Zirve Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Uzamanı Esin Fakılı, “Ailesinde Çölyak hastası olanlar, insüline bağımlı diyabet veya otoimmün tiroid hastalığı olanlar, besin emilim bozukluğu, kronik ishali olanlar, demir eksikliğine bağlı kansızlık ve ishali olan bireyler Çölyak riski taşıyor. Bu özellikleri taşıyan bireylerde Çökyak hastalığı riski yüzde 2.4 ile yüzde 44 arasındadır” dedi.
Çölyak hastalığının milyonlarca kişinin hayatını etkileyen hem Türkiye’de hem de dünyada giderek artış gösteren alerjik hastalıklardan biri olduğunu belirten Beslenme Uzmanı Fakılı, “Çölyak, ince bağırsağın, tahılların içinde bulunan gluten proteinine karşı ömür boyu süren alerjisidir. Vücut, buğday, çavdar, arpa ve yulaf proteinine karşı aşırı duyarlılık gösterir. Bu hastalar mutlaka diyetisyen kontrolü altında olmalıdır.”
Hastalığın yaşı yok!
Fakılı, Çölyak hastalığının kişinin hayatının herhangi bir döneminde ortaya çıkabileceğinin altını çizerek, “En sık olarak sekiz ile on iki aylık çocuklarda ve otuz ile kırk yaş arasında ortaya çıkar. Türkiye’de Çölyak hastalığı görülme sıklığı bazı kaynaklara göre 100 kişide bir olarak saptanmıştır.”
Çölyak hastalığının 300’den fazla semptomu olduğunu ve bu semptomların kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini bildiren Fakılı, şunları söyledi: “Bazı insanlarda karın ağrısı ve ishal görülürken, bazı insanlarda asabiyet ve depresyon görülebilir. Çölyak hastalığı semptomlarının görülme yaşında da farklılıklar olabilir. Bazı kişilerde erken yaşlarda ortaya çıkarken bazıları ise yetişkinliğe kadar gayet sağlıklı görünebilirler. Hatta bazı insanlar Çölyak hastalığının hiçbir semptomunu göstermezler. Bu farklılıklar Çölyak hastalığının teşhisini oldukça zorlaştırarak hastaların yüzde 95’ine yanlış teşhis konulmasına ya da hiç teşhis konulamamasına yol açar.”
Diyet tedavisi önemli
Fakılı, “Diyet tedavisinin iyi sonuç verdiği bir hastalık olan Çölyak teşhisi alan hasta, hekimler tarafından beslenme ve diyet uzmanına yönlendirilir.” diyerek, hastalığın tedavisinde, gluten içeren besinleri bilmenin ve bunları tüketmemenin önemli rol oynadığını söyledi.
Fakılı, Çölyak hastalarının tüketmemesi gereken gıdaları şöyle sıraladı: “Buğday, yulaf, çavdar unu ile yapılmış her türlü yiyecek, ekmek, şehriye, makarna, bulgur, kuskus, bisküvi, simit, dondurma külahı, tarhana, yarma, irmik, pasta, börek, kek, galeta unu, hazır çorbalar, gofret, puding ve buğday unu içeren sütlü tatlılar gluten alerjisi olan hastalar tarafından tüketilmemelidir. Köfte hazırlanırken içine koyulan ekmek veya balık kızartırken yapılan unlama işlemi bile gluten alerjisi olan kişide ani reaksiyona neden olur.”
“Pirinç, mısır, kuru baklagiller ve bunların unları, pirinç unu, mısır unu, soya unu, kullanılarak yapılan ekmek, çorba, kek gibi yiyecekler Çölyak hastalığında serbesttir.” diyen Fakılı, “Patates unu da yemeklerde veya ekmek yapımında kullanılabilir. Her tür et, tavuk, balık, peynir, yumurta, süt, yoğurt, sebze ve meyve serbesttir. Artık ülkemizde glutensiz unlar, makarnalar, kekler, gofretler ve bisküviler bulunuyor, glutensiz ekmek üretiliyor. Bu seçeneklerin artması da hastayı bir ölçüde rahatlatıyor.” açıklamasında bulundu.
