Sigarayı gerçekten bırakmak mı istiyorsunuz?

YAYINLAMA: 11 Haziran 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Haziran 2016 / 20.00

Sigarayı bırakmak isteyenler bu yazıyı mutlaka okumalılar.

Uzun yıllar araştırmadan sonra devrim yaratacak bir buluşa imza atıldı.

Özel yapım sigarayı ağızlığa yerleştiriyorsunuz ve içmeye başlıyorsunuz.

Duman çıkmıyor, içinize derin derin çekebiliyorsunuz, keyif aynı keyif.

Tek farkla; bu sigara sağlığa zararlı değil.

Sigara tiryakileri yeni sigarayı denedikten sonra, “Gözümüz kapalı, ne olduğunu görmeden bu sigarayı içseydik, bu bizim bildiğimiz Malboro derdik” dediler.

 

Yazdıklarım şaka değil, tiryakiler yakında bu sigara ile tanışacaklar.

Diyebilirsiniz ki, şimdiye kadar neden yaygın basın bunu yazmadı, televizyonlar ilgi göstermedi.

Doğrusu, bunu ben de yadırgadım. Herhalde bir hesapları var veya henüz haberleri yok!

Yorumcular dumansız sigarayı, hybrid otomobillere benzetiyor. Benzin veya mazot yerine elektrikle çalışan ve çevreyi kirletmeyen vasıtalara…

 

Tam 10 yıl süren ve 2 milyar dolara malolan bilimsel araştırmadan sonra ilk fabrika İtalya, Bologna’da üretime geçti.

Sigara ilk İtalya ve Japonya’da aynı zaman süreci içinde denendi. Sonuç, olağanüstü başarılı…

 

Denemeler istendiği gibi sonuçlandığı için dünyanın birçok ülkesinde yeni fabrikalar kuruluyor. Yılda, 30 milyar adet bu tür dumansız sigara üretilecek.

20 adetlik bir paket dumansız Malboro 6 dolardan satılıyor. Üretim arttıkça fiyatın da gerilemesi bekleniyor.

 

*Dumansız sigara nasıl içiliyor, linki tıklayarak izleyebilirsiniz.

http://vaperanks.com/phillip-morris-launches-new-type-of-smokeless-cigarette/

 

 

 

Bu hikayeyi mutlaka okumalısınız…

 

Bu arada…

İnsan sağlığını fevkalade olumlu etkileyecek bu buluşun bir vatandaşımızın kurduğu şirket tarafından gerçekleştirildiğini biliyor muydunuz?

Bu devrim gibi buluşu gerçekleştiren şirket Philip Morris. Ünlü marka Malboro’yu üreten kuruluş.

İşte çok kısa bir özet…

 

Manisalı Morris Şinasi’nin Hikayesi.

Yıl 1855, Manisa'da Safarat Yahudileri'nden fakir bir ailenin bir erkek çocuğu olur. İsmini Morris koyarlar. Morris, dokuz yaşında "kuşpalazı" hastalığına yakalanınca ölümle burun buruna gelir. Şinasi isimli bir Müslüman doktorun tedavisi neticesinde iyileşince, ailesi ona Şinasi ismini verir. Bu bir vefa borcudur.

Bu vefa anlayışı Morris'in ruhuna da işleyecektir.

 

Derken Morris on beş yaşına gelince fakir olan ailesine yardım etmek için Yahudi mezarlığında bekçi olarak işe girer. Okuma yazması olmadığından işten atılır. Sebebi ise, dışarıdan bir Yahudi ailesi gelir ve mezarlıktaki yakınlarının mezarını görmek ister. Fakat mezarın yerini bilmiyorlar. Morris ise okuma bilmediğinden mezarın yerini gösteremez. Aile durumu bölgenin Yahudilerine bildirerek Morris'i işten attırırlar.

İş arayan Şinasi 1870 yılında henüz on beş yaşlarında yine bir Yahudi olan Garofolo isimli bir tütün tüccarının yanında işe girer. Kısa zamanda patronunun gözüne giren Morris,  gösterdiği başarıdan dolayı patronu tarafından Mısır'a götürülür. Orada da gösterdiği başarılardan dolayı artık patronuyla dost olmuştur.

