İki İleri Bir Geri

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bir insanın inanmadığı bir konuda çok iddialı söz söylemesi ne kadar doğru olur? Üzerinde düşünmek gerekir. Güney Amerika’da yağmur ormanlarını keserek çıkar temin eden bir kuruluşun başkanı eğer toplumun önüne çıkıpta, “Dünyadaki yeşil ve orman tabiatını gelecek nesiller için korumamız gerekir” diye demeç verirse, siz bunu nasıl karşılarsınız?

Nükleer santralların yakıt olarak kullandıkları radyoaktif madde atığının nereye konulacağı hususunda henüz somut bir bilgi yokken, “Nükleer enerji santralları dünyanın enerji sorununa kesin bir çözümdür” diye nutuk atanları nasıl değerlendirmek istersiniz? Bunun üzerinde ciddi tartışmak gerek.

Önemli konularda konuşmak için iki defa düşünmenin doğru olduğuna inanırım. Eğer kapsamlı bir konuşmaya zemin arıyorsanız, konu hakkında çok detaylı bilgileri okumanız gerekir. Sadece okumak ta yeterli olmayabilir. Bir ülkede üretimin artması insan varlığı ile olur. İşsizlik eğer ülkede bir sorunsa, hatta çalışan nüfusun yüzde 5’den daha fazla ise, burada ciddi bir problem vardır. Genç nesil, geleceğinden endişe ediyorsa sorun sadece öğrenim görmekle bitmediğine inanmamız gerekir. Yurt dışına beyin göçünü engelliyemiyorsanız, ülkenizde ciddi endişelerin var olduğuna işarettir.

Yapay şişirilmiş bir ekonomide, büyüme endeksini, gayri safi milli hasılaya bağlamak doğru bir tespit olmasa gerek. Başka ülkeler, özel beklentileri ile ülkenizde para biriktirirse, bu aldatıcı bir görüntüdür. Hayvancılığı desteklemezsen, tarımı desteklemezsen, ihracaatı desteklemezsen, ülkede üretim yavaşlar, saman bile ithal etmek mecburiyetinde kalınır. 20 sene evvel kendi kendine yetebilecek 7 ülkeden biri olmaktan, bugün mercimek, pirinç, meyva ve sebze hatta et ithal eden bir ülke haline gelinir.

Tarımda ve taşımacılıkta dünyanın en pahalı yakıtını kullanan, üretimde en pahalı enerjiyi kullanan bir ülke olarak, aslında yavaş yavaş batmaktayız. Zengin insanların yatlarına verilen yakıtın fiyatı, tarımda köylümün kullandığı yakıtın neredeyse üçte biri değerinde olursa, bu girdilerle tarım nasıl gelişir ve kalkınır? Bu entegrasyonla üretim nasıl gelişir?

Bir ülkede demokrasi nasıl gelişir diye de düşünmemiz gerekir. Topluma doğru bilgi, doğru zamanda, objektif bir şekilde iletilmediği müddetçe, ülkenin kalkınması da aksak olur. Ancak bizim genlerimize işlemiş olan bir anlayış bulunmakta. Mehter takımının yürüyüşünü tanımlar bu anlayış. İki ileri, bir geri. Cumhuriyet tarihimizde hep bu tema yerleşmiş.
İki ileri gitmişiz, sonra bir geri gitmişiz.
1933 senesine kadar yapılan bütün hamleler, ikinci dünya savaşında yavaşlamış. Tek partiden, iki partili döneme geçmişiz. Bu çok seslilik gibi görünse de, bir kişinin düşüncesini, çok kişinin inanmadığı halde savunması şeklinde tezahür etmiş ve bu hal hiç değişmeden O HAL olmuş. İnsanlar inanmadıkları konuları savunurken düştükleri komik halleri, ekranlarda izlemekten biz sıkılmadık. 5 Tepeden gönderilen değişmeyen isimler ve savunmaya kalktıkları konular, merkezden dikte edilmiş ve aynı perdeden çalınmakta.
“Medya kuruluşlarının herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan ülkemizin her bir köşesinde, dünyanın dört bir tarafında olup biteni insanımıza ulaştırmasını sağlamak demokrasinin de gereğidir.” Hepiniz gazetecilerin bayramında verilen demeci dinlediniz, bende dinledim. Birden Yağmur Ormanlarını katleden kurumun Reisi geldi aklıma; “Gelecek nesiller için Ormanları korumamız gerekir’ diye demeç veren Başkanın sözleri hala kulaklarımda, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

İki İleri Bir Geri