Gaziantepliler’e tavsiyem: Pasta yiyin!..

YAYINLAMA: 27 Kasım 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 27 Kasım 2016 / 20.00

Önceki gün Gaziantep Kent Konseyi, ‘Tarım, Sulama ve Hayvancılık’ gündemi ile son toplantısından yaklaşık 6 ay sonra toplandı.

Mehmet Aslan başkanlığındaki dönemin en iyi ve verimli toplantısı oldu. Katılım çok düşüktü. Gelenlerin de önemli bir kısmı toplantı bitmeden tüydü! Oysa bu kadar bilginin paylaşıldığı başka bir konsey toplantısını hatırlamıyorum.

Bir arkadaşım, “Az katılım, çok kalite” diye şaka yapınca altındaki gerçeği aradık!Gaziantep’in fevkalade önemli bir sorunu, bütün boyutları ile ele alındı. Bunu anlatmak istiyorum. Konuya girmeden Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer’den bahsetmek istiyorum.

Gaziantep’in sorunlarının çözümleri ve kamu yatırımlarıyla ilgili konuştu.

Koçer, sıradan bir politikacı gibi popülizm yapmıyor, bir devlet adamı ciddiyeti ve tavırlarıya konuşuyor, doğrusu kürsüye de yakışıyor. Söylediklerini birinci sayfamızda okuyabilirsiniz.

Gaziantep, Türkiye’nin en çok un ihraç eden kenti. Un denince akla Antep geliyor. Un sattığımız bütün şehirler nefis ekmek yapıyor. Dün bir arkadaşım, Bartın’ın ekmeğini anlatırken, lokantada yemeği beklerken masadaki o nefis ekmeği yiyip bitirsin, yenisini istersin, dedi. Bartın’a un Gaziantep’ten gidiyor.

Konsey’de, her gün Kilis’e gidip gelen birisi, ekmeğini hep Kilis’ten getirdiğini söylerken, bir başkası da aynı şeyi Nizip’ten yaptığını anlattı.

Yıllardır oluşan ortak kanaat Konsey’de de oluştu, 81 ilin en kötü ekmeği Gaziantep’te üretiliyor.

Antepli ekmeği çok sever, en kaliteli un da burada üretildiğine göre, neden en kötü ekmeği yiyoruz, bu sorun masaya bu kez ciddi olarak yatırılıyor.

Bugün, Pazartesi günü GTB Başkanı Tiryakioğlu, Bakan Başkan’a gidiyor, birlikte bir eylem planı yaparak, yol haritasını çizecekler. Yani bugün, tarihi bir gün olabilir! Lezzetli ve hijyenik ekmek üretilmesi için ilk adımın atıldığı gün…

Gaziantep, dünyanın gastronomi başkenti. Böyle bir şehrin ekmeği Türkiye’nin en kötüsü olabilir mi?

Sıtkı Severoğlu, fırınların neden denetlenmediğini sordu. “Sizi herhangi bir fırına götüreyim, içeri imalathaneye girelim, temizlik koşullarını bizzat gözünüzle görün, bir daha ekmek yiyemezsiniz” dedi.

Sunumunda bu konuya da değinen Gaziantep Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Mehmet Karayılan, Aslan’dan söz isteyip soruya açıklık getirirken fırınları denetimin Büyükşehir Belediyesi’nde olduğunu, ancak kendilerinin de aktif olarak denetimde bulunduklarını, ne kadar başarılı olduklarını uzun uzun anlattı.

Ön sıralarda bir dalgalanma oldu, salona birisi geldi.

Çağırmış olmalılar, Büyükşehir Zabıta Müdürü söz istedi ve “Fırınları denetleme yetkisi Büyükşehir’de değil, İl Tarım Müdürlüğü’nün yetkisinde, ancak bizden zabıta talep ederlerse memnuniyetle gideriz” diyerek karışıklığı giderdi.

 

Dün, İl Tarım Müdürlüğü’nün veb sitesine girdim. Denetimleri sitelerinde halka duyuruyorlar. Karayılan’ın öve öve bitiremediği denetimlerle ilgili duyuruların sonuncusu Temmuz 2015 tarihini taşıyor. Yani, neredeyse 1.5 senedir ya denetim yapılmıyor ya da sitelerine koymuyorlar. Ekmek hala en kötü ekmek olduğuna göre Karayılan, bana göre güvenirliğini yitirdi. Zaten bilgilendirmeyi de saptırdı!

