En güzel, en ünlü Antepli: Ahmet Ümit

YAYINLAMA: 12 Mart 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 12 Mart 2018 / 20.00

Türkiye’de kitapları en çok satan, yalnız yazarlığı ile değil, kişiliği; yalın olması, samimiyeti, yaratıcılığı, insancıllığı onu en güzel, en ünlü Antepli yaptı.
25 ayrı dilde yayınlanan kitapları yurt içinde ve dışında şimdiye kadar 4.5 milyon adet sattı. Eserleri filmlere, dizilere, tiyatrolara, operaya uyarlandı.
Ahmet Ümit, her zaman Türkiye’nin gündeminde ama bugünlerde 300 bin basan son kitabı, çok güncel bir konu, Suriyeli göçmenleri anlattığı ‘Kırlangıç Çığlığı’ kitabı ile ortalığı kasıp kavuruyor.

Ahmet Ümit yeni kitabını şöyle tanıtıyor:
Kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Göç sırasında önemli bir bölümü ölür, yollarda kalır, telef olur. Kırlangıç benzetmesiyle Suriyeli göçmenleri anlatmaya çalıştım. Her şeye rağmen onlarla empati kurmamız gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde, Türklere kötü muamele eden ırkçı Avrupalılardan hiçbir farkımız kalmaz. Vatanından ayrılan bu insanları eğitmenin, topluma entegre etmenin yollarını bulmak lazım.”

Dün sıkı bir Ahmet Ümit hayranı olan Ayşe Arman röportajını okuyunca hem keyif, hem de gurur duydum. Eğer okumadınızsa internette bulup mutlaka okumanızı salık veririm.
Daha önce de benzer deyişlerini okumuştum. Ümit, Antepliliğini her vesile ile hep vurguluyor, dün de Ayşe Arman’a bakın ne demiş:

Gaziantep’ten 18 yaşında ayrıldım. Ama ruhen hiçbir zaman o güzel şehirden kopamadım. Kişiliğimi belirleyen, ruhumun renklerini oluşturan en önemli temeller Antep’te atıldı. Cesaret, çalışkanlık, samimiyet, arkadaşlık... Bütün bunlar bana Antep’te geçen çocukluğumdan kalan miraslardır. Dedemin, adına ‘dutluk’ dediğimiz kocaman bir bahçesi vardı. Yazları çocukluğumuz orada geçerdi. Ağaçlar, dereler, hayvanlar, toprak, okuldan çok daha fazlasını öğretti bana. Elbette o muhteşem damak tadı da...
Yemesini bilmiyorsanız yaşamayı da bilmiyorsunuzdur! Antep’te yemek demek, sadece beslenmek değildir. Aynı zamanda en önemli zevk araçlarından biridir. Hiç abartmadan söyleyebilirim ki, Antepli olmak bir ayrıcalıktır.

Beni hayıflandıran bir konu var:
Bu kadar ünlü, yalnız Türkiye’de değil, romanlarının yayınlandığı ülkelerde de çok sevilen ve varlığını hep Antep’e borçlu olduğunu söyleyen Ahmet Ümit’ten yeteri kadar faydalanamıyoruz.
Öyle burnu havada, kimseyi yanına yaklaştırmayan bir şöhret değil Ümit, tam aksine son derece insancıl, samimi, sevecen, doğduğu şehrin değerlerine hayran bin insan.
Gaziantep, bu müstesna evladından daha çok yararlanmalı, onunla daha sıkı bir işbirliği yapmalıdır.


 

 



Ne mutlu Antepli’yim diyene…

Ahmet Ümit
’i yazarken telefonuma gelen bir mesaj beni gülümsetti. Mesajın başlığı:
Antebin güzellikleri bitmiyor. Yaradan ne lazımsa vermiş bize, tabii anlayana, kıymet bilene…”
Arkadaşımın mesajı, “Ne mutlu Antepliyim diyene…” bitiyor. Yani, Ahmet Ümit ile birbirinden habersiz aynı gün, aynı şöyleri söylemişler.
Bugün Antep’in güzelliklerini anlatma günüm anlaşılan…

İzin almadığım için İstanbul’da yaşayan bu çok değerli Anteplinin adını yazmıyorum. İşte yazdıkları…

Amerika’daki Clevland Clinic (Dünyanın en ünlü hastanesi) antep fıstığına övgüler yağdırıyor. Sağlıklı yaşam için günde bir avuç (yaklaşık 50 ile 75 adet fıstık) tüketilmesini öneriyor.
Çeşitli anti oksidantlar içerdiğini, bazı antioxidantların da sadece bizim fıstıkta olduğunu, başka gıdalarda olmadığını,
içerdiği B6 sayesinde immün sistemini güçlendirdiğini, kansere karşı iyi bir koruyucu olduğunu, sinir sistemimize çok iyi geldiğini, vücudumuzdaki kan akışını artırdığını ve kanda oksijen taşınmasını sağladığı, iyi huylu kolesterolü artırıp, köyü huylu kolesterolü azalttığı, dolayısı ile kalbinizin iyi bir dostu olduğunu teyid ediyor.
Ne mutlu Antepli’yim diyene .

En güzel, en ünlü Antepli: Ahmet Ümit