Dedikodu 500 sene evvel de böyleydi!..
Yıllar önce Gaziantepspor’un 2. Lig’den 1. Lig’e çıkma macerasını hatırlıyorum da, kentte nasıl bir coşku vardı, nasıl bir heyecan, nasıl bir birlik. beraberlik duygusu vardı, kelimelerle anlatmak inanın çok zordu…
Birinci Lig’e çıkınca Gaziantep’in ismi sık sık yaygın basında yer alınca havamız değişmişti! Ünlü gazeteciler sık sık Antep’e geliyorlar, yalnız futbolumuzla değil, bizi kültürümüzle, yemek ve tatlılarımızla (sonra adı gastronomi oldu!) bütün Türkiye’ye tanıtıyorlardı.
Futbolumuz ilk kez Avrupa’ya çıktı ve başarılı oldu. Bir ara Türkiye’de adından en çok söz edilen şehir olduk.
Kısa yoldan şöhreti ve serveti yakalamak isteyen gafiller Gaziantepspor’un yarattığı fırsatı kullandılar. Öyle ki, futbol topunu görse bomba diye karakola teslim edecek bazı uyanıklar Gaziantepspor’u ele geçirdi. Ve düşüş başladı!..
Doğu illerinden çalışmak için gelenler, giderek bozulan ekonomi ve nihayet yüzbinlerce mülteci Gaziantep’in ne tadını ne de tuzunu bıraktı!.. Kentin kompozisyonu bozuldu.
Kültürel yapı, ahlak, ticari alışkanlıklar, her türlü ilişki allak bullak oldu. Gaziantep, sıradan bir şehir hüvviyetine bürünmeye başladı.
Böyle olağanüstü durumlarda elini taşın altına koyacak, güvenilir, mert insanlar gereklidir.
Adil Konukoğlu önce Gaziantepspor’u almayı denedi, ama saçma sapan istekler ortaya çıkınca eski tecrübesine döndü.
Gaziantep Kolej Vakfı okulları zor bir dönemden geçiyordu. Konukoğlu, kendisi gibi bu okuldan mezun olan birkaç arkadaşı ile yönetimi ele alıp, okulu tekrar eski başarılı günlerine kavuşturmak istemişti.
Uzun lafın kısası, Konukoğlu’nun oluşturduğu pırıl pırıl gençlerden kurulu yönetim, oylamada karşı tarafın, en hafif tabiri kullanayım, göz göre göre haksızlığı nedeniyle kaybetti!
Konukoğlu bunu mesele yapmadı, mahkemeye falan gitmedi.
İşte şimdinin Türkiye’nin en başarılı eğitim kurumları arasında kabul edilen Sanko Okulları böyle doğdu.
Bu başarılı tecrübeye dayalı system, Gaziantep’i temsil edecek futbol takımı için de uygulandı. Konukoğlu Gazişehir FK’yı kurdu ve ikinci senesinde Süper Lig’e çıkardı. Gaziantepspor’da amatör kümeye düştü.
Tabii bu iki sene hiç de kolay geçmedi. Çift rakamlı milyon dolarlar harcandı. İşten, güçten taviz verilerek futbola konsantre olundu. Sanko çalışanlarından duymuştum, Gazişehir galip geldiyse Adil Bey neşeli, kaybettiyse gözüne gözükmeyin halindeydi..
Penaltı atışlarından sonra kazanılan kupayla Adil Bey’in heyecandan konuşamamasını, davranışlarını anlamayanlar için kısa bir detay yazdım. O gece olanlar bir patlama, boşalmaydı.
Artık Süper Lig’deyiz…
Bir sene önce İstanbul’da ziyaretine gittiğim Zeki Konukoğlu ile Gazişehir’i konuşurken, ki o zaman durum pek parlak değildi, Zeki Bey bana, “Bizim görevimiz takımı Süper Lig’e çıkarıncaya kadar” demişti.
Ben de itiraz etmiştim, “Olur mu öyle şey! Hiç olmazsa bir sene daha takımın başında kalmalı, ondan sonra bırakabilir” deyince Zeki Bey öfkelenmişti: “Sen de böyle konuşursan darılırım! Bu takımı Süper Lig’e çıkarmak için neler yapılıyor, görmüyor musun? Ondan sonra bu ulvi görevi başka bir arkadaşımız devralmalı, biz yine ona yardımcı oluruz” deyince susmak zorunda kalmıştım.
Bu arada şunu da yazmam lazım. Konukoğlu ailesi oturmuş aralarında yönetim kurulu başkanlığı için bir sıralama yapmış. Abdülkadir Bey’den sonra Zeki Bey geldi. Bu yıl sonunda da görevi Adil Bey’e devredecek.
Daha önce planlanan ne varsa harfiyen uygulanırken bazı duyumlar can sıkıntısı yarattı!
Tweetlerde, sosyal medyada, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazişehir’in başkanlığına Haluk Kalyoncu’nun getirilmesi istedi!” diye yazılıp çizilmeye başlandı.
Kalyoncu’nun Cumhurbaşkanına yakınlığı malum. Tamam da, Gazişehir’le nasıl bir ilgi, bağlantı kurulabiliyor ki!
Bunlar fevkalade bir başarıya karşın kırıcı üslupla yazılan saçmalıklar.
Cumhurbaşkanının işi gücü yok da, Gazişehir’le mi ilgilenecek? Kaldı ki Konukoğulları da Erdoğan’a en az o kadar yakın.
Ben bildiklerimi, emin olduklarımı istedim ki kamuoyuyla paylaşayım. Çünkü bundan on sene sonra da, yirmi sene sonra da bu konu gündeme gelebilir, arşivimizden insanlar doğru kaynağa ulaşabilirler.
Süper Lig’de kalıcı olmak ta öyle kolay bir şey değil! Hem çok finansmana, hem de çok çalışmaya gereksinim var. Allah etmesin, bir çuval inciri berbat ederlerse hep birlikte çok üzülürüz.
Son cümle…
Şair, yazar, hukukçu, gazetemizin yazarı müteveffa Cemil Cahit Güzelbey, mükemmel derecede Osmanlıca bildiği için Osmanlı arşivini tercüme eder, gazetemizde, ‘Şeri-i Mahkeme Sicilleri’ başlığı ile yayınlardı.
Köşesinin en sadık okuyucusu olan bana bir gün heyecanla gelip, “Aykut, bil bakalım bugün ben ne buldum?” demişti!
Nereden bilecektim, ama hemen söyledi:
“Görülen bir davada Kadı effendi o kadar dolmuş ve sinirlenmiş ki, dayanamamış, ‘Bu Aintab dedikodudan batmazsa, başka bir şeyden batmaz’ demiş…”
Ne dersiniz?
Değişen pek bir şey yok, değil mi?