Biliyoruz Artık Hüzün Şiirle Eriyor!

YAYINLAMA: 20 Mart 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 19 Mart 2024 / 17.23

“İnsan ne yaparsa yapsın… yaptığı her şey ruhlardan gelecek yardıma bağlıdır,” der Nietzsche. Örneğin, “sanat bize göz, el ve her şeyden önemlisi temiz vicdan verir. Sanat, varoluş amacımızın bizden istediği şeyler üzerindeki özgürlüğümüz ellerimizden kayıp gitmesin diye vardır. Şiir örneğin, “şiir olmadan insan bir hiçtir, şiir sayesinde bir Tanrıya dönüşmedi mi insan?”

Kelimelerin hiç duyulmayan, bilinmeyen ve umut edilmeyen mutluluklara götürme gücü vardır.  Kelimeler bir araya geldiklerinde ışık demetlerini konuştururlar. Birbirleri ile öyle diyaloglara tutuşurlar ki, her bir tanesinin ahengi ekvatorun tüm boyutuna yetişir. Kelimeler yan yana serildiklerinde “karartılan tarihin” tanıklığını özgürce ve bazen de sessizce uzun uzadıya yapabilirler.

Onların her birinin içinde birer küçük ruh yeşerir durur. Bir çağı açıp bir çağı kapatabilirler. Sözcüklerin buluştuğu en güzel ten ise şiirdir. Şiir herkesten önce akan güneşe bakar, şu kocamış yanılgıların karşısında diz çökmez. Ayrımcılık yapmadan hayatın sesine kulak verenlerin kalbinin tam ortasına paraşütle iner.

Sözcüklerin dansının seyrine doyulamaz. Binlerce yıllık kahramanlık öyküleri sadece bir dizede tanımlanabilir. Özlemi hep militancadır şiirin, bu özlem akıldan değil kalpten yankılanır. Kıskançlığın, gerginliğin, bezginliğin can bulamadığı bir dildir şairin bu sesi. Şair, "sevgili ölüm uzak dur benden, henüz yaşamadım" derken ahenkli bir ışık fırlatılır hayatın canlanmadığı yere.

Şiir, tıpkı evren gibi zenginlikleri içinde taşır, ona bir dokunup bin ah işitsen de o hep alçakgönüllüdür. Ruhu en hızlı değiştirmeye, dönüştürmeye yarayan ve görünmeyen uzaklığın sözcüsüdür şiir. Şiiri en güzel yapan, keskinliğinin bile sevimli olmasıdır...

Tıpkı hayat gibi şiirde de durağanlık yoktur; şarkının, saf havanın, beyaz rüzgârın, aşkın, sevdanın peşi sıra gider. Şiir dünyada hayatın sadece bir defaya mahsus olduğunu bilendir, onun tekrarsız olduğunu hatırlatandır.  Şiir yüreğe inince der ki: "Her şey yaşanmamış bir hayattan daha iyidir; hatta felaketin bile, acı, ümitsizlik, karanlık, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir."

Şair gök kubbenin altında tek başına dolaşırken dünyanın manasının olduğunu hisseder, böylece kendisine konuşur, onun sözcükleri içimizdeki boşluğu doldurmakla yükümlüdür. Murathan Mungan'ın şairi Moottah’a boşuna; “şiir bizim kendimize açılan kapımızdır, kendinize girip çıktığınız bir kapınız olsun, az olsun ama hakiki olsun" dememiş ya! Böylece en vefalı yolculuğun içe olan saygınlık olduğunu hatırlarız.

Yaşar Kemal der ya; " şiirin öfkesi bile dünyaya başka türlü bir bağlılık, başka türlü bir cömerttik ve bir sonsuz sevgidir." İşte onu deştikçe, ona ulaştıkça, onla yanak yanağa güldükçe, o gittikçe kendini açıyor. Sonra şiir alttan alta doğaya, hiçliğe, hüzne, aydınlığa, gidene ve gelene gülmeye başlıyor.

Şiirin özündeki hümanizmi, barışı, sevgiyi, samimiyeti içimize çekince çoğu kez şair olmak gelir içimizden. “Ama şair olmak için, ilkin sevmek gerek, ince ama bazen sersemce bir aşkla. Taşı ve tayı, günü ve sisi sevmek; ayı ve sonsuzluğu, kalabalık ve sessizliği sevmek, sonra söylemek bunu yalın bir içtenlikle,” der Fransa'nın Alaine Bosquet'u.

Brecht, Shakespeare ve Nazım acıya, ıssızlığa, karanlığa ve haksızlığa karşı yazılmayı bekleyen evreni şiirle diriltmemişler miydi? Neruda, "Kara Ada Şiirleri’yle," sönmeye başlayan Ay’ı ve yıldızı herkes yeniden görsün diye sil baştan ışıldatmamış mıydı? Hani Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Baudelaire “Kötülük Çiçekleri’ne” başkaldırıp; sevinç ve umut müjdeleri ile aydın ve duru alanlara doğru hayatı yükseltmemişler miydi? Vedat Türkali’nin şiiri ise “gülmeyi öğretti, onun için karanlık şaşkın, karanlık çaresiz…”

Biliyoruz artık hüzün şiirle eriyor. Şiir, güçlü olanlarla (Krallarla) baş etmenin ateşini harlıyor. Şiir, gözlerimizin içine konuşuyor, onu susturmayız, çünkü o koca imparatorlukları yıktı ama Homerus'u ve Afrodit'i yarattı!

Şiir de tıpkı çocuklar gibi göğsünde barış şarkıları taşır…

Sevgi nedir bilmeyenler şiir de bilmez!

 

 

Yararlanılan Kaynak ve Alıntılamalar:

Söyle Alain (Alaine Bosquet)

Bilim ve Felsefe (F.Nietzsche)

Eski Şiirler Yeni Türküler (Vedat Türkali)

Şairin Romanı (Murathan Mungan)

Sessizliğin Yanıtı ( Max Frisch)

Biliyoruz Artık Hüzün Şiirle Eriyor!
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *