Özel muayenehanesi olan özel hocalar…

Öğretim üyesi kökenli milletvekillerinin üniversiteye dönmeleri halinde hem emekli maaşı hem de öğretim üyesi maaşı almalarının önünü açan düzenleme önceki gün Meclis’te kabul edildi.

Bu haberle ilgili olumsuz yorumları okurken Gaziantep’teki şikayetleri gündeme taşımak için fırsat doğdu.

Üniversitelerdeki şartlara havi bazı tıp profesörlerinin özel muayenehane açmalarına izin veriliyor.

Bu profesörler özel muayenehanelerinde belirli saatlerde hastalarını kabul edebiliyorlar.

Benim kişisel görüşüm, uygun olmayan, istismara açık bir uygulama. Ancak, konum bu değil.

Bu hocalar kısa zaman sürecinde çok sayıda hastaya bakıyorlar.

Muayene ücreti ödeme şekline göre değişiyor. Kredi kartı ile ödeyecekseniz 325 TL, nakit olursa 300 TL.

Neden böyle, dikkatinizi çekmiş olmalı.

Kredi kartı ile öderseniz hocanın kazancı kayda giriyor. Nakit olursa, iki taraf da kazançlı çıkıyor, yani hasta daha az ücret öderken hoca da kayıttan kurtuluyor.

İsmen kimseyi itham etmiyorum.

Gazetemize ulaşan çok sayıda şikayet küçük bir araştırma ile sonuçlandırılabilir.

Günde bir hasta bile bakan hocanın 30-40 bin lira vergi ödemesi gerekir. Oysa, yılda 500 bin lira gelir vergisi ödemesi gereken hocaların varlığından sözediliyor.

Aslında bu konunun bizzat üniversitelerdeki tıp hocalarının arasında ‘etik’ tartışmalarına neden olduğunu biliyorum.

Üniversite insanların erdemli olabileceği ender yerlerden biridir.

Bazı hocaların özel muayenehaneleri varken bazı saygıdeğer hocalar bunu ‘etik’ görmediği için böyle bir tasarrufa tevessül etmiyorlar. Biz zaten ücreti karşılığı üniversite hastanesine gelen hastalara bakıyoruz, diyorlar.

Bazı hastalar, paraları vardır, daha yakın ilgi görmek isteyebilirler ve hocaların özel muayenehanelerine gidebilirler.

Buraya kadar her şey yasal.

Ama kazanılan paranın vergisi ödenmezse, bu hocalar öğrencilerinin yüzüne nasıl bakarlar, doğrusu merak ediyorum.

Galiba en doğrusu muhabir arkadaşlarımın üniversite ile temasa geçerek özel muayenehanesi olan hocalarla röportaj yaparak şikayet konusu olan bazı iddialara açıklık getirmeleri.

MHP neden böyle davranıyor?

MHP’nin başkanlık sistemi için neden AK Parti ile işbirliği yaptığını çok önce yazmıştım.

Önceki gün, MHP’nin yayın organı Ortadoğu gazetesi yazarı Orhan Karataş yazısında, MHP’nin AK Parti’yle başkanlık sistemi görüşmelerine ilişkin "MHP ne yapmaya çalışıyor?" eleştirilerine yanıt verdi.

Karataş, “Her şey akışına bırakılırsa, çok kuvvetle muhtemeldir ki, AK Parti, Mart- Nisan aylarında bir erken seçime gidecektir. Bunun ne anlama geldiğini hala kavrayamayanlar var” dedikten sonra şunları kaydetti:

“Çok açık, kesin ve net: Ülkeyi kaçınılmaz olan bir felaketten yine sayın Devlet Bahçeli kurtarıyor. MHP düşmanı güruh belki farkında değil, belki de farkında ama AKP ile birlikte ülkenin batmasına da razı olduklarından, bu durumdan rahatsız oluyor. Her zaman söyleriz ya, herkes varlık sebebinin gereğini yapıyor.”

Ben biraz açıklık getireyim…

Erken seçimde muhtemeldir ki, MHP barajın altında kalacak. AK Parti’nin artan oyları ve milletvekili sayısıyla da kimseye eyvallah etmeden yürüyüşüne devam edecektir.

MHP, işbirliği yaparak partilerinin baraj altında kalmasını önlüyor.

Orhan Karataş ile mutabıkız!