Neler oluyor, belki bilmek istersiniz!..

YAYINLAMA: 11 Nisan 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Nisan 2018 / 20.00

Arkadaşlarımla ekonomiyi tartışırken, “Türkiye’de ilginç şeyler oluyor” diyorlar.
Haberlerin satır araları iyi okunursa, ilginç değil, beklenen şeyler oluyor!
Önce Ülker’den başlıyalım.

Bu yılın başında Üylker’in patron Murat Ülker, 6 milyar doları bulan borcu için kamu bankalarının da olduğu 10 banka ile masaya oturdu. 1 milyar dolar için anlaşma sağladı. Ancak Ülker’in Türkiye’deki şirketi Yıldız Holding’in borçlarını yapılandırırken, Godiva’nın ve dünyanın en büyük bisküvi üreticilerinden biri olan United Biscuits’in sahibi
Pladis Food Limited’e (Murat Ülker’in Londra’daki şirketi) tüm hisselerini satması tartışma yarattı.
Şimdi ortada hâlâ yanıtını arayan o meşum soru sırıtıp duruyor: Ülker servet transferi mi yaptı?

Gelelim, Doğuş Holding, Ferit Şahenk’e…
* Ayhan Şahenk’in 1951’de kurduğu Doğuş Grubu’nun başına 2001’de 35 yaşındaki veliaht Ferit Şahenk geçti. Grubun ana şirketi olan Doğuş Holding, 206 adet bağlı ortaklık, 82 adet müşterek ortaklık ve 39 adet iştirak ile dünya ölçeğinde bir devdi. Kolları enerjiden medyaya, inşaattan marina ve otel işletmeciliğine, turizmden otomotive, eğlence sektöründen yeme-içmeye kadar uzanıyor...


* Şahenk son yıllarda dikkat çekici bir strateji izledi. Önce Star TV’yi Doğan’dan 250 milyon dolara aldı. Ardından yeme-içme sektöründe inanılmaz bir hızda yatırımlara girişti. En ünlü ortaklığı Nusret’ti. Dubai’den Miami ve New York’a bir dizi restoran açtılar. (Buralara baklavayı günü birlik uçakla Burhan Çağdaş gönderiyor) Ama Şahenk’in Londra’dan Madrid’e Virgin Adaları’ndan Bangkok’a, Dubrovnik’ten Latin Amerika’ya uzanan onlarca restoran şirketi de vardı. Günaydın, Zuma, Kadıköy Tepe, Borsa ise İstanbul’un ünlülerinden...

* Hırvatistan’dan Tayland’a, Yunanistan’dan İngiltere’ye, Virgin Adaları’ndan ABD’ye, İtalya’dan Dubai’ye uzanan otel, SPA ve turizm merkezleri de saymakla bitmiyor. Bunlara Türkiye hariç Rusya, Kazakistan, KKTC, Bulgaristan, Ukrayna, Fas, Katar, Ürdün’e yayılan inşaat şirketlerini ve Hollanda, İngiltere, İspanya, ABD’deki yatırım şirketlerini de eklemek gerekiyor. Volkswagen, Audi, Skoda, Porche’un Türkiye temsilciliği, taşıt muayene şirketi TÜV-TÜRK ile pek çok eğlence merkezi, marina, enerji santrali de yine listeye sığmayacak kadar fazla. Kısaca portföyde yok yok!

Bu kadar yatırım nasıl yapıldı? İşin gelip düğümlendiği yer de burası zaten. 2017 yılı bilançosu görmek isteyenlere çok şeyler anlatıyor aslında.

* Holdingin bankalara toplam 23.5 milyar lira, dolar olarak 5.8 milyar dolarlık borcu bulunuyor. Ve yine bilançoya göre Doğuş Holding geçen yıl 2.8 milyar lira zarar etti. 2016 yılı zararı ise 2 milyar liraydı. Grup sadece otomotivden kâr elde edebildi. Kalan tüm alanlardaki işlerinden büyük zararlar yazdı. Mesela sadece Star TV’nin zararı 400 milyon lira. 2012 sonunda yüzde 44 seviyesinde olan finansal borç/özsermaye oranı 2017 sonunda yüzde 400 gibi rekor düzeye fırladı.

* Yatırım uzmanı Yunus Kaya’nın yaptığı bir hesap, bu borcun nasıl oluştuğu ve koskoca grubun nasıl yönetildiğine dair oldukça çarpıcı ipuçları sunuyor. Doğuş Holding’in tüm satın almaları incelendiğinde genelde gerçek değerlerinin neredeyse 2 katına ulaşan fiyatlar verilmesi dikkati çekiyor. Örneğin; Nusr-Et’in marka değeri 17.2 milyon TL olarak belirlenirken, 25 milyon TL’ye yakın ödendi.

