Baş ağrısının toplumda en sık görülen hastalıklardan birisi olduğunu belirten SEV Amerikan Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzman Doktor M. Hakan Demirci, migren tedavilerinde alternatif tedavi yöntemi olarak botoksun kullanıldığını söyledi.
Botox tedavisinde yüzde
70 başarı elde ediliyor
Botox tedavisinin sadece kronik migren rahatsızlığı ve ayda 7-8 defa atak geçiren insanlarda kullanıldığını kaydeden Demirci, tedavi sonrasında başarı oranının yüzde 70’in üzerinde olduğunu vurguladı. Son zamanlarda migren tedavisinde botoksun gündemde olan bir yöntem olduğunu ifade eden Demirci, “Son 3-5 yıl içerisinde bu konuyla ilgili yapılan bir takım çalışmalar var. Bu çalışmalarda kronik migren ağrıları olan hastanın botox tedavisi görebileceği ortaya çıkarıldı. Botox tedavisini her hasta için uygulayamıyoruz. Özellikle seçtiğimiz hastalar kronik ağrıları olan ve ayda 7-8 atak geçiren hastalarda kullanıyoruz. Amacımız migrenin ortaya çıkmasında başımızdaki ve boynumuzdaki bir takım kasların neden olabileceği söylendiği için bu kasların kasılmasını engelleyici bir tedavi yöntemi olan botox bu kasların spazmını engelleyerek migren ataklarını durduruyor. Tedavi 3-4 ay sürüyor ve 5-6 seanstan oluşuyor. Tedavi sonrasında seçilen hastalarda yüzde 70’in üzerinde başarı elde ediliyor” dedi.
Ülkemizde her 6-7 kişiden
biri migren hastası
Baş ağrısı toplumda en sık görülen hastalıklardan birisi olduğuna dikkat çeken Demirci, Nöroloji doktorlarına müracaat eden her 3-4 hastadan birinin şikayetinin baş ağrısı olduğunu sözlerine ekledi. “Migren baş ağrıları içinde nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Yıllık migren atak oranı erkeklerde yüzde 6-8 arasındayken kadınlarda yüzde 15-18 arasındadır. Kısacası ülkemizde her 6-7 kişiden biri migren hastasıdır. En sık görüldüğü yaşlar ise 35-45 arasıdır” ifadesini kullandı.
Kronik migrenin toplum
görülme sıklığı yüzde 1-2 civarındadır
Migren krizlerinin ataklar halinde başladığını, 4 ile 72 saat arasında sürdüğünü vurgulayan Demirci, “Ağrı genelde başın tek tarafındadır ve zonklayıcıdır. Orta ve şiddetli ağrı grubundadır. Migren auralı ve aurasız olmak üzere ikiye ayrılır ve migrenlerin yüzde 10’u auralıdır. Migren ağrı sıklığına göre de iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan birisi epizodik migren diğeri de kronik migrendir. Bir hastada kronik migren olması için o hastada son 3 ayın en az yarısında 15 gün ve üzerinde ağrılı dönem olması ve ağrıların en az 8’inin migren özelliği taşıması gerekir. Ağrı sayısı bunun altındaysa epizodik migren olarak adlandırılır. Tüm migrenin yüzde 7-8’ini kronik migren oluştururken toplumda görülme sıklığı ise yüzde 1-2 civarındadır” şeklinde konuştu.
