AP'nin "Türkiye'de insan haklarının mevcut durumu" başlıklı karar tasarısında, darbe girişimi de parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması kınandı. Ankara, karar için "Bizim için yok hükmünde" dedi
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Salı günkü oturumda tartıştığı ve dün onaylanan "Türkiye'de insan haklarının mevcut durumu" başlıklı karar tasarısında 15 Temmuz darbe girişimi kınandı.
Kararda ayrıca, girişimin "meşru ve barışçıl muhalefeti susturmak için mazeret olarak kullanıldığı" görüşü dile getirilerek gazetecilerin ve hak savunucularının gözaltına alınması eleştirildi. Parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması ise kınandı.
"Türkiye'de laiklik
geriliyor..." vurgusu
Karar tasarısında Türkiye'de temel hak ve özgürlükler ile hukuk devletindeki gidişat için "derin endişe duyulduğu" ifade edildi. Türkiye'de laikliğin gerilediği ve dini azınlıkların ayrımcılık gördüğü belirtildi.
"Kürt sorunu için müzakere
masasına dönülmeli"
Sosyal demokratlar ve Hristiyan demokratlar tarafından Afrin'e yönelik harekat hakkında verilen soru önergesi de kabul edildi.Önergede operasyonun insani sonuçlarından kaygı duyulduğu ifade edildi. 2002'den bu yana AB terör örgütleri listesinde olduğu hatırlatılan PKK'ya silah bırakma çağrısı yapıldı. Ancak "Kürt sorununa adilane çözüm için" Ankara ve terör örgütü PKK'nın "müzakere masasına dönmesi" istendi.
Kararın doğrudan hukuki bir yaptırımı yok ancak AB içinde Türkiye konusundaki havayı yansıtması bakımından önem taşıyor. Tasarı nisan başlarında Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanması beklenen Türkiye İlerleme Raporu'nun içeriği konusunda da ipucu veriyor.
Dışişleri Bakanlığı:
Karar yok hükmünde
Dışişleri Bakanlığı, kararın kendileri için yok hükmünde olduğunu bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, AP'nin kararının, "terör örgütlerine karşı mücadelesini kararlılıkla sürdüren Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları anlamaktan uzak" olduğu belirtildi. Kararın, "salt eleştiri amacıyla" alındığı ve "dayanaksız iddialardan ibaret" olduğu bildirildi.
Açıklamada, 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin anayasal düzeni ve demokratik meşru hükümetinin hedef alındığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Devletimizin varlığına ve milletimizin demokratik yaşam hakkına yönelik tehditlerin tamamen bertaraf edilmesi için gereken Olağanüstü Hal (OHAL) gibi etkin tedbirleri almak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ödevi ve en doğal hakkıdır. Esasen OHAL, sadece ülkemizin başvurduğu bir yöntem olmayıp, milli güvenlik mülahazalarıyla bazı AB üyesi diğer ülkelerce de tatbik edilmiştir."
Bakanlık ayrıca, AP'nin kararında bahsedilen tutuklu gazeteciler, milletvekilleri ve insan hakları savunucuları hakkındaki adli soruşturmaların mesleklerini icra sebebiyle başlatılmadığını belirtti.
"Böyle bir karar alması
şaşırtıcı değildir"
AP'nin Afrin harekâtıyla ilgili yaptığı çağrıya da yanıt verildi. Bakanlık, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı'nı BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve uluslararası hukuka uygun şekilde yürüttüğünü ifade ederek şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bölgesinde büyük bir özveriyle yürüttüğü terörle mücadeleye yönelik eleştiriler, AP içindeki bazı unsurların esasen bu mücadelenin Avrupa için de taşıdığı hayati önemi anlama kapasitesinden yoksun olduğunu göstermektedir. Kendi binasında terör örgütünün paçavralarının asılmasına izin veren AP'nin böyle bir karar alması esasen şaşırtıcı değildir ve ülkemizin ve Türk halkının, inandırıcılığını çoktan yitirmiş olan AP'yi artık kale alamamaktaki haklılığının açık göstergesidir. Dolayısıyla söz konusu karar bizim için yok hükmündedir.
Kati Piri: Öncelik insan hakları olmalı
AP Türkiye raportörü Kati Piri, karar tasarısının oylanmasından hemen önce Deutsche Welle Türkçe'ye verdiği demeçte, "Türkiye'de insan haklarının durumu çok kritik. Türk hükümeti 'Sadece AB tam üyeliğini konuşmayı kabul ederiz' dese de biz bu konuda henüz hiçbir adım görmedik" dedi ve ekledi:
"Herkes Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkı olduğunu kabulleniyor. Bununla birlikte Avrupa Parlamentosu olarak Afrin'e yönelik askeri müdahalenin insani sonuçları konusunda ciddi kaygılarımız olduğunu ifade ediyor ve orantısız eylemlerin devamına karşı uyarıda bulunuyoruz."
Varna'da "düşük profilli" zirve
Öte yandan Avrupa Birliği (AB) üst düzey yetkilileri, 26 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenleneceği açıklanan AB-Türkiye zirvesi ile ilgili Reuters haber ajansına konuştu.
Haberde AB liderlerinin Türkiye ile ilişkilerdeki gerilimden duydukları rahatsızlık nedeniyle önümüzdeki ay için planlanan zirve toplantısını Brüksel yerine Varna'da yapmayı tercih ettikleri belirtiliyor.
Reuters'a konuşan ve ismi açıklanmayan üst düzey AB yetkilisi, Türkiye'nin zirvenin Brüksel'de yapılmasını istediğini, ancak Avrupa tarafının "zirvenin profilini düşürmek" amacıyla AB dönem başkanı Bulgaristan'ın Varna kentinde yapmaya karar verdiğini kaydetti. (PT)
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Salı günkü oturumda tartıştığı ve dün onaylanan "Türkiye'de insan haklarının mevcut durumu" başlıklı karar tasarısında 15 Temmuz darbe girişimi kınandı.
Kararda ayrıca, girişimin "meşru ve barışçıl muhalefeti susturmak için mazeret olarak kullanıldığı" görüşü dile getirilerek gazetecilerin ve hak savunucularının gözaltına alınması eleştirildi. Parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması ise kınandı.
"Türkiye'de laiklik
geriliyor..." vurgusu
Karar tasarısında Türkiye'de temel hak ve özgürlükler ile hukuk devletindeki gidişat için "derin endişe duyulduğu" ifade edildi. Türkiye'de laikliğin gerilediği ve dini azınlıkların ayrımcılık gördüğü belirtildi.
"Kürt sorunu için müzakere
masasına dönülmeli"
Sosyal demokratlar ve Hristiyan demokratlar tarafından Afrin'e yönelik harekat hakkında verilen soru önergesi de kabul edildi.Önergede operasyonun insani sonuçlarından kaygı duyulduğu ifade edildi. 2002'den bu yana AB terör örgütleri listesinde olduğu hatırlatılan PKK'ya silah bırakma çağrısı yapıldı. Ancak "Kürt sorununa adilane çözüm için" Ankara ve terör örgütü PKK'nın "müzakere masasına dönmesi" istendi.
Kararın doğrudan hukuki bir yaptırımı yok ancak AB içinde Türkiye konusundaki havayı yansıtması bakımından önem taşıyor. Tasarı nisan başlarında Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanması beklenen Türkiye İlerleme Raporu'nun içeriği konusunda da ipucu veriyor.
Dışişleri Bakanlığı:
Karar yok hükmünde
Dışişleri Bakanlığı, kararın kendileri için yok hükmünde olduğunu bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, AP'nin kararının, "terör örgütlerine karşı mücadelesini kararlılıkla sürdüren Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları anlamaktan uzak" olduğu belirtildi. Kararın, "salt eleştiri amacıyla" alındığı ve "dayanaksız iddialardan ibaret" olduğu bildirildi.
Açıklamada, 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin anayasal düzeni ve demokratik meşru hükümetinin hedef alındığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Devletimizin varlığına ve milletimizin demokratik yaşam hakkına yönelik tehditlerin tamamen bertaraf edilmesi için gereken Olağanüstü Hal (OHAL) gibi etkin tedbirleri almak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ödevi ve en doğal hakkıdır. Esasen OHAL, sadece ülkemizin başvurduğu bir yöntem olmayıp, milli güvenlik mülahazalarıyla bazı AB üyesi diğer ülkelerce de tatbik edilmiştir."
Bakanlık ayrıca, AP'nin kararında bahsedilen tutuklu gazeteciler, milletvekilleri ve insan hakları savunucuları hakkındaki adli soruşturmaların mesleklerini icra sebebiyle başlatılmadığını belirtti.
"Böyle bir karar alması
şaşırtıcı değildir"
AP'nin Afrin harekâtıyla ilgili yaptığı çağrıya da yanıt verildi. Bakanlık, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı'nı BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve uluslararası hukuka uygun şekilde yürüttüğünü ifade ederek şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bölgesinde büyük bir özveriyle yürüttüğü terörle mücadeleye yönelik eleştiriler, AP içindeki bazı unsurların esasen bu mücadelenin Avrupa için de taşıdığı hayati önemi anlama kapasitesinden yoksun olduğunu göstermektedir. Kendi binasında terör örgütünün paçavralarının asılmasına izin veren AP'nin böyle bir karar alması esasen şaşırtıcı değildir ve ülkemizin ve Türk halkının, inandırıcılığını çoktan yitirmiş olan AP'yi artık kale alamamaktaki haklılığının açık göstergesidir. Dolayısıyla söz konusu karar bizim için yok hükmündedir.
Kati Piri: Öncelik insan hakları olmalı
AP Türkiye raportörü Kati Piri, karar tasarısının oylanmasından hemen önce Deutsche Welle Türkçe'ye verdiği demeçte, "Türkiye'de insan haklarının durumu çok kritik. Türk hükümeti 'Sadece AB tam üyeliğini konuşmayı kabul ederiz' dese de biz bu konuda henüz hiçbir adım görmedik" dedi ve ekledi:
"Herkes Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkı olduğunu kabulleniyor. Bununla birlikte Avrupa Parlamentosu olarak Afrin'e yönelik askeri müdahalenin insani sonuçları konusunda ciddi kaygılarımız olduğunu ifade ediyor ve orantısız eylemlerin devamına karşı uyarıda bulunuyoruz."
Varna'da "düşük profilli" zirve
Öte yandan Avrupa Birliği (AB) üst düzey yetkilileri, 26 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenleneceği açıklanan AB-Türkiye zirvesi ile ilgili Reuters haber ajansına konuştu.
Haberde AB liderlerinin Türkiye ile ilişkilerdeki gerilimden duydukları rahatsızlık nedeniyle önümüzdeki ay için planlanan zirve toplantısını Brüksel yerine Varna'da yapmayı tercih ettikleri belirtiliyor.
Reuters'a konuşan ve ismi açıklanmayan üst düzey AB yetkilisi, Türkiye'nin zirvenin Brüksel'de yapılmasını istediğini, ancak Avrupa tarafının "zirvenin profilini düşürmek" amacıyla AB dönem başkanı Bulgaristan'ın Varna kentinde yapmaya karar verdiğini kaydetti. (PT)