 

Morris 1890 yılında Amerika'ya gitmeye karar verir. Patronundan aldığı 25 bin dolarla yeni dünyaya geçer. Orada Şikago Uluslararası Fuarı’nda bir sigara yapıştırma makinesi sergiler. Bu makine oldukça ilgi görür. Buradan kazandığı para ile hem Garofolo’ya olan borcunu öder hem de bir iş kurma imkanı bulur.

Yıl 1903'e geldiğinde ABD devleti Akdeniz'de ticaret yapabilmek ve gemilerini geçirebilmek için Sultan Abdulhamit'e başvurur. Sultan bu teklifi ABD'nin Osmanlıya yüklü bir ödeme yapması karşılığı kabul eder. Yalnız bir şart daha koşar. Ve der ki:

Bizden de tütün satın alacaksınız”.

 

Amerika bunu da kabul eder ve tarihinde ilk ve tek olarak Osmanlıya para ödeyerek iş yapar.

İşte bu tütün anlaşması Morris'in yolunu açar. Ege tütününü iyi tanır ve bağlantıları da vardır. Bu bağlantı avantajını iyi kullanır.

Kısa sürede önünde geniş ufuklar açılan Morris, erkek kardeşi Solomon'u da Manisa'dan getirterek iş alanını iyice geliştirir.

New York'ta Brodway 120. Sokakta Schinasi Brothers Company isimli bir sigara fabrikası kurar.

Bu bina hala ayakta kalmayı başarmıştır. Kurduğu bu fabrikada Türkiye'den götürdüğü tütünleri kullanan Morris, kısa zamanda Türk tipi sigaralarla üne kavuşur.

Türkiye'den özellikle Manisa ve Akhisar civarından aldığı tütünleri yine bu bölgeden götürdüğü usta ve kalifiye işçilerle yüksek kalite mamuller elde etmeyi başarır.

 

O günlerden kalma ilginç bir rivayet taa günümüze kadar gelmiştir:

Morris, Yunanistan'da bir basın toplantısı yapar. Bir gazeteci bir kağıda bir soru yazar ve Morris'e verir. Morris kağıdı yanındakine verir ve "Ben okuma bilmem sen oku" der. Ardından başka bir gazeteci;

Okuma-yazma bilmeden bu kadar zengin oldunuz, bir de tahsilli olsanız kim bilir ne olurdunuz? der.

Morris şu cevabı verir:

İyi bir mezar bekçisi olurdum!

 

Morris, 1916 yılında şirketinin tüm haklarını Amerikan Tabacco Company'e satar. Ve iş hayatından çekilir.

Morris'in kurduğu ve arkadaşı Philip'in de ortak olduğu, şu an dünya tütün devi olan Philip Morris Company işte böyle doğmuştur. Gerisini bilirsiniz...

 

Peki, halen Manisa’da hizmet veren Morris Şinasi Milletlerarası Çocuk Hastanesi'nin hikayesi nedir?

 

Morris, 1928 yılında memleketi olan ve doğup büyüdüğü yer olan Manisa'yı hiç unutmaz. O kadar ki, yaptırdığı evi Türk stili yaptırır ve içini de yine şark tarzı döşer.

Çocukluğunda çektiği hastalığı ve gördüğü vefayı da unutmaz. Bu amaçla bir milyon dolarlık bir bütçe ayırır. Bunu 800 bin doları ile bir hastane yaptırır. Bu hastane çocuk hastanesidir. Bu hastanenin çok geniş arazisi vardır ve burada inek, koyun, keçi ve tavuk gibi hayvanlar beslenir; sebze ve meyve yetiştirilir ki çocukları taze besinlerle beslensinler diye.

Yine bu hastanenin faytondan ambulansı ve başhekimin faytondan makam aracı vardır. Bütün bu ayrıntılar bizzat Morris tarafından düşünülmüştür. Geriye kalan 200 bin dolarla da devlet tahvili alarak; bu tahvillerin getirisi olan 33 bin dolar her yıl iki taksit halinde Morris Şinasi Çocuk Hastanesine gönderilir.

 

Morris Şinasi kurduğu bir vakıfla hastanenin geleceğini de düşünmüştür; Chemical Bank Of New York'u da mutemet tayin etmiştir. Üç yılda bir kurduğu vakfın mütevelli heyeti Türkiye'ye gelerek, Manisa'da hastaneyi ziyaret etmekte ve yapılan işleri yerinde denetlemektedirler...

 

 

 

 

 

 

Sigarayı gerçekten bırakmak mı istiyorsunuz?