Yeşil altın bu sene sarı altın oldu!

YAYINLAMA: 21 Ağustos 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 21 Ağustos 2017 / 20.00

Antepfıstığı Fetivali, 10’uncu yılını doldurdu.
Her sene olduğu gibi bu yılda klasik bir kutlama yapıldı.
Genel Sekreter Yardımcısı Fikret Murat Tural’a bağlı Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Hülya Yıldız ile Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı İbrahim Yılmaz ile birlikte çok başarılı bir organizasyona imza attılar.
Geniş bir davetli grubu Antep’in tadını doyasına çıkardı.
Fıstıktan baklavaya, biberden bulgura yerel lezzetlerle buluşturuldu, Halil Usta’dan Bayaz Han’a yediler içtiler, eğlendiler.
Böyle gurme gruplara bir şey beğendirmek zordur, kahırlarına katlanmak da sabır işidir.
Ancak heyecanla, merakla ve bazılarının da özlemle geldiği Antep’ten çok mutlu ayrıldıklarını biliyorum. Bu da organizasyonun ne kadar iyi olduğuna kanıttır.

Ben en çok fıstık bahçesinde kurulan çadırda yapılan paneli beğendim.
Hem gelenleri tanımak açısından önemliydi benim için, hem de bu gastronomların Gaziantep’le ilgili söyleyeceklerini merak ediyordum.
Türk Mutfağı Derneği Başkanı Tahsin Öztiryaki’yi büyük ilgiyle izledim. Donanımlı ve güzel konuşan bir sanayici/gastronom.

Artık herkes biliyor” diye lafa girip, “Türkiye’de gastronomi deyince akla ilk gelen Gaziantep ve Fatma Şahin” deyince çok hoşumuza gitti ve büyük alkış alarak salonu etkiledi.
Aslında biz de biliyoruz böyle olduğunu, ama sektördeki önemli birisinin ağzından duymak tabii ki hoşumuza gidiyor.
Ama beni asıl etkileyen cümlesi ise, “Antep’i beğendim, buraya belli ki kadın eli değmiş” oldu.

Baklavanın yapımı izledim. O kadar ince, zor ve meşakkatli bir iş ki, baklavayı yemenin haksızlık olacağını, alıp eve götürüp saklanması gereken bir lezzet olduğunu düşündüm” diyen Öztiryaki, baklavamızın neredeyse yok denecek kadar az ihraç edilmesine üzüldüğünü ifade ederek eleştirdi.
Gaziantep Tarım İl Müdürü, tarımı, fıstığı bir bilim adamı kadar biliyor diye iltifat ettiği uzman İbrahim Yılmaz’ın ünvanını karıştırdı. Ama ona doğrusunu söyleyen de çıkmadı!

İlk defa taze fıstık gören yabancı konukların yüzlerindeki şaşkınlığı izlemek ilginçti. Nasıl yeneceğini bilmedikleri için ellerinde ben fıstık keşfetmeye çalıştılar!..

Güzel fotoğraflar çeksinler diye Gaziantep’e profesyonel fotoğrafçı getiren düşünceyi çok takdir ettim. Doğrusu bu.

Peki bu kadar harcamanın karşılığında beklenen neydi ve elde edilebildi mi?
Bunun açıklamasını Bakan Başkan Şahin gayet güzel yaptı:

Fıstık bizim yeşil altınımız. O yüzden daha fazla üretmek için, daha fazla destek almak için, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, hükümetimizden ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından destek istedik. Milletvekilleriyle birlikte “Fıstık Acil Eylem Planı” yaptık. Fıstığın daha fazla verim vermesi, yok yılını her zaman var yılı yapmak için neler yapılması gerektiğini teknik ve bilimsel olarak çalıştık. Ama en önemlisi tanıtım, en önemlisi pazar payımızı arttırmak, bu festivaldeki muradımız yerelden evrensele tüm dünyaya Gaziantep’in sesini, fıstığın lezzetini daha iyi duyurmaktır. Mevla, bazılarına petrol veriyor bize de fıstık vermiş, bundan dolayı hamd ediyoruz.

Gazeteler, televizyonlar “Antepfıstığı Festivalini” güzel resimler ve görüntülerle överek veriyorlar. Bu da hedefe ulaşıldığını gösteriyor.
En büyük sorun susuzluk. Böyle giderse antepfıstığı yok olacak. Bunun için de neler yapıldığına Şahin konuşmasında değindi.

Buraya kadar gördüklerimi anlattım. Kişisel görüşlerimi de yazmak istiyorum.
Antepfıstığı Festivali benim düşüncelerime, vizyonuma, anlayışıma hiç uygun değil.
Bu bir hasat şenliğidir, öyle olmalıdır. Yani, şenlik hasada emeği geçenlerin şenliği olmalıdır.
Bu çeşit şenlikler veya festivaller dünyanın her yerinde yapılır. En güzeli de Almanya’da yapılır. Merakımdan dolayı ben bu festivallerde çok bulundum. Bizimkiyle hiç alakası yoktu.
Yazdığım gibi bu benim düşüncem, ama yapılan dabambaşka bir şey, onu da takdir ediyorum.




Lezzetli lezzetyakında evrensel…

Baklavamıza övgüler yağdıran Türk Mutfağı Derneği Başkanı Tahsin Öztiryaki, “Bu kadar değerli ve lezzetli bir ürünün ihracatının ancak 5 milyon dolar olması beni şaşırtıyor ve üzüyor” dedi.
Niçin bunu artırmak için çalışmalar yapmıyorsunuz?” diye de ekleyince gülmemek için kendimi zor tuttum. Adam ciddi ciddi bir şeyler söylerken benim kahkaham duyulsaydı ne kadar ayıp olacaktı!

Fırsat olmadı, olsaydı Tahsin Bey’e durumu açıklardım. İhacata giden o 5 milyon dolarlık baklavanın Antep’ten gitmediğini söylerdim. Bildiğim kadarı ile buradan Dubai’ye, Nusret’e giden baklavanın dışında ihracat yok.

Tahsin Bey’e “O sizin ağzınız açık, beğeni ile izlediğiniz baklava yapılırken, patronun aklının yarın sabah gelecek emlakçının,’Ağa aman o arsayı gaçırmıyak’ sesi ve heyecanı kulaklarında çınlıyordur!” derdim, ama bir şey anlamazdı!
Sonra da tane tane bizimkilerin asıl dertlerinin DIN A4 boyutundaki kağıt tapuların peşinde mest olduklarını, dünyaya açılacak vizyonlarının olmadığını, çünkü o işleri gereksiz ve karsız gördüklerini anlatırdım!..

Ama göreceksiniz, bir gün müteşebbis birisi çıkacak, baklavayı, teknolojiyi de kullanarak, aynı lezzette bütün dünyada rekorlar kırarak satacaktır.
MIT’nin gıda teknolojisi ile çalışmalarını takip ediyorum. Bu yazdıklarım mümkün.
Boziçi nereden bulacaksın?” diye soran olursa da, işte yanıtı:
GTB Başkanı Tiryakioğlu var. Fıstık üretiminin 300 bin tona çıkması an meselesi diyor. Ona inanmamak ne mükün!..

*Okuyucularım hatırlayacaktır, Batılılar baklava için ‘savoy flavour’ diyorlar. Yani lezzetin lezzeti… Ben de bu lezzetin yakında evrensel olacağını düşlüyorum.




Yeşil altın bu sene sarı altın oldu!