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, 25 Aralık Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 94’üncü yıl kutlamalarında yaptığı konuşmada şöyle diyor:
“... Dünyanın en rekabetçi 7 şehrinden biriyiz. Artık dünyada ülkelerin rekabeti değil, kentlerin rekabeti var. Bunda ilk 7’de olmak nasıl bir duygudur?

Burada bir yanlışlık var. Sayın Vali’ye yanlış bilgi verilmiş. Gaziantep, dünyanın en büyük 7’inci rekabetçi kenti maalesef değil. Tespit edilen 750 şehir arasında da adı yok. Zaten olması da mümkün değil.

 

Yerlikaya’nın söylediği gibi ülkelerin rekabetinden ziyade şehirlerin rekabeti var. Ancak, rekabetçi bir şehir olabilmek için Gaziantep’in önünde çok engel var.

Sanayisi ithalata dayalı bir şehir ne kadar rekabetçi olabilir?

Yüksek katma değerli ürün ihraç edemeyen bir kent ne kadar rekabetçi olabilir?

Aynı malı üreten çok sayıda tesis olursa ve birbiri ile fiyatta kıyasıya didişiyorlarsa, o şehir ne kadar rekabetçi olabilir?

 

Dünyanın rekabetçi şehirler listesini yapan kurumlar, onlarca kriterden hareket ediyor. Bunların önemli olanlarından biri de işçilerin gerçek sendika üyeliği ile  aldıkları ücretler. Bu kıstaslara göre bizim dünyanın en önde gelen rekabetçi bir şehir olmamız düşünülebilir mi?

 

Daha bir çok kriterden bahsedebilirim. Ama bunların hepsini bir kenara bırakın! Amerika, İngiltere, Almanya ve daha bir sürü ülkenin web sitelerinde, kendi vatandaşlarına kesin uyarı ve talimat var: Sakın Gaziantep’e gitmeyin!..

Bu kurala uymayıp gelen olursa ve başına en küçük bir şey gelirse, hiçbir sigorta şirketinden bir kuruş para alamaz. Bu yüzden hepsi kurala uyuyor.

Gidilmesi yasak olan bir şehrin dünyanın en rekabetçi şehirlerinden birisi olması  mantığa uygun mudur?

 

The most competitive cities of the world/Dünyanın en rekabetçi şehirleri” sıralamasını birçok saygın kurum yapıyor. Ancak, bunların içinde ben, İngiliz Economist dergisinin, “Economist intelligence unit/Ekonomist istihbarat birimi”nin değerlendirmesini tercih ediyorum.

Bu birimin sıralaması şöyle:

1. New York, 2. Londra, 3. Singapur, 4. Paris, 5. Hong Kong, 6. Tokyo, 7. Zürih, 8. Washington, 9. Şikago, 10. Boston

Diğer kurumların sıralamaları da aşağı yukarı böyle.

 

Gaziantep’in UNESCO’nun ‘Yaratıcı Şehirler Ağı’na girmesi mucize gibi bir şey. En zorda olduğumuz bir dönemde başımıza konan talih kuşu...

Tanıtıma, algı operasyonuna ihtiyacımız en yüksek sevideyken gelen bu başarı için Bakan Başkanı ne kadar tebrik etsek azdır.

 

Geçen sene, UNESCO’dan çok daha büyük bir başarıya imza atmaya ramak kalmıştı.

Rockefeller Vakfı’nın 100 milyon dolar ödüllü ve kazananların dünyanın en büyük kentlerinin bulunduğu network’a gireceği “100 Resilient Cities/100 Esnek Şehir” yarışmasında Bakan Başkan Şahin’in skype aracılığı ile Amerika’daki seçici kurulun sorularını mükemmel yanıtlamasıyla kazandığımız yarışmanın sonucu 2 ay sonra ilan edilirken Gaziantep’te terörün azması nedeniyle 100 kent arasına girişimiz askıya alınmıştı.

 

Gaziantep’in üzerindeki bu kabus sona ererse, eminim güzel şeyler olacak.

 

 

Petrol fiyatları neden düşüyor?

 

Bu işin perde arkasında kimler var? Ne yapılmak isteniyor?

Bu sorular bütün dünyada sıkça soruluyor. Rusya ve İran’ı dize getirmek gibi komplo teorilerinin dışında gerçek olan tek bir yanıtı var: Ekonomik nedenlerden...

 

Dün ham petrolün fiyatı 37.77 dolardı. Bir gün önce daha da düşüktü: 36.13 dolar.

Bazı analistlere göre, ham petrol gelecek sene 20 doları görebilir. Bazılarına göre sınır 25 dolardır. Ama gelecek sene 40 dolardan söz eden önemli uzmanlar da var.

Fiyatlardaki bu radikal gerilemenin ekonomistler ve piyasa analistlerine göre 4 temel nedeni var.

 

Birinci ve önemli neden piyasadaki petrol arz fazlası. Şimdiye kadar hiç olmadık kadar stokta petrol var. Stoklama depolarında neredeyse hiç yer kalmadığı rivayet ediliyor. İtalyan ENI şirketi, geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük doğalgaz yatağının Mısır açıklarında bulunduğunu açıklamıştı. Kuzey Irak’taki petrol yataklarına şimdiye kadar 25 milyar dolar harcayan ABD’li dev enerji şirketleri çıkaracakları petrol için hala  ulaşım sorununu aşmaya çalışıyorlar. İsrail, zengin petrol ve doğalgaz yataklarından henüz yararlanmadı, çünkü maliyeti tutturamıyor.

İkinci neden, Çin’deki büyümenin yavaşlaması.

Üçüncü ve belki de en önemli ve mantıklı neden, Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımları kaldırmasıyla birlikte piyasaya girecek olan günlük 3 milyon varil petrol.

Dördüncü neden ise, FED’in faiz artırma programının küresel ekonomide yaratacağı olumsuz etki. Bunun özellikle gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkileyeceği de kesin.

 

Geçimlerini petrole dayandıran ülkelerin durumu pek iç açıcı değil.

Venezuela, İran, Nijerya, Ekvator, Brezilya ve de Rusya…

Ruslar gazı keserler mi sorusuna en iyi yanıt bu! Dolara değil, sente ihtiyaçları var, nereden kesiyorlarmış! Rusya buğdayının en büyük alıcısı biziz. Başka yerden almayalım diye fiyatı düşürdüler. Dünya fiyatlarında da zaten gerileme var.

Savaşlar para ile yapılıyor.

2500 sene önce Atina-Isparta savaşında da, Rusya’nın Afganistan’da rezil olmasında da, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın mağlup olmaları da hep parasızlıktan

 

Petrol fiyatları artıyor, bizim gibi gelişen ülkeler zora giriyor. Petrol fiyatları düşüyor, petrol üreten ülkeler iflas noktasına geliyor.

Rusya gibi, Venezuela ve Nijerya gibi yalnız toprağın altındaki petrole sırtını dayayan ülkelerin işi de, petrolu olmayan ve ithal etmeye mecbur bizim gibi ülkelerin işi de zor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gaziantep, rekabetçi bir şehir midir?