Sunumunda, saymadım ama belki 10 kez “Sayın Vali’min destekleriyle, Sayın Belediye Başkanım’ın destekleriyle” demekten bir hal oldu.

Bu da gösteriyor ki, kendisine verilen desteği iyi kullanamamış.

Sitede başka bir haberi görünce bu kez gülmekten kendimi alamadım. 25 Şubat 2016 tarihli haberi lütfen bir okur musuz?

Gastronomi kenti Gaziantep Türkiye’nin en iyi ekmeğini üretmek için düğmeye bastı. Türkiye’de en iyi ekmek Gaziantep’te yapılır (TEGAY) isimli çalışma ile ekmek kalitesinde de Gaziantep birinci olmayı hedefliyor.  Kaliteli ekmek için oluşturulan çalışmada hem ekmek üreticilerine, hem un üreticilerine, hem de kamu kurumlarına  büyük sorumluluklar düşüyor. Kaliteli ekmek üretiminde Türkiye birincisi olmak için yola çıkan Gaziantep’te her yıl ekmek festivali düzenlenmesi için de karar alındı. Kent Konseyi’ne teslim edilen raporun onay alması durumunda Gaziantep ekmeğinde devrim niteliğinde değişimler yaşanacak ve bu kalitenin de patenti alınacak. 

 

Gaziantep Pideciler Oda Başkanı Abdullah Sarı da az değil, bakın neler söylemiş…

 

Türkiye’de en iyi ekmeği Gaziantep’te üretmek için yola çıktıklarını dile getiren Bayram, “Türkiye’de Gaziantep gastronomi için nasıl önemli ise Gaziantep için de ekmek kalitesi o derece önemliydi. Bu konuda pide ve francala için çalışma başlattık. En iyi ekmeği Gaziantep’te üretmek için yola çıktık. Kamu kurumlarına ve devletin yaptırım gücü olan kurumlarına da bazı tavsiyelerde bulunduk. Belediyeler, sağlık müdürlüğü, tarım müdürlüğü, dernekler, odalar, un üreticileri ve esnafları da içine alan detaylı bir çalışma yaptık. Yerinde incelemelerde bulunuldu, deneme ekmekler yapıldı” açıklamalarında bulundu. 

 

Yani bizimle resmen dalga geçiyorlar!

Yok Türkiye birincisi olacakmışız, yok ekmek festivali yapılacakmış!..

İl Müdürlüğü’nün sitesindeki 23 Kasım 2015 tarihli haber de şöyle.

Gaziantep il Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Mehmet Karayılan, pide ekmeğinin, somun ekmeğinin unuyla yapılmasına çok az bir süre kaldığını, bu konuda taslağın ortaya çıktığını, bakanlığın yayınlayacağı tebliği beklediklerini söyledi. Karayılan bu çalışmayı yaparken ortaya ilginç bir sonucun da çıktığını belirterek, "Pide ekmeğinin unu daha kalitesiz olmasına rağmen yıllardır somun ekmeğin unundan daha pahalı satılıyormuş" dedi.

Tam bir sene önce bunu söyleyen müdür, acaba gereğini neden yapmadı?

GTB Başkanı Tiryakioğlu, bu konuda ilginç bir şey söyledi.

Fırıncılar günlük  30 kilo unu 3 ay vadeli alıyorlarmış. Eh, ekmeği de peşin sattıklarına göre, 3 ay vadeli unu anında peşin paraya çeviriyorlar.

Konsey’deki şikayetlerden anlıyorum ki, lezzetin ve hijyenin dışında bazı fırıncılar gramajda da dürüst değiller.

Tırnaklı ekmeğin fırından çıktıktan bir-iki saat sonra yenemeyecek hale geldiği, ertesi günde adeta tahta gibi olduğunu anlattılar.

Yani, bazı fırıncılar Antep’i ‘Patagonya’ya çevirmişler, denetim yapması gereken Karayılan, başkasının yapması gereken denetimi, kendisinin ne kadar özveri ile yaptığını anlatıp durdu.

Karayılan’ı eleştiriyorum ama yine de kibarlığına karşın açık bir kapı bırakmak istiyorum.

Ya Karayılan çıkıp da, “Madem ekmeği beğenmiyorsunuz, o zaman pasta yiyin” deseydi, canımız sıkılmaz mıydı?
Ama demedi, onun için açık kapı bıraktım.

Gaziantepliler’e tavsiyem: Pasta yiyin!..