Bazı ataklar önlenebilir
Migreni tetikleyen faktörlerin olduğunu hatırlatan Demirci, migren ağrısına neden olan ağrının tespit edilmesi halinde bazı atakların önlenebileceğini söyledi. “Migren ağrılarında daha çok kuruyemiş, baharatlar, deniz ürünleri bazı gıdalar konan aspartam maddesi, peynir, salam, sucuk sosis gibi gıdalar suçlanır. Uyku düzeni değişikliği, hava kirliliği, sigara dumanı, aşırı fiziksel ve zihinsel yorgunluklar, yüksek ses ve görüntü mevsim değişiklikleri, sıcaklık ve nem değişiklikleri, açlık ve öğün atlama gibi birçok faktöründe etkisi bulunmaktadır” diye açıklamalarda bulundu. Hüseyin Karataş
Botox tedavisinde yüzde
70 başarı elde ediliyor
Botox tedavisinin sadece kronik migren rahatsızlığı ve ayda 7-8 defa atak geçiren insanlarda kullanıldığını kaydeden Demirci, tedavi sonrasında başarı oranının yüzde 70’in üzerinde olduğunu vurguladı. Son zamanlarda migren tedavisinde botoksun gündemde olan bir yöntem olduğunu ifade eden Demirci, “Son 3-5 yıl içerisinde bu konuyla ilgili yapılan bir takım çalışmalar var. Bu çalışmalarda kronik migren ağrıları olan hastanın botox tedavisi görebileceği ortaya çıkarıldı. Botox tedavisini her hasta için uygulayamıyoruz. Özellikle seçtiğimiz hastalar kronik ağrıları olan ve ayda 7-8 atak geçiren hastalarda kullanıyoruz. Amacımız migrenin ortaya çıkmasında başımızdaki ve boynumuzdaki bir takım kasların neden olabileceği söylendiği için bu kasların kasılmasını engelleyici bir tedavi yöntemi olan botox bu kasların spazmını engelleyerek migren ataklarını durduruyor. Tedavi 3-4 ay sürüyor ve 5-6 seanstan oluşuyor. Tedavi sonrasında seçilen hastalarda yüzde 70’in üzerinde başarı elde ediliyor” dedi.
Ülkemizde her 6-7 kişiden
biri migren hastası
Baş ağrısı toplumda en sık görülen hastalıklardan birisi olduğuna dikkat çeken Demirci, Nöroloji doktorlarına müracaat eden her 3-4 hastadan birinin şikayetinin baş ağrısı olduğunu sözlerine ekledi. “Migren baş ağrıları içinde nedeni bilinmeyen bir hastalıktır. Yıllık migren atak oranı erkeklerde yüzde 6-8 arasındayken kadınlarda yüzde 15-18 arasındadır. Kısacası ülkemizde her 6-7 kişiden biri migren hastasıdır. En sık görüldüğü yaşlar ise 35-45 arasıdır” ifadesini kullandı.
Kronik migrenin toplum
görülme sıklığı yüzde 1-2 civarındadır
Migren krizlerinin ataklar halinde başladığını, 4 ile 72 saat arasında sürdüğünü vurgulayan Demirci, “Ağrı genelde başın tek tarafındadır ve zonklayıcıdır. Orta ve şiddetli ağrı grubundadır. Migren auralı ve aurasız olmak üzere ikiye ayrılır ve migrenlerin yüzde 10’u auralıdır. Migren ağrı sıklığına göre de iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan birisi epizodik migren diğeri de kronik migrendir. Bir hastada kronik migren olması için o hastada son 3 ayın en az yarısında 15 gün ve üzerinde ağrılı dönem olması ve ağrıların en az 8’inin migren özelliği taşıması gerekir. Ağrı sayısı bunun altındaysa epizodik migren olarak adlandırılır. Tüm migrenin yüzde 7-8’ini kronik migren oluştururken toplumda görülme sıklığı ise yüzde 1-2 civarındadır” şeklinde konuştu.
Bazı ataklar önlenebilir
Migreni tetikleyen faktörlerin olduğunu hatırlatan Demirci, migren ağrısına neden olan ağrının tespit edilmesi halinde bazı atakların önlenebileceğini söyledi. “Migren ağrılarında daha çok kuruyemiş, baharatlar, deniz ürünleri bazı gıdalar konan aspartam maddesi, peynir, salam, sucuk sosis gibi gıdalar suçlanır. Uyku düzeni değişikliği, hava kirliliği, sigara dumanı, aşırı fiziksel ve zihinsel yorgunluklar, yüksek ses ve görüntü mevsim değişiklikleri, sıcaklık ve nem değişiklikleri, açlık ve öğün atlama gibi birçok faktöründe etkisi bulunmaktadır” diye açıklamalarda bulundu. Hüseyin Karataş