Duruş

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Çocukluğumuzda Beden eğitimi dersimize yaşlı bir öğretmen gelirdi. Bir çok beden hareketlerini ondan öğrenmiştik. Bir de irice çeyiz sandığı gibi büyük engel gibi bir cisim vardı spor salonunun içinde. O da bu beden eğitim dersinin bir parçasıydı. Bu sandığa atlama beygiri denirdi.
Yerde bir yatak gibi şilte vardı onun uzağından koşarak gelir, ellerimizi şiltenin üzerine koyup başımızı yere koyarken ayaklarımızla kendimizi ileri iterek bir takla atardık. Daha sonra ayağa kalkıp ne kadar güzel takla attığımıza inanıp, gururla minderin üzerinden aşağıya inerdik.
Bu hareketleri yapmadan evvel beden eğitimi yaptığımız yerin etrafında bir çok kez tur atarak vücudumuzun ısınmasına dikkat ederdik. Isınmadan beden eğitimindeki hareketleri yapmak biraz riskli olurdu. Vücudun ısınması mutlaka gerekliydi. Bu hareketleri ısınmadan yaparken kimi zaman kol veya bacaklarımızda kasılmalar olur, adele ağrısı dayanılmaz hal alırdı.

Atlama beygiri üzerinde bir kaç hareket yapardık. Bunlardan bir tanesi koşarak kısa kenarına gelir, ellerimizle beygirin üzerinden sıçrayarak diğer taraftan inerdik. Bir başka hareketimiz ise, geniş kenarına koşarak gelip iki elimizi atlama beygirinin üzerine koyar, ayaklarımız açıp kenarlara dokunmadan diğer taraftan aşağıya inerdik. Bir başka hareket ise yine koşarak kısa atlama beygirinin kenarına ellerimizi koyar, başımızı öne eğer düzgün bir takla atardık. Bu hareketler aslında bedenin eğitimi olarak kabul edilir mi bilmiyorum, ancak bu hareketlerin mükemmel yapıldığı Olimpiyatlarda Aletli Jimnastik olarak yapanları izlemek insana keyif verdiğine inanmaktayım. Bu atlamaları her arkadaşımız yapamazdı.

Hele bir arkadaşımız koşarak mindere gelir, ellerini minderin kenarına koyar sonra yana devrilirdi. Atlama beygirine de koşarak gelir ellerini sandığın üzerine koyup kenara yığılırdı. Bizler gülerdik, ama beden öğretmeniz çok kızar, kimi zaman Sadi’nin kulağını çekerdi.

Ne yapsın Sadi çocuğun bu konuda hiç spor esnekliği olmamışdı. Bizler gülerdik amma Sadi de ellerini açık ‘ ne yapayım mal bu ‘’ der gibi hepimize bakardı. Öğretmen bizleri bazen bazen salonun duvar kenarına götürür , ellerimizi yere koyarken vücudumuzu ileriye iterek ayaklarımızı kaldırıp duvara yaslamamızı isterdi . Hemen hemen hepimiz bu hareketi yapar başımız aşağıda ellerimizin üzerine dik durup ayaklarımız duvara dayalı bir müddet dururduk. Buna Amuda kalkma derlerdi. Yine arkadaşımız Sadi bu durumda sadece ellerini yere koyar, daha sonra yana devrilirdi.
Bizler gülerdik amma yapılacak başka bir şey yoktu. Ancak bu durumdan öğretmen kırık not vermezdi Sadi arkadaşımıza. Aslında amuda kalkıp insanın elleri üzerinde dik durması bedene ve adelelerine ne kadar hükmettiğini gösterdiğine inanırım. Bu dersi kaç sene aldığımızı hatırlamıyorum amma üniversite eğitimine kadar bu dersten kurtulamadığımızı hatırlarım.

Dik durmak, ister ayaklarınızın üzerinde hiç kımıldaman durmak veya ellerinizin üzerinde amuda kalkıp durmak ve bu duruşu sergilemek çok önemlidir. Bir insanın Bedeninin Eğitimi bunu gerektirir. Eğer eğitiminiz varsa bu hareketleri yapabilirsiniz. Eğitiminiz yoksa bu hareketleri yapamassınız.

Ülkelerinde iç ve dış siyasette uluslararası ilişkilerdeki duruşları beden eğitimine benzediğine inanırım.
Amerikalı bir Rahibi propaganda yaparken veya Fetö diye adlandırılan örgüte yataklık ettiği için veya kanunlarımızın suç olarak tanımladığı fiilerde bulunduğu için tutuklanmış bir kişi için, vatandaşı olduğu ülke, ülkemize ulu orta tehdit savurması, hiç bir Türk vatandaşı tarafından kabul edilebilecek bir durum olmasa gerek.
Ülkemiz gerekli cevabı vermesinde bile gecikmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda inandığınız sözleri söylemeniz gerekir, yada yapamıyacağınız vaadlerde bulunmamanız gerekir. Hani derlerya ya göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Duruş