Çölyak hastalığının milyonlarca kişinin hayatını etkileyen hem Türkiye’de hem de dünyada giderek artış gösteren alerjik hastalıklardan biri olduğunu belirten Beslenme Uzmanı Fakılı, “Çölyak, ince bağırsağın, tahılların içinde bulunan gluten proteinine karşı ömür boyu süren alerjisidir. Vücut, buğday, çavdar, arpa ve yulaf proteinine karşı aşırı duyarlılık gösterir. Bu hastalar mutlaka diyetisyen kontrolü altında olmalıdır.”
Hastalığın yaşı yok!
Fakılı, Çölyak hastalığının kişinin hayatının herhangi bir döneminde ortaya çıkabileceğinin altını çizerek, “En sık olarak sekiz ile on iki aylık çocuklarda ve otuz ile kırk yaş arasında ortaya çıkar. Türkiye’de Çölyak hastalığı görülme sıklığı bazı kaynaklara göre 100 kişide bir olarak saptanmıştır.”
Çölyak hastalığının 300’den fazla semptomu olduğunu ve bu semptomların kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini bildiren Fakılı, şunları söyledi: “Bazı insanlarda karın ağrısı ve ishal görülürken, bazı insanlarda asabiyet ve depresyon görülebilir. Çölyak hastalığı semptomlarının görülme yaşında da farklılıklar olabilir. Bazı kişilerde erken yaşlarda ortaya çıkarken bazıları ise yetişkinliğe kadar gayet sağlıklı görünebilirler. Hatta bazı insanlar Çölyak hastalığının hiçbir semptomunu göstermezler. Bu farklılıklar Çölyak hastalığının teşhisini oldukça zorlaştırarak hastaların yüzde 95’ine yanlış teşhis konulmasına ya da hiç teşhis konulamamasına yol açar.”
Diyet tedavisi önemli
Fakılı, “Diyet tedavisinin iyi sonuç verdiği bir hastalık olan Çölyak teşhisi alan hasta, hekimler tarafından beslenme ve diyet uzmanına yönlendirilir.” diyerek, hastalığın tedavisinde, gluten içeren besinleri bilmenin ve bunları tüketmemenin önemli rol oynadığını söyledi.
Fakılı, Çölyak hastalarının tüketmemesi gereken gıdaları şöyle sıraladı: “Buğday, yulaf, çavdar unu ile yapılmış her türlü yiyecek, ekmek, şehriye, makarna, bulgur, kuskus, bisküvi, simit, dondurma külahı, tarhana, yarma, irmik, pasta, börek, kek, galeta unu, hazır çorbalar, gofret, puding ve buğday unu içeren sütlü tatlılar gluten alerjisi olan hastalar tarafından tüketilmemelidir. Köfte hazırlanırken içine koyulan ekmek veya balık kızartırken yapılan unlama işlemi bile gluten alerjisi olan kişide ani reaksiyona neden olur.”
“Pirinç, mısır, kuru baklagiller ve bunların unları, pirinç unu, mısır unu, soya unu, kullanılarak yapılan ekmek, çorba, kek gibi yiyecekler Çölyak hastalığında serbesttir.” diyen Fakılı, “Patates unu da yemeklerde veya ekmek yapımında kullanılabilir. Her tür et, tavuk, balık, peynir, yumurta, süt, yoğurt, sebze ve meyve serbesttir. Artık ülkemizde glutensiz unlar, makarnalar, kekler, gofretler ve bisküviler bulunuyor, glutensiz ekmek üretiliyor. Bu seçeneklerin artması da hastayı bir ölçüde rahatlatıyor.” açıklamasında bulundu.