AB dönem başkanlığını dün Bulgaristan’dan devralan Avusturya’nın programında Ankara ile ilişkilere yer verilmediği belirtiliyor.
DW Türkçe, 1 Temmuz’dan başlayarak altı aylık AB Dönem Başkanlığı’nı yürütecek olan Avusturya’da sonbahar 2017’deki seçimlerden sonra muhafazakar Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile aşırı sağcı ve AB karşıtı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) tarafından kurulan hükümetin, iddialı bir dönem başkanlığı programı hazırladığını kaydediyor.
Haberde, “Koruyan Avrupa” başlığı altında hazırlanan programın, Avusturya’nın son yıllarda AB’ye şüpheyle bakan muhafazakar ve aşırı sağcı seçmenini rahatlatmayı hedeflediği, “Güvenlik ve göç”, “dijital ekonomi” ve “Batı Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa’nın AB’ye yakınlaştırılması” olmak üzere üç temel eksen üzerine kurulduğu belirtiliyor.
Avusturya’nın öncelikli olarak AB müşterek iltica sisteminin güncellenmesini, Akdeniz’in doğu ve merkezinden gelen düzensiz göçün durdurulması için AB’nin dış sınır güvenliğinin kuvvetlendirilmesini ve bu amaçla kurulmuş olan AB Dış Sınırlarını Koruma Ajansı FRONTEX’e ek yetki ve olanak verilmesini istediğine dikkat çekiliyor.
Önceliklerden biri Balkanlar olan Avusturya hükümeti programda “radikalleşme ve terörle mücadele” başlığı altında “Siyasal İslam’a karşı strateji geliştirmek ve Avrupa İslamı oluşturmak için ciddi tartışma başlatmak” önerileri de yer alıyor. Bu konuda Kasım 2018’de Viyana’da bakanlar düzeyinde bir konferans düzenleneceği bildiriliyor.
Bu arada DW, Avusturya’nın Türkiye’ye bakışı ile ilgili “Ankara ile ilişkiler ise Avusturya’nın programında bilinçlice görmezden gelinmiş. Bu aslında sürpriz sayılmaz. Avusturya hükümeti son aylarda bu yönde çok açık mesajlar veriyordu” diyor.
Başbakan Sebastian Kurz’un, Mart 2018’de Varna’da AB kurumları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan toplantı öncesinde “Temel demokratik değerler ve insan hakkı ihlalleri göz önüne alınırsa, Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakereleri, Kopenhag kriterleri artık uygulanmadığı için sonlandırılmalı” ifadelerini kullandığı anımsatılıyor.
DW, “aşırı sağın iktidar ortağı olduğu Avusturya, Türkiye ile AB arasındaki ilişkiye temel oluşturan hukuksal çerçeveye dahi siyasi söylemlerle karşı çıkıyor” değerlendirmesini yapıyor. Türkiye’den Avusturya'ya verilen “Dönem başkanlığını yok sayıyoruz" yönündeki tepkilere de dikkat çekildiği haberde, şu değerlendirmeyle noktalanıyor:
“AB dönem başkanı ülke tek başına AB adına kararlar almıyor. Fakat Viyana-Ankara hattındaki gergin ilişkiler ve gerek Türkiye gerekse Avrupa’daki politik konjonktür nedeniyle gelecek altı ay Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu bir gelişme kaydedilmesi beklenmiyor. Avusturya yıl sonunda dönem başkanlığını Romanya’ya devredecek. Ancak Mayıs 2019’da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle de AB hükümetlerinin Türkiye’nin üyelik süreci konusunda cesur kararlar verebileceklerine Avrupa kulislerinde kimse inanmıyor. Sonuç olarak ilişkiler hukuken olmasa da fiilen müşterek çıkar alanlarında işbirliğine dayalı özel bir ortaklık zeminine doğru yöneliyor.”ANKA
DW Türkçe, 1 Temmuz’dan başlayarak altı aylık AB Dönem Başkanlığı’nı yürütecek olan Avusturya’da sonbahar 2017’deki seçimlerden sonra muhafazakar Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile aşırı sağcı ve AB karşıtı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) tarafından kurulan hükümetin, iddialı bir dönem başkanlığı programı hazırladığını kaydediyor.
Haberde, “Koruyan Avrupa” başlığı altında hazırlanan programın, Avusturya’nın son yıllarda AB’ye şüpheyle bakan muhafazakar ve aşırı sağcı seçmenini rahatlatmayı hedeflediği, “Güvenlik ve göç”, “dijital ekonomi” ve “Batı Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa’nın AB’ye yakınlaştırılması” olmak üzere üç temel eksen üzerine kurulduğu belirtiliyor.
Avusturya’nın öncelikli olarak AB müşterek iltica sisteminin güncellenmesini, Akdeniz’in doğu ve merkezinden gelen düzensiz göçün durdurulması için AB’nin dış sınır güvenliğinin kuvvetlendirilmesini ve bu amaçla kurulmuş olan AB Dış Sınırlarını Koruma Ajansı FRONTEX’e ek yetki ve olanak verilmesini istediğine dikkat çekiliyor.
Önceliklerden biri Balkanlar olan Avusturya hükümeti programda “radikalleşme ve terörle mücadele” başlığı altında “Siyasal İslam’a karşı strateji geliştirmek ve Avrupa İslamı oluşturmak için ciddi tartışma başlatmak” önerileri de yer alıyor. Bu konuda Kasım 2018’de Viyana’da bakanlar düzeyinde bir konferans düzenleneceği bildiriliyor.
Bu arada DW, Avusturya’nın Türkiye’ye bakışı ile ilgili “Ankara ile ilişkiler ise Avusturya’nın programında bilinçlice görmezden gelinmiş. Bu aslında sürpriz sayılmaz. Avusturya hükümeti son aylarda bu yönde çok açık mesajlar veriyordu” diyor.
Başbakan Sebastian Kurz’un, Mart 2018’de Varna’da AB kurumları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan toplantı öncesinde “Temel demokratik değerler ve insan hakkı ihlalleri göz önüne alınırsa, Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakereleri, Kopenhag kriterleri artık uygulanmadığı için sonlandırılmalı” ifadelerini kullandığı anımsatılıyor.
DW, “aşırı sağın iktidar ortağı olduğu Avusturya, Türkiye ile AB arasındaki ilişkiye temel oluşturan hukuksal çerçeveye dahi siyasi söylemlerle karşı çıkıyor” değerlendirmesini yapıyor. Türkiye’den Avusturya'ya verilen “Dönem başkanlığını yok sayıyoruz" yönündeki tepkilere de dikkat çekildiği haberde, şu değerlendirmeyle noktalanıyor:
“AB dönem başkanı ülke tek başına AB adına kararlar almıyor. Fakat Viyana-Ankara hattındaki gergin ilişkiler ve gerek Türkiye gerekse Avrupa’daki politik konjonktür nedeniyle gelecek altı ay Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu bir gelişme kaydedilmesi beklenmiyor. Avusturya yıl sonunda dönem başkanlığını Romanya’ya devredecek. Ancak Mayıs 2019’da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle de AB hükümetlerinin Türkiye’nin üyelik süreci konusunda cesur kararlar verebileceklerine Avrupa kulislerinde kimse inanmıyor. Sonuç olarak ilişkiler hukuken olmasa da fiilen müşterek çıkar alanlarında işbirliğine dayalı özel bir ortaklık zeminine doğru yöneliyor.”ANKA