Üç kutuplu Türkiye

YAYINLAMA: 12 Aralık 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 12 Aralık 2012 / 18.00

Önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmeleri sırasında MHP grup Başkanvekili Oktay Vural’ın annesinin hayatını kaybettiği haberi üzerine, AK Parti, MHP ve CHP grup başkanvekilleri söz alarak Vural’a başsağlığı diledi.

                                                                              ***

Bunun üzerine, bir süre önce oğlunu kaybeden BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, gözyaşları ile “Yaramı deştiniz. Bizden biri, Kürtler bir yakınını kaybettiğinde niye aynı hassasiyeti göstermiyorsunuz. Ayıptır, günahtır” diye sitem etti.

Haksız mı?

                                       ***

Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil edildiği en yüce makamda bu ayrımcılık yapılırsa, bunun halk tarafından nasıl değerlendirileceğini bilemiyorlar mı?

Bölünme yok, birlik ve beraberlik içindeyiz demek acaba ne kadar samimi?

Zülfü Livaneli’nin yazıp savunduğu bir iddiası var: “Türkiye’de sanıldığı gibi sağ-sol kutuplaşması yok. Üç kutuplu bir Türkiye’ye gidiyoruz. Halk muhazakârlık-laik milliyetçilik ve Kürtçülük ekseninde üçe bölünüyor.

Ben de bu iddiaya veya teze katılıyorum. Livaneli, üç kutuplu Türkiye iddiasını/tezini bazen de şu kelimelerle açıkılıyor: “… Din eksenli siyaset, Kürt hareketi ve Türk milliyetçiliği yoğunlaşması, yani üç kutuplu bir Türkiye”.

                                                                              ***

Türkiye bu eksende AK Parti iktidarı sürecinde çatlamıştı. Son yıllarda da belirgin bir şekilde yarıldı. Üçüncü ama henüz gerçekleşmeyen merhale ayrılmasıdır. Son merhale de ise çatışma gelir!

Bölünme, geniş anlamlı ve de izafi bir kelime olduğu için ben durumu daha somut ve gerçekçi kelimelerle anlatmaya çalışıyorum.

Bölgesel konjonktür de bu merhalelere fazlasıyla cevaz veriyor.

Peki, çaresi var mı?

Var! Çok zor da değil!

Demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere, modernleşmeye, gerçek bir laiklik anlayışına, çoğulculuğa ve Kopenhag Kriterleri’ne sahip çıkmak bu düğümü çözer.

Ama herşeyi, bütün sorunları islami referansla çözmeye kalkarsanız, ‘tramvay’ın yönünü İslami Ülkelere çevirirseniz, bunun adı demokrasi olmaz!

                                                                              ***

Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye’de 10 yılda Avrupa algısının nasıl değiştiğini araştırmış ve ‘2003’teki AB heyecanından eser kalmamış’ sonucuna varmış.

2003’te AB hakkında olumlu görüşe sahip Türkler’in oranı yüzde 69.3 iken şimdi yüzde 47.1’e düşmüş.

Daha önemlisi Türkiye’nin coğrafi olarak Avrupa’nın parçası olduğunu düşünen Türkler’in oranı yüzde 70’ten yüzde 46’ya gelmiş.

En önemlisi ise AB üyeliğinin dini değerleri zedeleyeceğini, gençlerin ahlakını bozacağını düşünen Türkler’in oranı artarak yüzde 64’e ulaşmış!

                                                                              ***

Araştırmanın neticesi bütün savları doğruluyor.

 


Tayyar ve Demirel…

 

Bütün Türkiye Adli Tıp Kurumu’nun savcılığa teslim edeceği Turgut Özal’ın otopsi raporuna kilitlendi.

Dışarı sızan duyumlara göre Özal’ın naaşında zehir tespit edilmiş, ancak ölümün bundan olup olmadığına bilim adamları kendi aralarında ihtilafa düşmüşler.

Gaziantep’in en popüler millietvekili olan Şamil Tayyar, katıldığı bir televizyon programında konuya pratik bir çözüm getiriyor.

 

Tayyar, Özal’ın öldürüldüğüne inandığını söyleyerek, "Birileri Özal'ın zehirlenmesi konusunda gerçeklerin gün yüzüne çıkmasından rahatsız oluyor. Özal’ın öldürüldüğünü düşünüyorum. Birileri dosyayı kapatmaya çalışıyor" diyor ve ilginç bir ironili öneri sunuyor:

Ergenekon ve Balyoz'u destekleyenler Özal öldürülmedi diyor, bunu ispat etmeye çalışıyor! O zaman o oranda zehiri Demirel'e verelim Özal 'ın zehirlenip zehirlenmediği anlaşılır!”

 

Şamil Tayyar ne demek istedi?

 

a) Allah gecinden versin, ölürse demek ki Özal gerçekten zehirlenmiş!

b) “Yollar yürümekli aşınmaz” diyen Demirel’in, bu kez de “zehir almakla ölünmez” diyerek gelecek kuşaklara yeni bir slogan bırakmasını düşünüyor!

c) Babanın yeniden popüler olup başa geçmesini istiyor!

d) Hiçbiri.

 

 

 

 

 

 

Üç kutuplu Türkiye