Gayri kabili rücu…

YAYINLAMA: 23 Ağustos 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 23 Ağustos 2016 / 20.00

Yurt içindeki ve dışındaki arkadaşlarım, dostlarım beni ileti yağmuruna tuttular. Hepsi üzgün, endişeli. Acımızı paylaşıyorlar.

Amerika’daki önemli bir düşünce kuruluşunun başkan yardımcısı Arthur Sculley’in Gaziantep’te çok tanıdığı ve dostu var. “O akşam olayı duyunca şok geçirdim. O güzel şehrin güzel insanları için kahroldum. Kent olarak son yıllarda çok acılar çektiniz. Kalbim sizin için çarpıyor” diye yazmış.

 

Işıl Özgentürk de anılarını “kahroluyorum” diye gazete satırlara dökmüş.

·         

* Bir zamanların neşeli, şen şakrak, herkesin ailecek eğlendiği açıkhava gazinoları yıkılmıştı.

 

* Bir zamanlar annemle benim bisiklete binip dolaştığımız sokaklar artık tarikat giysileriyle dolaşan erkeklerin olmuştu. Tüm Antep biliyordu, kent tarikat evleriyle dolmuştu.

 

* Antep karanlık bir kent olmuştu. Oysa bu kent 2000 yıllık kadim bir kentti. İpek Yolu’nun üstünde yüzlerce kavimin buluştuğu, alışveriş yaptığı ve en güzel yemekleri bölüştükleri bir kentti.

 

* Kent tarikatların ve ne yazık ki, IŞİD’in esiri olmaya başlayınca, ahlak değişmiş, Suriyeli kadınların üç kuruşa yaşlı erkeklerle imam nikâhıyla evlenmesi helal hale gelmişti. Kısaca Antep, o güzelim kent bir Suudi Arabistan modeline hızla dönüşüyordu.

 

* Tiyatrolar, sinemalar kapanmış, Antep’i canı kadar seven kadim halk çaresizlik içinde kıvranıyordu. Çünkü bu kent aynı zamanda Anadolu’nun en güçlü uygarlıklarından biri olan Hitit uygarlığının Geç Hitit kentlerinden biriydi. Benim çocukluğumda tarlaları biraz kazıdığınızda mozaik tavanlarla karşılaşırdınız, sonraları dünyanın en önemli mozaik müzesi Zeugma Antep’e nasip oldu! Müzenin ve Antep’in amblemi o gözleri fıldır fıldır dönen Çingene kızıydı artık!

·         

Bundan daha beteri var, şu olup biteni lütfen okur musunuz?

 

Gaziantep katliamında ağır yaralanan ve bugün yaşamını yitiren 13 yaşındaki Kumru İlter ile Ahmet Toraman'ın cenazesinin defnedilmesine bir grup engel olmaya çalıştı. Cenazeler mezarlığın camisinden alınmak istenirken ellerinde Türk bayraklarıyla gelen bir grup, aileye engel oldu. "Asker cenazesi var" denilerek cenazelerin getirilmesi geciktirildi.

Bunun üzerine HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, Valilik ile görüştü ve asker cenazesinin olmadığını öğrendi. Bunun üzerine aile bireyleri ve halk cenazeleri almak isterken, grup tekbir sesleriyle cenazeye katılanlara saldırdı.

Tekbir getiren grup ile cenaze sahiplerinin arasına jandarma girdi. Cenazeye katılanların taşlarla kovalaması üzerine tekbir getiren grup kaçtı. Ardından cenaze törenine gelen milletvekilleri, Jandarma ile görüştü. Askerler, "Herhangi bir slogan atarsanız müdahale ederiz" dedi. Olayların yatışmasının ardından Kumru İlter ve Ahmet Toraman'ın cenazeleri Yeşilkent Mezarlığı'na defnedildi.

 

Antep’te bombalı katliamda ölen iki cenazenin defnedilmesine bazıları razı olmadığı için arbede çıkıyor! Rüyamda görsem inanamayacağım bir o lay. Bütün bunlar kadim şehir Gaziantep’te oluyor.

Canlı bomba ile Kürtleri tahrik edenler hızlarını alamamış olmalı ki, savaşın biran önce çıkması için eksik bir şey bırakmamaya çılışıyorlar!..

 

Maruf Gaziantep’in şu haline bir bakar mısınız?

Umudunuzu kırmak istemem ama bütün bu olaylar gayri kabili rücu (Geriye dönüşü olmayan) olarak yapılıyor.

Sanayiciler, tüccarlar, ihracatçılar ne demek istediğimi anlarlar!...

 

 

 

 

 

Gayri kabili rücu…