Menfi Tespit Davalarında Zorunlu Arabuluculuk ve Acil Durumlarda İhtiyati Tedbir İstemi
Son yıllarda iş davaları, kira davaları, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davaları gibi birçok davada olduğu üzere ticari davalarda da zorunlu arabuluculuk sistemi, mahkemelerin iş yükünü azaltmak amacıyla Türk Ticaret Kanununun (TTK) 5/A maddesi uyarınca hukuk düzenimizin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiştir. Ancak uygulamada, özellikle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında, acil tedbirin gerektiği hâllerde bu zorunluluğun nasıl işletileceği konusunda ciddi tereddütler yaşanmaktadır.
En yalın ifade ile menfi tespit davalarında davacı genel olarak, “benim böyle bir borcum yok veya benim şu kadar alacağım var” şeklinde bir taleple mahkemelere başvurmaktadır. Ancak davasını açmadan önce bir dava şartı olarak arabuluculuğa başvurmak zorundadır. Başvuru sonucunda süreç altı hafta ve gerekirse iki hafta ilave süre ile sekiz haftaya kadar uzayabilmektedir. Bu süre zarfında ise bazı durumlarda borçlunun banka hesaplarına haksız hacizler konulabilmekte ve aleyhine icra takipleri başlatılabilmektedir. Arabuluculuk sürecindeki başvuru, toplantılar, son tutanağın düzenlenmesi vs prosedürler, borçlunun malvarlığının haczedilmesi riskine sebep olabilecek kadar zaman alabilmektedir.
Bu gibi acil durumlarda da kişi, hakkını arayabilmek için bir an önce ihtiyati tedbir başvurusu yaparak, ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlara karşı bir önlem alması da gerekebilir. İşte tam bu noktada, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-16 maddesi, arabuluculuk dava şartı olan hâllerinde, ihtiyati tedbir veya haciz talepleri bakımından arabulucuya başvurulmuş olması şartının aranmadığını ilk cümlesindeki, “Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanunun 397 nci maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez.”, ifadesiyle dolaylı bir anlatımla kabul etmiştir.
Örneğin, haksız bir icra takibine maruz kalan borçlu, menfi tespit davası açmadan evvel mahkemeden “takibin geçici olarak durdurulması” yönünde bir tedbir kararı aldırabilir. Ardından arabuluculuğa başvurarak süreci tamamladıktan sonra esas menfi tespit davasını açabilir.
Özetlememiz gerekirse; ticari menfi tespit davalarında arabuluculuk dava şartı ise de acil durumlarda, arabuluculuğa başvurmadan mahkemeden doğrudan doğruya ihtiyati tedbir istenmesi mümkündür.
