Yanlış yapıyorsunuz!..

YAYINLAMA: 29 Ocak 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 29 Ocak 2016 / 18.00

 Gaziantep’in yakın siyasi tarihinde görmediğim ve politikacılara hiç yakıştıramadığım çirkin bir polemik sürüyor.

Politikacılar toplumun aynasıdır. Sorumlu davranmak zorundadırlar. Seviye düşürülürse, bundan bütün toplum zarar görür.

Politikacılar üsluplarına özen göstermek zorundadırlar. Bu düzeyde yapılan tartışmalar daha alt düzeyde cinayete sebep olabilir.

 

Ama burada asıl söyleyeceklerim bazı gazetecilere...

İnsanları birbirine düşürmek gazetecilik değildir. Tavrınızı  böyle sürdürür, tarafları tahrik ederseniz, büyük üzüntülere sebep olursunuz! Rahatlar mısınız?

Gazeteciler şiddetten beslenenlere alet olmamalıdır. Manşete çıkardığınız demeçleri, söylemleri dağarcığınızda tartmanız lazım. Yoksa birkaç manşetle ortalığı savaş alanına dönüştürebilirsiniz! Ama amaç bu değilse, sorumlu davranmayı öneririm.

 

Gaziantep’te siyasi partiler arasındaki ilişkiler hep olumlu olmuştur. Siyasi nezaket hep korunmuştur. Antep’in yeteri kadar sorunu varken, bu üsluptaki polemiklere hiç gerek yoktur. Üstelik burası çok hassas bir kenttir, ağızdan çıkacak kelimelere çok dikkat etmek gerekir.

Bir de, mevkilere dikkat etmek gerekir. İktidar milletvekili ana muhalefeti eleştiriyorsa muhatabı ana muhalefet milletvekili olmalıdır.

 

 Kadın haklarını CHP (CHF) getirdi ama ileri götüremedi…

 

Köylü kadının ikram ettiği ayranı içen Atatürk teşekkür ettikten sonra sorar:

"Senin kocan yok mu?"

Tunç yüzlü, elleri nasırlı Türk anası Ankara’ nın kendine özgü şivesiyle kocasının Sakarya Savaşı’nda yaralandığını, yarı yatalak olduğunu anlatır.

Ata sorar:  "Peki ne zaman doğdun?"

Kadın ciddi ciddi cevap verir:

1919 da doğdum Atam.”

Atatürk bir an düşünür. Yıl 1934 olduğuna göre kadın 15 yaşındayım demiş olmaktadır. Oysa kadın orta yaşlarda görünmektedir.

Ata tekrar sorar:

"Nasıl olur?"

Kadın: "Biz buralarda o tarihten önce yaşamıyorduk ki Atam" cevabını verir.

Atatürk bu girişken, hazır cevap Anadolu kadınının zekice nüktesi karşısında gülümser..

Ayrılırken yaverine kadının adını soyadını adresini not ettirir.

İşte bu köylü kadını ilk kadın milletvekilimiz Satı Kadın'dır…

 

Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930'da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle tanındı.

Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü.

Kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. TBMM toplam milletvekili sayısı 399’du.

1 Kasım 2015 yılında yapılan seçimlerde ise 26. dönem TBMM’ne 82 kadın miletvekili girdi. Toplam milletvekili sayısı 550.

Yani, 80 senede 17’den 82’ye çıkmışız. 7 Haziran’da yapılan 25. dönem milletvekili seçimlerinde kadın milletvekili sayısı 90 idi.

550 milletvekilinin yarısının kadın olacağı TBMM’ni ise bu gelişime göre ancak 22 sene sonra görebileceğiz.

Hiç de uzakta değil, 80 sene sonra 17’den 82’ye çıkması, hatta 90’a (7 Haziran 2015) ulaşmasını önemli gelişme olarak kabul edebiliriz.

 

Burada önemli bir tuhaflığı(!) vurgulamak lazım. Bu güzel gelişmenin sosyal demokrat partiler zamanında değil de, dinci, muhafazakar partinin döneminde olması bir hayli garip, değil mi?!.

 

Ama asıl üzerinde durulması gereken ise, dinci muhafazakar parti döneminde Gaziantep ilk kadın milletvekili seçti, ilk Gaziantepli kadın milletvekili bakan oldu ve nihayet 84 sene sonra bir kadın Gaziantep’e belediye başkanı seçildi. Üstelik bütün bunların hepsi de aynı insana nasip oldu: Fatma Şahin.

 

Kaynakça olması için yazdım.

  

Bir dosta övgüler…

 

GTB Başkanı ve Gaziantep’in en büyük cirolu şirketinin sahibi Ahmet Tiryakioğlu, adeta tek başına bir takım gibi çalışıyor.

Ankara’da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’i ziyaretinde gazetelerdeki resimlerini gördüğüm Tiryakioğlu’nun Gaziantep tarımına, özellikle benim hobim antepfıstığı için yaptıklarını övgüden başka nasıl anabilirim ki…

 

Gaziantep bir kültür kenti diyoruz. Antik kentleri ile ödüllü gastronomi şehri Gaziantep’i dünyaya tanıtmaya hazırlanıyoruz.

Aslında kültür nedir bilir misiniz?

Dilimize ‘kültür’ diye geçen Latince’deki ‘cultura’ kelimesinin ekip-biçme yani bir anlamıyla da tarım manasına geliyor olması ilginç değil mi?

 

Eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Mehdi Eker’in ‘Tarımdan Kültüre Agrostrateji’ kitabını zamanı olanların okumasını tavsiye ederim.

Tarım aynı zamanda ülkelerin ebedi servet alanıdır” diyen Dr. Eker’e katılmamak mümkün mü? Hemen her şeyin bir sonu var, ama tarımın sonu yok…

 

Tarım, madem bu kadar hayati öneme sahip, peki bizim bir tarım politikamız var mı?

Bu soruya ben değil, eski Tarım Bakanı Dr. Eker yanıt veriyor:

Hayır, yakın bir döneme kadar gerçek anlamda “tarım siyaseti”yle pek kimse ilgilenmemiştir. Ülke olarak her alanda yeniden inşa sürecine girdiğimiz bir dönemde “Yeni Bir tarım Pradigması”na olan acil ihtiyacı gidermek, bu boşluğu doldurmak için çaba sarf etmek gerektiğine inanıyorum. Allah’ın bahşettiği coğrafya ve bu coğrafya üzerindeki “Agrostratejik Değer”e, yani yeni bir tarım paradigmasına, politikasına dikkatleri çekmek istiyorum.”

 

İşte, eski tarım bakanının yapmak istediğini, çaba gösterilmesini tavsiye ettiği tarımla ilgili her şeye, siyasetinden pratiğine kadar ciddi ve samimi uğraş veren Ahmet Tiryakioğlu’na bunun için bir Antepli olarak teşekkür etmek istiyorum.

 

Not: Salı günü kutnuyu, bakırı ve nüfus pradigmasını yazacağım.

 

Yanlış yapıyorsunuz!..