‘Başkanlığa devam…’

YAYINLAMA: 17 Şubat 2013 / 18.00 | GÜNCELLEME: 17 Şubat 2013 / 18.00

Bütün yollar ‘Başkanlık’ sistemine çıkıyor.

Aslına bakarsanız modern adı böyle de, özlemi duyulan ‘tek adam’ rejimi, otoriter bir yönetim şekli!

Erdoğan’ın, hep söylüyorum, iyi bir ekibi var. İşi şansa, tesadüfe bırakmadan, bilimden de faydalanarak, doğru analizler yaparak, sabırla başarıyı yakalıyorlar.

Becerilerinin başında da, ‘halkın nabzını doğru tutma’ geliyor. Bu son derece önemli. İçinde yaşadığın toplumu iyi ve sürekli analiz edebilirsen, beklentilerini kavrayabilirsen başarıyı yakalarsın. Şunu tereddütsüz iddia edebilirim ki, AK Parti’nin seçim başarısının en büyük sırrı bu; halkı iyi tanıyor ve iletişimi mükemmel

AK Parti iktidarının sona ermesi, muhalefetin daha çok çalışması, halka gerçekleri daha iyi anlatması ile değil, ancak Erdoğan’ın yapacağı hatalarla mümkündür.

Nitekim, yapıyor da!..

 

Başkanlık’ sisteminin yeni anayasa ile halka kabul ettirilmesi bana hayal gibi geliyor. Erdoğan’ın evvel emirde bunu kendi partisine kabul ettirmesi gerekmez mi? Bunun hiçte kolay olmadığını, bizzat Erdoğan’ın kurmaylarının konuşmalarındaki satır aralarında sezinliyoruz.

Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için 330 oy gerekiyor. AK Parti’nin 335 oyu var. Başbakanın bu konuda işbirliği yapabiliriz dediği BDP ve bağımsızların da 28 oyu var. Yani, 363 oydan 330 oy çıkabileceğine Erdoğan inanmıyor olmalı ki sürekli strateji değiştiriyor.

 

Başkanlık’ sevdası dün başlamadı. Örneğin, ‘Muhteşem Yüzyıl’, ‘Kürtaj’ gibi konular oyunun bir parçasıydı. Şimdi de, THY çıktı sahneye!..

AK Parti iktidarı 11’inci yılına girdi. THY’de içki servisi yapıldığı akla şimdi mi geldi? Bu işin türevi hosteslerin giysileri; ana konu içki!

Engelliler ve 65 yaş üstü vatandaşlara sağlanan kolaylıklar, durup dururken mi akla geldi?

Ben, bütün yollar ‘Başkanlık’a çıktığı için ne söylenirse bu açıdan değerlendiriyorum.

 

Dün Başbakan Midyat’ta konuşurken şöyle dedi:

“Muhalefet ipe un seriyor. Bu kadar anayasalar yapmış, anayasalarda değişiklik yapmış bir Türkiye, hala darbe anayasalarıyla mı yönetilecek? Güneydoğu Anadolu bölgelerinde işsizliğin, yoksulluğun, acının, kanın, gözyaşının yegane sebebi terördür. Buradan gözlerindeki heyecanı, ışıltıyı, umudu görebildiğim evlatlarımız niçin en iyi eğitimi almasın? Üniversiteyi bitirip neden mühendis, doktor, öğretmen, mimar olmasın? İstediği alanda niçin kariyer yapmasın? Bu bölgenin çocukları neden önemli mevkilere gelip kendi şehirlerine hizmet etmesin?” diye soran Erdoğan, sonra şöyle konuştu:



İşte Muammer Güler kardeşimiz. Bu toprakların evladı. Yıllar yılı valilik yaptı. Gaziantep’te vali oldu. En son İstanbulumuzda vali oldu, 7 yıl İstanbul gibi bir şehre vali olarak hizmet etti. Şimdi İçişleri Bakanı oldu, tüm Türkiye’ye hizmet verecek. İçinizden biri. Bizde ayırım yok, bölücülük yok, bölgesel milliyetçilik yok, etnik milliyetçilik yok, dinsel milliyetçilik de yok.”

 

Buradan anlıyorum ki, Güler’e bakanlık verirken, bu konuşmanın içeriğini de hesap etmiş!

İyi de etmiş.

