Amerika’da da anayasayı zorluyorlar!..

Şirket yönetmekle devlet yönetmenin ayrı ayrı şeyler olduğunu yine tekrarlamak icabetti!

Çok başarılı, iyi para kazanan, şirketlerini mükemmel yöneten bir işadamı devletin başına getirilirse, aynı başarıyı gösterir mi?

Bunun dünyada olumlu bir örneği ne yazık ki yok!

Obama, Merkel, Theresa May, Putin, Şi Cinping  dünyanın en büyük, güçlü devletlerinin başkanları. (Merkel ve May Başbakan)

Hiçbiri işadamı veya işkadını değil.

Haa, işadamı olan bir tane vardı!

Eski İtalya Başbakanı Berlusconi…

O da malumunuz, İtalya’nın altını üstüne getirdi, reşit olmayan kızlarla harem kurdu, dolce vita hayat yaşadı vs vs.

Bütün bunları tekrar yazmamın nedeni dün akşam son dakika haberi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Irak dahil yedi ülkeye vize yasağı getirmesine Bağdat'tan sert tepki geldi. Irak parlamentosu, ABD'nin bu hamlesine misilleme yapılmasına yönelik kararı onayladı.

Associated Press'e konuşan Iraklı iki vekil, meclisten geçen kararın, hükümet için bağlayıcı olduğunu belirtti.

Bu durumda Irak Meclisi, ABD’ye mütekabiliyet esasına göre vize uygulayacak.

Amerikan Time dergisi Trump’a, böyle bir kararın, Irak'taki binlerce yardım görevlisi, müteahhit ve gazetecinin yanı sıra bu ülkedeki güvenlik güçlerine destek veren 5 binden fazla Amerikan askerini zor durumda bırakabileceğini hatırlattı.

Ancak, şirket yönetmeye alışanlar, devlet yönetmeye heveslenince bu gibi durumlar kaçınılmaz oluyor.

Şimdi merak ediyorum, Irak hükümeti böyle bir karar alırsa, ki eli mahkum alacak, bu durumda Trump nasıl bir tavır takınacak?

“İşinize bakın, biz buraya karşılıklı antlaşmalarla geldik. Bir yere gitmiyoruz” diye zor kullanabilir.

Bunun haliyle esaslı bir faturası olacaktır.

Irak hükümetinin kararına uyup, pılıyı pırtıyı toplayıp gidebilir.

Başkan Bush’un elini kolunu sallaya sallaya girdiği Saddam Irak’ından bu kez ültimatomla çıkmak ABD için onarılmaz prestij kaybına sebep olmaz mı?

Sadr Hareketi lideri Mukteda el Sadr’ın yaptığı yazılı açıklama da yenilir yutulur cinsten değil:

"Irak’a ve diğer ülkelere serbestçe giriyorsunuz ama onların ülkenize girmesini yasaklıyorsunuz. Bu küstahlıktır. Önce kendi vatandaşlarınızı Irak’tan çekin."

Bu arada ABD demokratik bir ülke olduğu için farklı sesler çıkmaya saşladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın tamamı Müslüman çoğunluklu 7 ülkenin vatandaşlarına, geçerli vizeleri olsa bile 120 gün süreyle ABD’ye girme yasağı getirmesi ve bu kararı aynı gün uygulamaya koyması kaosa neden oldu.California, Washington, New York, Massachusetts ve Virginia’da federal yargıçlar art arda verdikleri kararlarla, ABD’ye geçerli vize ile gelmiş kişilere yönelik ülkeye giriş yasağı kararını geçici sürelerle askıya aldılar.

Ancak, bu gelişmeler mahkemelerin duruşmalar sonunda verdiği kararla belirleyici olacağı için geçerli vizeleri olanların içeri girebilmeleri epey zaman alacak.

Zannediyorum, Trump hükümeti karar alırken bütün bunları da hesap etmişti.

Bu arada gönüllü avukatların da alıkonulanların ‘habeas corpus’ yani en kısa sürede yargıç karşısına çıkarılma  hakkına saygının sağlanması için mücadele ediyorlar.

ABD’de resmen anayasal bir kriz yaşanıyor. Federal hükümetin federal anayasaya uygun davranmadığı görülüyor.

Gönüllü avukatlardan Jonathan Mulligan’ın söyledikleri ise çok manidar:

“Bütün meslek yaşamım boyunca mevcut karar gibi bir hukuk garabetine tanık olmadım. Belki 1800’lerde Çinlilerin sınırdışı edilmesi biraz buna benziyor.’’

Sesini ve oyunculuğunu çok beğendiğim Barbara Streissand’ın, belki bizi de kasteden, haber yorumuna yer vermek istedim.

Sadece sesi değil, ifade gücüyle de geçtiğimiz yüzyılın en büyük birkaç sesinden biri olarak kabul edilen, aynı zamanda iyi bir oyuncu olan Barbara Streissand siyaset sahnesinden hiç uzak kalmadı. Streissand, 68 olaylarından bu yana ortanın solunda yer aldı. Trump aleyhine siyasal çalışmalara katılan Streissand sosyal medya hesabından mesajları ve demeçleriyle Demokrat Parti'yi destekledi. Son olarak Trump'un Suriye, Irak, İran, Libya, Suriye, Somali, Sudan ve Yemen’den Müslümanlara geçici ülkeye giriş yasağı getirmesine Streissand, Türkiye'yi de anımsatacak şekilde şu tepkiyi gösterdi:

"Müslüman yasağına kesinlikle karşıyım. Peki bu neden sadece Trump'ın gayrimenkullerinin bulunmadığı ülkeleri etkiliyor? Doları izleyin."

Ne dersiniz? Çok ilginç değil mi?

İstanbul’daki Trump Tower için sevinelim mi, üzülelim mi?