Geçen yılki zarardan beri Şahenk önce medya varlıklarından kurtulmak istedi. Digitürk’ü alan Katarlı BEiN ile masaya oturdu ama sonuç alamadı. O da ‘kurtulmaya’ en zararsızından, NTV Spor’dan başladı. Şu günlerde harıl harıl NTV ve Star için de alıcı aradığı biliniyor. (Acaba bizim yerel Godot Baba’nın haberi var mı?)
Ayrıca İstinye Park’taki yüzde 42 hissesini ve Coya, Zuma, Roka, Nusret vb. restoranları da tek paket yapıp satacağı ifade ediliyor. Analistlere göre medya ve enerji kesinlikle elden çıkarılacak. Ne var ki, siyasi iklim alıcı bulmayı zorlaştırıyor. İstinye Park hissesine 400 milyon dolar, marka olmuş eğlence merkezi ve restoranlara ise 200 milyon dolar ancak değer biçiliyor. 5.8 milyar dolar borç nere, 600 milyon dolar nere!

Şimdi anlıyoruz ki Nusret, butları tokatlarken, tuz resitaliyle Hollywood yıldızlarını büyülerken harcanan paraların kaynağı, Ülker’de olduğu gibi yine kamu bankalarının da dahil olduğu havuzdan çekilen kredilermiş. O da ‘benim Ülker’den neyim eksik’ diyerek borcunu bu koşullarda ödemek istemiyor.

Ama Şahenk’in çok kârlı bir satışı yakın zamanda tamamladığını da pekala biliniyor. Grubun bugünlere gelmesinin nedeni olan Garanti Bankası’ndaki hisselerini son yıllarda parça parça elden çıkarıyordu. Son hisseleri de geçen yıl İspanyol ortağı BBVA’ya 3.3 milyar liraya sattı. Bankadan bugüne kadar kazandığı toplam para 7 milyar doları buldu.
O halde şu günlerde patronların pek çoğunun duymak bile istemediği o lanetli soruyu yine tekrarlayalım: Bu para nerede?

Finans çevrelerinde hızla yayılan dedikoduya bakılırsa Ülker ne yaptıysa, Şahenk de aynısını yaptı. Parasının büyük kısmıyla Garanti’yi sattığı İspanyol BBVA’dan hisse senedi aldı. Kalanını da restoranlar, oteller üzerinden dünyaya yaydı. İddia doğruysa eğer, Ülker gibi Şahenk de parasını çoktan transfer etti!!

Aydın Doğan’a gelince…
En çok yazı onunla ilgili yazılıyor. Mutlaka okumuşunuzdur. Ben iki şeye çok kısa olarak değineceğim.
Kızı şöyle dedi: “Babam çok akıllı tüccardır”.
Evet, bu doğru bir yorum.
Star TV’yi Şahenk’e 250 milyon dolara sattı. Şahenk bugün yarısını verene hemen satmaya hazır ama alıcı yok!
Demirören’e bugün 1.1 milyar dolara sattığını yarı fiyatına başkasına satabilir miydi? Kesinlikle hayır!
Satmasa hapse girecekmiş de, bilmem ne olacakmış da, geçin bunları…
Televizyonlar, gazeteler para kazanmıyor, sürekli zarar ediyor. Aydın Doğan iyi bir tüccar olduğunu kanıtladı. Zaten devir töreninde de, “İyi paraya sattım” demedi mi?
(Kafanız karışabilir! Bu işi yapanlar gazete ve televizyonlardan değil, bunları kullanarak başka işlerden anormal paralar kazanıyor. Bilmem anlatabildim mi?)

Peki Aydın Doğan’ın parası var mı?
Devede kulak bir anekdot…
Yumurtalık’ta yapılması planlanan rafineri için Başbakan’a, “Benim birikmiş 3 milyar dolarım var. Bu rafineriyi ben yapayım” demiş, Başbakan da, “Orayı bizim Ahmet’e söz verdim” yanıtı vermişti.
Yani…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir de böyle okuyun.
Herkesin ne mal olduğunu, neyin ne olduğunu, herşeyi biliyor. Ona göre de davranıyor. Hepsi de hakediyor…

 

 



SASA’ya 28 milyar liralık teşvik

Bazı gazeteler 135 milyarlık dev teşviklerin yandaşlara verildiğini yazdılar.
Bu ne kadar doğru şüpheliyim!
19 şirkete 23 proje için verilen 135 milyar liralık teşvikte aslan payını alan 4 şirketten biri iki ayrı proje ile SASA oldu.

Eski CHP milletvekili Mehmet Şeker’in CEO’luğunu yaptığı
SASA 28 milyar liralık teşvik sahibi oldu.
Yani, demem o ki, durum hiç de bazı gazetelerin yazdığı gibi değil!

Teşvik, vergi muafiyetleri, istisnaları, indirimleri, istihdam ve personel destekleri, kredilerde faiz ve kâr payı destekleri, bedelsiz arazi devri, kamu alım garantisi gibi unsurları kapsıyor.

Neler oluyor, belki bilmek istersiniz!..