ANASAYFA arrow right Sağlık

Antidepresan tedavisi kişiye özel olmalı

Antidepresan tedavisi kişiye özel olmalı
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.20
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.20
Sınav stresi ya da günlük yaşamın getirdiği stresle başa çıkmada doktor tavsiyesi olmadan antidepresan kullanımının pek çok yan etkisi olabileceğine dikkat çeken uzmanlar, kişiye özel tedavinin önemini vurguluyor. Her türlü ilaç tedavisinde hastanın daha
Sınav stresi ya da günlük yaşamın getirdiği stresle başa çıkmada doktor tavsiyesi olmadan antidepresan kullanımının pek çok yan etkisi olabileceğine dikkat çeken uzmanlar, kişiye özel tedavinin önemini vurguluyor. Her türlü ilaç tedavisinde hastanın daha önce geçirdiği hastalıkların mutlaka bilinmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, giderek artan bilinçsiz antidepresan kullanımının zararlarına dikkat çekti.
Antidepresanları duygudurum bozukluklarında, majör depresif bozukluk tek epizot ve majör depresif bozukluk ve anksiyete bozukluklarında kullandıklarını belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Hastada bu tanılar varsa genelde bir antidepresan tedavisine başlıyoruz. Uzunca bir süredir antidepresanların intihar riskini artırdığı ya da çok da masum olmayan bedensel birtakım yan etkileri olduğuna dair de teorik bilgilerimiz var. Ancak elbette burada göz önünde tutulması gereken değişkenler var. Tanıdan başka hastanın bireysel özellikleri geliyor. Bireysel özelliklerden kişinin yaşı, cinsiyeti, eşlik eden genel tıbbi durumun varlığını kastediyoruz” diye konuştu.,

Kişiye özel tedavi, en etkin tedavi
Kişiye özel ilaç kullanımının önemine de işaret eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, ilacın kişinin özelliklerine uygun şekilde verilmesi gerektiğini belirterek kişiye özel tedavinin en etkin tedavi olduğunu vurguladı. Özellikle antidepresan tedavisinde ilacın dozunun mutlaka bireyin hastalık öyküsüne uygun şekilde yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, psikiyatri ilaçlarında dozun, hastanın kan düzeyine bakılarak ayarlanması gerektiğini kaydetti.
Psikiyatrik bozukluk tanısının yanında hastanın fiziksel hastalık öyküsünün çok dikkatle ele alınması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Hastanın geçmişindeki hastalık öyküsünün mutlaka bilinmesi gerekiyor. Hasta bu öyküde ilaç tedavisine nasıl yanıt vermiş? Daha önce kullandığı birtakım ilaçlara yanıt nasıl olmuş? Bebeklik çağında geçirilmiş ateşli havaleden alerjik bir durumunun olup olmadığına kadar tüm detaylar mutlaka öğrenilmeli. Çocukluk döneminde kronik tonsillit bademcik enfeksiyonunun var olup olmadığı bilinmeli” uyarısında bulundu.

Aile öyküsü önemli ipuçları veriyor
Bireysel özelliklerden sonra aile öyküsünün de çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Ailede mevcut bedensel, fiziksel hastalıklar hangileri, yine aile öyküsünde herhangi bir alerjik durum var mı? İlaçlara yanıt nasıl oluyor? Bu öykülerden sonra başka tetkik anlamında yapılacak bir şey var mı, o sırada herhangi bir enfeksiyonun olup olmadığına dair soruların da yanıtı mutlaka alınmalı. O vakte kadar bilinen bir öykü olmayabilir ama o sırada metabolik ve endokrin durum ne alemde bunun da mutlaka araştırılması lazım. İlk akla gelen tiroide bakmaktır. Hastanın glukoz metabolizmasıyla ilgi bir problem var mı, vitamin düzeyleri nasıl ona bakmak gerekmekte. Vücudun sıvı elektrolit dengesi de mutlaka analiz edilmelidir” dedi.Bülten
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *