ANAP’ın bomba gibi adayı
1986 ara seçimleri DYP’li Galip Deniz’in Ankara’da bir otel odasında yaşamını yitirmesi üzerine yapılıyordu.
İktidar partisi ANAP, Gaziantep’e bomba gibi bir aday koyuyordu. Başbakan Turgut Özal’ın Müsteşarı Hasan Celal Güzel, SHP’nin adayı Mustafa Yılmaz’dı ve aslında kazanma şansı çok yüksekti.
Ancak Hasan Celal Güzel öyle lanse ediliyordu ki, inanılmaz bir haksız rekabet söz konusuydu.
Antepliler Hasan Celal Güzel’i seçerse, Özal onu hemen Bakan yapacak ve Gaziantep’e gökten hizmet yağacaktı.
Hasan Celal Güzel daha Gaziantep’e gelmeden, o zaman çok etkin ve aktif olan Anadolu Basın Birliği Genel Merkez yönetimi Ankara’ya çağırılarak, Gaziantep basınının Hasan Celal Güzel’e kayıtsız şartsız destek vermesi, Gaziantep’e yapılacak hizmetlerin önünün açılması istenmişti. Hasan Celal Güzel’i desteklememek, Gaziantep’e ihanet etmekle eşdeğerdi!
Hasan Celal Güzel’in memleketi Antep’e aday olarak gelmesi nedeniyle ihtişamlı karşılamalar yapılmıştı. Ve ilk kez Gaziantep semalarında Hasan Celal Güzel yazılı zeplinler uçuşuyordu.
Gazetelerin birinci sayfasında her gün Hasan Celal Güzel’in seçilmesi halinde yapacağı hizmetlerin listesi yer alıyordu. Aman tanrım ne hizmetler ne hizmetler! Kimse de bu hizmetlerin hepsi nasıl yapılabilir ki diye sormuyordu. Basının tüm desteği de Hasan Celal Güzel’den yana kayınca, SHP adayı Mustafa Yılmaz, devletin tüm imkanlarına karşın tek başına Donkişot gibi çarpışa kaldı.
Hasan Celal Güzel, sempatik, tombik, soyadı gibi güzel bir adamdı aslında. Uzun yıllar Ankara’da bürokrat olarak değişik kademelerde görev yapmıştı, devlet tecrübesi vardı, ancak siyaset kulvarına yeni inmişti. Halkla ilk kez temas ediyordu. Gaziantep’in tüm ilçeleri, köyleri, mahalleleri geziliyordu ve gidilen her yerde seçmen bu tombik, güzel adayı sarılıp öpüyordu ve Güzel’in bu yüzden yüzünde yaralar çıkmaya başlamıştı.
Seçimden sonra bir gazete ziyaretinde, yaşadığı ilginç olayları anlatıyordu. Köyün birinde çok sıkışmış ve tuvalete gitmek istemiş. Çevresini saranlardan zar zor kurtulup tuvalete kapağı atmış ama, atmasıyla kapıya birinin musallat olması da bir olmuş. Adam tuvaletin kapısını o kadar ısrarla çalıyormuş ki, sonunda dayanamayıp, kapıyı azıcık aralamış. Adam içeriye bir not kağıdı uzatmış. Not kağıdında oğluna iş istiyormuş. Adamın oğluna iş buldu mu daha sonra bilemem ama, siyasi yaşamında bu olayı zaman zaman hatırlayıp, gülümsediğine eminim.
Özal kabinesinde Devlet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü yanında Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlıkları görevlerinde de bulunan Hasan Celal Güzel ile dönemin ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar arasındaki çekişme ve çatışmalar da basının uzun dönem en önemli malzemesi olmuştu.
Güzel, Özal’a rağmen, Taşar’ın kardeşlerinin kredi yolsuzluğu meselesine Gaziantep’te düzenlediği basın toplantısı ile tavır koymuştu. Özal’ın iki taraf arasında bir tercihte bulunmaması nedeniyle bu çatışma, Hasan Celal Güzel’in ANAP’tan istifasına kadar sürdü.
Güzel ANAP’tan sonra siyasi hayatına Yeniden Doğuş Partisi’ni kurarak devam etti bir süre.
İlk adaylık döneminde önüne çıkan herkes tarafından öpülmekten yüzü yara döken Hasan Celal Güzel, aradan yıllar geçip, ANAP’tan ayrılıp, Yeniden Doğuş Partisi’ni kurduğunda bu kez kendisi önüne çıkan herkesi, adeta hıncını çıkarırcasına öpmeye başlamıştı. Öyle ki yolda yürüdüğü yerde önüne kim çıkarsa sarılıp öpüyordu. Gaziantep’e geldiği dönemlerde, bazen Maarif’teki ofisimizin penceresinden yoldan geçen hemen herkesi öpmesini hayretler içerisinde izler olmuştuk.
Herhalde iki yıl kadar önce bir vesile ile telefonda konuşmuştuk. Hafızası çok iyiydi. Gayet sıcak, kibar, sevecen konuştu.
Hasan Celal Güzel, Türkiye siyasetinin renkli simalarından biriydi. Nev-i şahsına münhasır, kendi bildiği ve doğrularından asla taviz vermeyen biriydi. Ama dürüsttü. Siyasi tavırları çok eleştirildi ama, hiç çaldığını, çırptığını, yediğini söyleyen olmadı.
Dün ölüm haberini öğrendiğimde, ANAP’ın en kudretli olduğu, Mustafa Taşar ile Hasan Celal Güzel’in partinin en önemli şahsiyetleri olarak Gaziantep’in kaderinde rol oynadığı yıllar geldi aklıma...
Taşar, çok talihsiz bir kazada gitti, Hasan Celal Güzel de aslında erken ayrıldı. Hayattaki her şey gibi, siyaset sahnesinin o görkemli dünyası da, gün gelip sona eriyor. Öyle veya böyle...