Türkiye ve Rusya’nın anlaşmasından dolayı Suriye ordusunun İdlib bölgesini yeniden ele geçirmek için bir hamle yapamadığı belirtilirken, Suriye’deki isyancıların en büyük kalesi İdlib’i “belirsiz, karışık ve muhtemelen de şiddet dolu bir geleceğin beklediği” değerlendirmeleri yapılıyor.
VOA’nın yayımladığı bir analizde, ABD ve BM yetkililerinin aktardığı bilgilere dayanılarak İdlib’de onbinlerce silahlı militanın olduğu, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’un da bölgeyi yeniden ele geçirmek için yapılacak olası geniş kapsamlı bir askeri müdahale sonucunda askeri ölümlerle beraber birçok sivil ölümün de olabileceğini söylediği anımsatılıyor.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın Ağustos ayında yaptığı açıklamada, İdlib’deki militanlar arasında birçok yabancının olduğunu ve bu militanların klor gazını silah olarak kullanıp bölgede askeri bir müdahale yapılmasını korkunç bir şekilde zorlaştırabileceğini belirttiğine de dikkat çekildikten sonra şöyle devam ediliyor:
“Rusya ve Türkiye arasında varılan anlaşmaya göre bölgedeki isyancıların Suriye hükümet güçleriyle aralarında olan tampon bölgeyi 15 Ekim’e kadar ağır silahlardan arındırması gerekiyordu. Bu tarih geçti ve hem isyancılar hem de diğer militan gruplar hala bölgede.”
Bu arada, Yeni Amerikan Güvenliği Merkezi adlı düşünce kuruluşundan Ortadoğu uzmanı Nicholas Heras, VOA’e yaptığı açıklamada, “Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) İdlib’deki sosyal ve siyasal yapıların içine kendisini yerleştirebilecek kapasitesi var ve bu olursa Türkiye’nin HTŞ’yi buradan çıkarmak için çok çaba harcaması gerekecek” dedi.
ABD ve AB’nin, önceden El Nusra olarak bilinen HTŞ’yi hala El Kaide bağlantılı bir grup olarak gördüğünün belirtildiği analizde, “Türk-Rus uzlaşmasına bir nevi olumlu yaklaşan HTŞ anlaşmaya uyup uymayacağı konusunda bir beyanda bulunmadı” deniliyor.
Türkiye’nin “çıkarlarına” da değinildiği analizde, “İdlib’de olası bir büyük çatışmanın önlenmesi, söz konusu anlaşmanın yapılmasında rolü olan Türkiye için de avantajlı bir durum. Ankara bölgede savaşan Türkiye yanlısı gruplardan oluşan Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne destek veriyor. Bölgedeki Rusya destekli Suriye rejimi yanlısı grupların olası bir askeri müdahalesi bu Türkiye yanlısı gruplara da ciddi zarar verebilirdi” yorumu yapılıyor.
“İdlib ayrıca Türkiye’nin sınırında ve buradaki herhangi bir büyük çaplı askeri müdahale, yüzbinlerce Suriyelinin Türkiye’ye kaçmasına neden olabilir. Türkiye’de şu an yaklaşık üç milyon Suriyeli mülteci yaşıyor” uyarısına da yer veriliyor. ANKA
VOA’nın yayımladığı bir analizde, ABD ve BM yetkililerinin aktardığı bilgilere dayanılarak İdlib’de onbinlerce silahlı militanın olduğu, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’un da bölgeyi yeniden ele geçirmek için yapılacak olası geniş kapsamlı bir askeri müdahale sonucunda askeri ölümlerle beraber birçok sivil ölümün de olabileceğini söylediği anımsatılıyor.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın Ağustos ayında yaptığı açıklamada, İdlib’deki militanlar arasında birçok yabancının olduğunu ve bu militanların klor gazını silah olarak kullanıp bölgede askeri bir müdahale yapılmasını korkunç bir şekilde zorlaştırabileceğini belirttiğine de dikkat çekildikten sonra şöyle devam ediliyor:
“Rusya ve Türkiye arasında varılan anlaşmaya göre bölgedeki isyancıların Suriye hükümet güçleriyle aralarında olan tampon bölgeyi 15 Ekim’e kadar ağır silahlardan arındırması gerekiyordu. Bu tarih geçti ve hem isyancılar hem de diğer militan gruplar hala bölgede.”
Bu arada, Yeni Amerikan Güvenliği Merkezi adlı düşünce kuruluşundan Ortadoğu uzmanı Nicholas Heras, VOA’e yaptığı açıklamada, “Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) İdlib’deki sosyal ve siyasal yapıların içine kendisini yerleştirebilecek kapasitesi var ve bu olursa Türkiye’nin HTŞ’yi buradan çıkarmak için çok çaba harcaması gerekecek” dedi.
ABD ve AB’nin, önceden El Nusra olarak bilinen HTŞ’yi hala El Kaide bağlantılı bir grup olarak gördüğünün belirtildiği analizde, “Türk-Rus uzlaşmasına bir nevi olumlu yaklaşan HTŞ anlaşmaya uyup uymayacağı konusunda bir beyanda bulunmadı” deniliyor.
Türkiye’nin “çıkarlarına” da değinildiği analizde, “İdlib’de olası bir büyük çatışmanın önlenmesi, söz konusu anlaşmanın yapılmasında rolü olan Türkiye için de avantajlı bir durum. Ankara bölgede savaşan Türkiye yanlısı gruplardan oluşan Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne destek veriyor. Bölgedeki Rusya destekli Suriye rejimi yanlısı grupların olası bir askeri müdahalesi bu Türkiye yanlısı gruplara da ciddi zarar verebilirdi” yorumu yapılıyor.
“İdlib ayrıca Türkiye’nin sınırında ve buradaki herhangi bir büyük çaplı askeri müdahale, yüzbinlerce Suriyelinin Türkiye’ye kaçmasına neden olabilir. Türkiye’de şu an yaklaşık üç milyon Suriyeli mülteci yaşıyor” uyarısına da yer veriliyor. ANKA