Hazırlanın seçim geliyor…

YAYINLAMA: 01 Kasım 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Kasım 2016 / 20.00

Daha önce de yazmıştım. Ama şimdi, günün mana ve ehemmiyetine binaen tekrar yazmam gerekiyor!

Gelecek sene bahar aylarında, muhtemelen Nisan’da referandum ve erken seçim var.

Bunun teyidi bugün Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.

 

Bahçeli, dün partisinin grup toplantısında adeta günah çıkardı.

Hiç lüzumu yokken lafı 7 Haziran 2015 seçimlerine getirdi.

AK Parti’nin 258, CHP’nin 132, MHP’nin 80, HDP’nin 80 milletvekilinden bir hükümet çıkmadı. Kilit parti MHP idi. “Samimiyetsiz koalisyon arayışlarına itibar etmiyoruz” diyerek kimseyle anlaşmadı ve 4 ay sonra 1 Kasım 2015’de yapılan erken seçimde MHP’nin milletvekili sayısı yarıya düştü.

AK Parti 317, CHP 134, HDP 59, MHP 40 milletvekili çıkardı.  AK Parti tek başına hükümeti kurarak iktidar oldu.

 

Bahçeli, bu tablodan kendisinin hiçbir sorumluluğu olmadığını, 1 Kasım seçimlerinin siyasi centilmenliğin yok sayıldığı, nezaket ve zarafet döneminin son bulmasıyla gerçekleştiğini iddia etti.

 

Ama bütün bunlar MHP’nin ilk seçimlerdeki kaderini hiç etkilemeyecektir.

 

Başkanlık sisteminin referanduma gitmesi için AK Parti’nin 17 oya ihtiyacı var. MHP’nin bunu sağlaması bekleniyor.

Peki, bu gelecek sene erken seçimde seçmene nasıl yansır?

MHP’nin baraja takılması beklenir.

Peki MHP, son dakikada manevra yapıp destek vermezse ne olur?

Daha fena olur. AK Parti, erken seçim kararı alır ve seçimlerde MHP’yi baraj altında bırakarak, milletvekili sayısını 367’nin üzerine taşıyarak başkanlık sistemini kimseye muhtaç olmadan kendisi yasalaştırır.

Böylece TBMM’de 3 parti kalır. Türkiye, başkanlık sistemi ile yönetilir.

 

AK Parti’nin bir başka kazancı da, Bakanlar dışarıdan seçileceği için ona göre daha rafine bir kadro seçerek, iş takibi yaptığı bilinen, adı bir şekilde cemaatle anılan ne kadar eski vekil varsa bunlardan da kurtulmanın yolunu açar.

 

Kadroya yeni insanların, özellikle gençlerin seçileceğini tahmin ediyorum. Çünkü, genç bir başbakanın, kendinden büyük, babası yaşında insanlarla çalışmayacağını düşünmek o kadar zor mu?

 

Aradaki fark korkunç!..

 

Barcelona, Nike ile yeni yaptığı forma antlaşmasıyla yılda 155 milyon Euro kazanacak.

Barcelona formasındaki kavisli bir çizginin değeri 10 yılda 1 milyar 550 milyon Euro. İşte marka denen şey bu!

Barcelona, formasındaki ‘Qatar Airways’ reklamı için de yılda 105 milyon Euro alıyor.

Yalnız forma reklamından yılda kazandığı para 260 milyon Euro.

Barcelona’nın 2018-2019 da yıllık gelirinin 1 milyar dolar olacağı hesaplanırsa bu takımla başa çıkmanın zorluğu meydanda…

 

Aynı sezonda Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yıllık gelirinin en fazla 200 milyon Euro olacağını söylersem bu piyasadaki gerçek yerimizin nerede bulunduğu ortaya çıkar.

 

Futbol yalnız futbol değildir” gerçeği böylece gözler önüne serilirken, İspanya’nın futbol endüstrisinden neler kazandığı da gözleri kamaştırıyor.

Ancak, şu da bir gerçek; futbol sevgisi Türkiye’de zannedildiği kadar yüksek değil.

Biz futbolun geyiğinden, dedikodusundan ama en fazla da kavgasından hoşlanıyoruz. İspanya, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde statlar doluyor. İspanya’da her maça ortalama 50 bine yakın seyirci gelirken, bu rakam Türkiye’de ancak 8 bin 500!

 

İşte bu nedenle 2018 sezonunda Şampiyonlar Ligi statüsü değişiyor. Türkiye’den ancak bir takım kabul edilirken, futbol seyrine zevk katan ülkelerden daha fazla sayıda takıma şans tanınacak.

 

Bize de, Fırat Aydınus gibi eyyamcı, yeteneksiz hakemlerin yönettiği, Galatasaraylı maestro (!) Selçuk’un bir sağa, bir sola, iki geriye pas verdiği takımların oynadıkları futbol benzeri oyunları seyretmek kalıyor.

 

Türkiye’de kaliteli futbolcu yetişmiyor!

Örneğin Galatasaray’ı taşıyan biri önde Bruma, diğeri arkada kaleci Muslera’nın dışında kayda değer kimse yok!

Milli takıma gelince, davet edilen futbolculara bakıyorsun dörtte üçü Avrupa takımlarının altyapılarından yetişmiş yetenekli gençler.

 

Bizim Şahinbey ilçesinin nüfusunun ancak üçte biri olan İzlanda nüfusundan Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final oynayan şahane bir takım çıkabiliyor. Bizim takımın elebaşıları da, tesadüfen gruptan çıktıkları halde aldıkları adam başı 650 bin Euro primi az buluyor. Portekiz Avrupa şampiyonu oluyor, adam başı prim ancak 275 bin Euro!..

Futbol sektörümüz, en kötü sektörün de kötüsü durumunda. Ama burunlarından kıl aldırmıyorlar.

 

Futbolseverler Avrupa’dan kaliteli maçları izlemek isterlerse  4-5 ayrı decoder almaları gerekiyor. Kimse de bu saçmalığa, rant uğruna halkı kandırmaya karşı çıkmıyor.

 

Meydanı boş bırakmayın…

 

Gaziantep’e acil gündem maddesi/maddeleri gerek!

İki tane vardı. Bartık ve rektör Gür.

Siz sağolun dün ikisi de sona erdi.

1. Bartık istifa etti, tası tarağı topladı, gitti!

2. Rektör Gür meselesi de Vali, Başsavcı, AB Bakan Yardımcısı ve Paşa’nın destek ziyaretinin ardından, dün Adil Konukoğlu ile Sanayi Odası Yönetim Kurulu’nun ziyaretiyle hitama erdi.

 

Acil yeni konular, maddeler lazım.

Bunun için…

Gaziantepliler’in muhtaç olduğu inovasyon ve vizyonun damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu biliyorum.

Haydi, meydan sizin…

 

 

 

 

Hazırlanın seçim geliyor…