 

Ben Suriye mecerasını da ‘Başkanlık’ hayaline bağlıyorum.

Obama, önceki gün bütün Amerika’ya hitap ettiği yılın en önemli konuşmasında (State of the Union/Birliğin Durumu) Suriye konusunda son derece net mesajlar verdi. Meali: Arkadaş biz bu işte yokuz! Suriye halkına esenlikler dileriz! Eyi olur inşallah!

Hani 100 bin mülteci bizim için ‘sınır’dı! Dünya bunu böyle bilsin diye heyecanlı açıklamalar yapılmıştı.

Ne oldu? 182 bin mülteci ve galiba sınırlarımız içinde şu anda yaşayan Suriyeli sayısı en az 300 bin!

İşler iyi gitmiyor.

Başbakana, bakanlarından gelen iltifatların sayısı arttıkça bilin ki, morale çok ihtiyaç var!

 


 

İtalya’da seçimler var. Benim adayım…

 

İtalyan profesör arkadaşımla sohbet ediyoruz.

İtalya’da bu hafta sonu kritik önemde erken seçimler var. Silvio Berlusconi yine Başbakanlığa aday.

Berlusconi’nin Özgürlükçü Halk Partisi liderliğindeki merkez sağ yüzde 30 halk desteği ile Bersani’nin Demokratik Parti liderliğindeki merkez solun arkasından ikinci sırada. Başbakanlıktan istifa eden teknokrat Mario Monti ise üçüncü sırada.

 

“Biz Berlusconi’ciyiz! Kazanma şansı var mı?” diye soruyorum.

Kazanma şansı yok. Ama koalisyon olacak, geçmişte çok şaşırtıcı geri dönüşleri olmuştu. İnsanları manipüle etme gücü çok yüksek. Ve krizmatik bir lider.”

“Sonuçta ne olur, yani?”
Her şeye rağmen seçimleri kazanırsa, bırakın başbakanlığı, kendisini imparator ilan edebilir!”

“İmparatore yani!.. Desene bizim Fatih Terim’den sonra İtalya’nın başına II. İmparatore Berlusconi gelebilir!”

Berlusconi halkın beklentilerini çok iyi biliyor. Verdiği sözlerin çoğunu tutmadı ama başarısının sırrı İtalyanların hafızalarının zayıflığı! Bunları düşününce seçimlerde şansı olduğunu söyleyebiliriz. Şeytanı hafife almamalısınız.”

 

Bu sırada İtalyan arkadaşımın inşaat mühendisi olan İtalyan arkadaşı lafa giriyor:
Berlusconi yalan söylüyor olabilir ama çirkin bir kadın, gerçeği duymak yerine kendisine “Çok güzelsin” denmesini tercih eder. Yalan söylese de insanları motive ediyor. Monti halka hiçbir şey söylemiyor, Bersani hiç kimse hakkında hiçbir şey bilmiyor. Berlusconi’yi Bersani’ye tercih ederim. Tek hatası kadınlar. O da, Viagra’nın suçu!

 

Bu lafın üzerine hepimiz katıla katıla gülüyoruz.

Tabii ben aklımdan benzetmeler yaptığım için herkesten fazla gülüyorum. Ama ne düşündüğümü, dayanamasam da söyleyemem!.. Siz anlayın artık.

Berlusconi, seçimleri kaybederse ki yazık olur, siz de onu Papa seçip onurlandırırsınız değil mi?” diye takılınca hava biraz geriliyor, münasebetsiz bir şaka yaptığımı anlıyorum!

Papalık için herhangi bir kural yok. Yani, kardinal olmanız gerekmiyor. Ama bekar olmanız şart.

“O zaman tamam işte! Berlusconi bekar.”

Olur mu? Çocukları var! Şimdi bekar ama boşanmış. Hiç evlenmemiş olmalı.”
“Canım nereden biliyorsunuz, belki o çocuklar başkasından!.. Silvio hiç evlenmemiş olabilir, yani!”

 

Neyse, işi tadında bırakıyorum yoksa Türkiye-İtalya arasında krize sebep olabilirdim!..”

Bakalım kim kazanacak? Takip edeceğim. Tabii Papa’lık seçimini de…

 

Not: Yarın Güzelbey için ortaya parlak bir fikir sunacağım. Bu kıyağımı da hiç unutmasın!

 

 

 

‘Başkanlığa devam…’