Namus

YAYINLAMA: 06 Aralık 2020 / 17.50 | GÜNCELLEME: 06 Aralık 2020 / 17.50

Bu kelimeyi, yani namus kelimesini anlamak bugünlerde zor geliyor bana. Namus kelimesinin lügat anlamı: ‘doğruluk, dürüstlük, erdemlilik ve ahlaklılık’ diye ifade edilmekte. Erkek için namus kelimesi başka manada anlaşılmakta, kadın için namus kelimesi başka anlama gelmekte. Kadın için bilhassa namus, ar ve iffet kelimelerinin önemli bir manası ve anlamı olsa gerek. Yoksa bunca namus cinayetlerinde kadınlar canlarından olmazlardı.  Daha doğrusu işlenen bunca cinayetlerde katillerin namus veya iffet kavramları pamuk ipliğine bağlı olsa gerek. Ancak, biz bütün ahlak konularında kadınları suçlamaktayız. Erkeklerin de bu ahlak konusunda suçları yok mu diye düşünmekteyim. 

Cebren ve hile ile kadınların sıkma baş örtüleri maddi veya mahalle baskıları ile uygulanmaya başladığından bu yana, iffet kavramında bazı anlamların değiştiğine şahit olmaktayız. Hele bir de müftülerin nikah kıymasına cevaz veren kararın 2 Aralık 2017’de resmi gazetede yayınlanmasından sonra yapılan değişikliklerle, dini kıyılan nikahın, resmi nikah yerine ikame edilmesi anlamında bir algı yaratılmış oldu. Bu kararın, ülkedeki kadın nüfusunda, anlam kargaşası yaratmasına neden olduğuna inanmaktayım. Hele başlarını sıkı sıkı bağlayan kadınların bir resmi nikahlı, bir de imam nikahlı olmak üzere çoklu birliktelikleri benimsemeye başladıklarını, televizyonlardaki aile yozlaşması programlarından izlemekteyiz. 

Kadınların anladıkları iffet, namus ve aile kavramlarını bir kenara bırakarak, sanal medyadan tanıştıkları erkeklere, mevcut eşini ve çocuklarını terk ederek, kaçtıklarını ve onlarla dini nikahlanmış olmasını seyretmek, İMAM NİKAHI konusunun ne kadar yozlaştığının bir kanıtı olarak görmekteyiz. Şimdi resmi nikah bir yerde bu çarpıklığı önlemekte idi, ancak imam nikahı ile aile birliğini saray gevşetince, konunun anlamını bile bilmeyen kadınların, bu serbestiyi daha da gevşeterek, yozlaşmış aileler üretmekte üstün başarı sağladıklarını izlemekteyiz. İffet, ar ve namus kavramları aile içinde verilmediği müddetçe, toplumun bu konuda yozlaşması çok hızlı gelişmekte. 

3 çocuk yapın diye kürsülerden topluma çağrı yapanların, ülkeyi 72 milyondan 85 milyona getirdiğini izledik. Bu büyümenin neleri de beraberinde getireceğini hesap etmediklerine inancım tamdır. Çocukların eğitimi aile içinde başlar. Bu eğitim nitelik ve nicelik itibari ile toplumun ahlak ve etik değerlerine dayanmıyorsa, yetişen çocuklarda aile kavramını, namus kavramını aramak boşunadır. Bu nedenle aile yapısına çok dikkat etmek gerekir. Ancak hızlı gelişen ve artan nüfustan bu kavramların aynı hızda özümsenmesini beklemek fazla iyimserlik olur. Bu nedenle toplum nüfusunun hızlı artması, bizim toplumumuzda sakıncaları ile birlikte gelişir. 

NAMUS konusunu sadece ‘kadın’ bakış açısından ele almamamız gerekir. Erkekler için de namus kavramında bir çok anlam ve bakış açısı olduğuna inanmaktayım. Gelişen toplumun değişen namus kavramları olduğu muhakkak. Çok nadiren de olsa, kadınların namus cinayeti işlediğini görmekteyiz. Çok büyük çoğunlukla namus cinayetleri, erkekler tarafından işlenir. Kadınların işlediği cinayetler ise, iffetini müdafaa etmede işlenen cinayetler olduğuna inanmaktayım. Erkekler için namus da öncelikle eşlerinin iffetlerinin sorumluluğunu üstlerine alırlar. Eşlerinin bu konuda yaptıkları yanlışlıklardan, kendilerini sorumlu tutarlar. Konuyu kirli bir leke olarak görürler ve temizlemek adına kadının hayatını sonlandırırlar. Ancak bu leke böyle silinir mi bunu tam olarak bilmemekteyiz. 

Erkekler için çok önemli başka bir namus konusu da yaptıkları vatani görevlerinde kendilerine zimmetle verilen silahlarıdır.  Bir askerin namusu elindeki silahıdır. Silahını kaybeden askerin, askerliği bitmez diye bir tevatür vardır. Asker için top, tüfek, kasatura, tank gibi silahlar, ‘ASKER NAMUSU’ ile bir tutulur.  Akşamları talimden dönen askerler, koğuşa girdiğinde, tüfekliğe silahlarını koyarlar ve bu silahların başına da bir nöbetçi konur. Silahlar çalınmasın diye askerin namusunun korunması adına yapılır bu nöbet. Talim yerinde bile mola verildiğinde askerler silah çatarlar ve başına da bir nöbetçi bırakırlar. Burada da askerin namusunun başına bir nöbetçi  konulur. 

Ülkemin savunmasında en önemli silahlardan biride tanklardır. Türkiye’nin ürettiği ALTAY adlı tank ve paletlerle ülke insanı gurur duymaktadır. Ülkemizin savunma sanayisinin can damarının, bu fabrika olduğuna inanırım.  Yüzlerce işçi bu fabrikada çalışmakta, evine ekmek götürmektedir. 20 milyar dolarla yapılan bu dev yatırımın gelişmesi için 50 milyon dolarlık ek yatırım daha yapılması konusunda üretilen projede, kaynak olmadığı gerekçesi ile fabrika QATAR emirliğine bilmem kaç seneliğine tahsis edildiğini duymak, yurdum insanını çok yaraladı. Bu fabrika, ülkemizin askeri anlamda namusu olarak kabul ediliyordu. Askerin en önemli namusu olan Tank silah fabrikasının, bir başka ülkeye haraç mezat verilmesini, askeri ahlak açısından yozlaşmış davranış olduğunu düşünürüm, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına. 

Namus