Sahte savaş!..

YAYINLAMA: 05 Ocak 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 05 Ocak 2016 / 18.00

Dünyayı Amerikalılar yönetiyor.

Herkesi dinliyorlar. En küçük bir ayrıntıya bile hakimler. Alman Şansölyesi Merkel bile, “Yeter artık bizi dinlediğiniz, ayıp oluyor!” diye isyan edince, Obama da, “Araştırdım (!) doğru söylüyorsunuz, özür diliyorum, bundan sonra daha dikkatli olacağız” demedi mi?

Bizi de dinleyen Amerika bu sözünü tutar mı?

Buna şunu da ilave etmek lazım. Bugün bizi şaşırtan, hayallerimizi zorlayan ‘yüksek teknoloji’ var ya, kaynağından bildiğim için yazıyorum, Amerikalılar tarafından kullanılan ama henüz açıklanmayan, ‘ultra teknoloji’den bihaber yaşıyoruz!

 

Amerikalılar’ın ürettiği terminolojileri ilginç buluyorum. Proxy war/başkasının savaşı’ terminolojisini ben de sık sık kullanıyorum.

Bağımsız İzleme Sitesi ICH’un, Suudiler’in kutsal savaşı için kullandığı, ‘phony war/sahte savaş’ terminolojisi de ilginç…

Aslında şimdilik kavga aşamasında olan bu gerginlik savaşa dönüşürse buna hem ‘başkasının savaşı’ hem de ‘sahte savaş’ demek en doğrusu!..

 

Yalın anlatımıyla, Amerika ile Suudiler arasındaki karşılıklı menfaata dayalı dostluğu anlatmaya gerek var mı?

Her yere ‘demokrasi’yi götürmeye meraklı Amerikalılar’ın hiç Suudiler’e söz söylediğini duydunuz mu?

Dünyanın en büyük petrol üreticisi malını dolar ile satıp petrodoları da Amerikan bankalarında tuttuğu sürece bu dostluk sürer!..

 

Gelelim İran’a…

29 sene ambargo altında kalan ama taviz vermeyen bu ‘Devlet’ yeniden başına örülen çorabı giymemek için tecrübesini ortaya koyuyor.

İran’ın halen günlük petrol üretimi 3 milyon varil civarında. Çin’in, Güney Kore ve Japonya’nın petrol tedarikçisi.

Yakında sıyrılacağı ambargodan sonra günlük petrol üretimini 7 milyon varile çıkaracağı tahmin ediliyor.

Etkisi altına aldığı Irak Şii Bölgesi’nin de günlük 3 milyon varil üretimini hesaba katarsak, Suudiler’in günlük 10 milyon varil üretimi ile eşit hale geliyor.

Buna İran’ın, petrolün çıkış güzergahı Basra Körfezi’ndeki hakimiyetini de eklerseniz Suudiler’in rahatsızlığı anlaşılmış olur.

 

Türkiye’nin de içinde yer aldığı 34 ülkeyle kurulan ‘İslam Ordusu’ Batı’yı endişelendirdi. Çünkü Batılı yorumcular, 34 ülkenin idari yapısını inceleyince ortaya ilginç şu tablo çıkıyor: Bu ülkelerin hiçbiri gerçek demokrasi ile yöneltilmiyor. Üstelik aralarında Katar‘dan Pakistan’a, radikal terör gruplarının sponsorluğunu yapanlar var.

Bir de, terörle mücadele için kurulan bu koalisyona, gerçek bir demokrasi ile yönetilen, Ortadoğu’daki müslüman nüfusun iki mislinden fazlasını barındıran seküler Endonezya’nın bulunmayışı kafaları karıştırıyor.

Körfez’de ‘medeniyetler arasında çatışma’dan ziyade, aynı dinden olan ülkelerin mezhep, liderlik ve çıkar savaşı var.

Bu yazıda ‘yılana ağı verenleri’ dahil etmedik.

Yarın onları ele alacağız.

 

 

 

İran: Bilim, tarih, teknoloji, politika, kültür, felsefe, ekonomi

Suudi Arabistan: Dolar!

 

Batı’dan bir karikatür

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sahte savaş!..