Çılgınca, inovativ güzel bir hikaye…

YAYINLAMA: 27 Ocak 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 27 Ocak 2016 / 18.00

Anlatacaklarımın hikaye kısmı daha önce gazetelerde çıkmıştı. Ama önemli olan bu hikayenin sonucuydu, o da yeni belli oldu.

Thane Chiquinho Scarpa, Brezilyalı zengin bir işadamı. Sosyal medyada yaptığı ilginç bir duyuruyla geniş kitlelerce tanınır hale geliyor. Scarpa, duyurusunda milyon Dolarlık Bentley arabasını bir mezar açıp gömeceğini belirtiyor. Mısır firavunlarına özendiğini, öbür dünyada da Bentley'ini kullanabilmek için böyle yaptığını söylüyor.

Bunun için tarihte veriyor ve medyayı malikanesine davet ediyor. Hatta bununla da yetinmeyip bizzat mezar kazdığı fotoğrafları da sosyal medyada paylaşıyor.


 

Tahmin edeceğiniz gibi bu adama sosyal medyadan sert ve olumsuz tepkiler geliyor. Birçokları tarafından deli olmakla itham edilen Scarpa'ya arabasını hayır kurumlarına bağışlaması için de çağrıda bulunuluyor. Scarpa bu eleştirilerden hiç etkilenmiyor ve baskılara rağmen töreni iptal etmiyor. Söylediği günde kalabalık bir gazeteci grubunun önünde tören başlıyor.


 

Araba mezara indirilir ve fotoğraflar çekilirken bir anda töreni durduruyor ve şu muhteşem konuşmayı yapıyor:


Milyon Dolarlık Bentley'imi gömeceğimi söylediğim için beni kınadınız. Halbuki birçok insan benim bu arabamdan çok değerli birşeyi sürekli toprağa gömüyorlar. Kalpler, karaciğerler, akciğerler, gözler ve böbrekler toprağa gömülüyor. Bu aptalca bir şey. Dışarıda organ nakli bekleyen o kadar çok insan varken bu sağlıklı organları gömüyoruz. Bu dünyadaki en büyük israf. Bentley'im bununla karşılaştırıldığında hiçbir şey. Bir organdan daha değerli dünyada hiçbir şey yok, çünkü insan hayatından daha değerli birşey yok. Burada organlarımı bağışladığımı şu an resmen açıklıyorum.


 

Bu güzel hikayeyi okudunuz. Peki bu "çılgınlık" bir işe yaradı mı?

Bir ay içinde organ bağışları tam tamına yüzde 31,5 artıyor!

Şimdi buna ‘çılgınlık” mı dersiniz. Yoksa…

İnovasyon mu?

Buna ‘organizasyonel inovasyon’ deniyor.

Aslında ne dendiği önemli de değil, adama helal olsun, organ bağışını bir ay içinde yüzde 31.5 artırmış.

 

Merak bu ya, acaba bizden de böyle inovativ çılgınlar çıkar mı?

Asri mezarlıkta ara yolları kapatıp aile mezarlığı yapanlar, komşu aile mezarlığının bir kısmı ile birlikte yolu da kendi aile mezarlığına katanlar, Allah aşkına organ bağışı için kıllarını kıpırdatırlar mı?

Acaba Bakan Başkan’ın mezarlık müdürlüğünün anlaşmalı müteahhidi ile döndürdüğü dolaplardan haberi var mı?

 

 

 

 

En sona konulacak

 

Özür. Dünkü ‘İlahi Eyüp Bey…’ yazımın ortasına giren Galatasaray resminin yazımla bir ilgisi yok. O resmin münferit olması gerekirdi. Tasarımcının hatasından dolayı özür dilerim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fatih Güllü

 

Hürriyet gazetesinin fenomen yazarı Ayşe Arman önceki gün ve dün Fatih Güllü ile ilgili merak uyandırıcı yazılar yazdı.

Ama nedense adını yanlış yazıyor, Fatih Güllüoğlu, diyor. Firma ismi ile ailenin ismini karıştırıyor, doğrusu Fatih Güllü.

 

İlginç şeyler oluyor!

Hürriyet okurlarına, “İşte muhafazakar kadınların instagram fenomeni” diye tanıştırdığı Fatih Güllü’nün ağzından şu manşeti yayınladı: “Erkekliği birinci unsur olarak kullanmıyorum”.

 

Instagram’da 250 bin takipçisi olduğu belirtilen Fatih şöyle diyor:

Instagram’da cinsiyetsizim, hatta, aseksüelim. Cinsiyet belirttiğimde, beni takip eden muhafazakar hanımefendi huzursuz olacak, sadece o değil, kocası da olacak.

Gece yarısı blog’unda verdiği tarifleri kadınlar çılgınca okuyor, bazıları telefon numaralarını gönderek, Fatih’in dönmesini bekliyor…

 

Basında en çok haber olan baklavacı Fatih Güllü. Şimdiye kadar yıllar içinde arşivlediğim Elif Ergu, Hale Tüzün, Sinan Özedincik, Meltem Kara’nın röportaj ve yazılarını tekrar okudum. Fatih çok değişmiş. Ayşe Arman’ın iki gün üstüste yazdıklarını okumanızı tavsiye ederim. Bizim için baklava çok önemli ve de değerli.

Ama şimdilerde öyle görünüyor ki, Fatih, baklavanın önüne geçmiş!..

 

 

 

Bu yazı resmin içine verilecek

Takma ismiyle ‘Lord Fatih’ 38 yaşında, Güllüoğlu markasının sembol yüzü. Bekar, Galatasaray Lisesi mezunu, bir pop star kadar yakışıklı. 

 

 

 

 

Bileklik!..

 

Galler’in başkenti Cardiff’te sığınmacılara renkli bileklik zorunluluğu getirildi. Sığınmacılar eğer bu bileklikleri takmazlarsa yemek verilmiyor. Hatırlanacağı üzere Almanya’da Hitler faşizmi döneminde Yahudiler için ‘Yıldız rozet’ takma zorunluluğu vardı.

Neyse ki, bütün dünyadan yükselen tepkiler sonucu bu aptalca uygulamaya son verildi.

 

2011’den beri savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan sığınmacıların resmi sayısı 2.5 milyona yaklaştı. Ancak, medyada gerçekçi tahmin olarak 3 milyonun üzerinde sığınmacı olduğu iddia ediliyor. Benim kişisel derlememe göre ise bu rakam çoktan 4 milyonu geçti.

 

Acaba biz böyle bileklik veya söz gelimi kolye taksaydık, kimbilir dünya basınında nasıl bir saldırıya uğrardık!..

Ama onlara misafir dedik, iş ve aş verdik.

AB, “Bu sığınmacıları bize göndermeyin, size 3 milyar Euro verelim” dedi. Henüz ortada para yok!

Dahası, Yunanistan’ı denizden gelen sığınmacıları suda boğmayıp, yeteri kadar önlem almadığı iddiasıyla neredeyse AB’den sepetleyecekler.

Şu sıralar insanlıktan bahsedenlerin insanlıkla pek ilgileri yok gibi!..

 

Çılgınca, inovativ güzel bir hikaye…