Kamudan ihraç edilen yüzbinlerce kişi ‘sivil ölüme’ mahkum edildi
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hazırladığı raporda, “Temel insan haklarının sistematik ihlalini aşan, saldırı boyutuna varan uygulamalar söz konusu” iddiasında bulundu.
Tanrıkulu, hazırladığı "İnsan Hakları İhlal Raporu"nda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de gelinen noktada temel insan haklarının sistematik ihlalini aşan, saldırı boyutuna varan uygulamalar söz konusudur. Haksız bir biçimde kamudan ihraç edilen yüzbinlerce kişi ‘sivil ölüme’ mahkum edilirken, uğradığı haksızlığa tahammül edemeyen 50’ye yakın kişi de intihar ederek yaşamına son vermiştir.
2017 yılının ilk 8 ayında en az bin 924 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu ölümler içinde iş cinayetleri bin 119 kişiyle en yüksek oranı teşkil etmektedir.
Öte yandan silahlı çatışmalar sivillerin de yaşam hakkını tehdit etmektedir. 2017’nin ilk sekiz ayında en az 404 kişi (118 asker, 5 polis, 269 yasadışı örgüt üyesi, 11 korucu ve 1 sivil) yaşamını yitirmiştir. Yasadışı örgütlerin saldırıları sonucu da 1’i çocuk olmak üzere 74 kişi hayatını kaybetmiştir.
Son 8 aylık süreçte cezaevlerinde 8 mahkum hayatını kaybetmiş, en az 367 mahkum işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, 605 mahkum bulundukları cezaevlerinden bir başka cezaevine zorla sevk edilmiş, 35 mahkumun da sağlık hakkı ihlal edilmiştir.
İşkence ve kötü muamele gözaltı yerlerinden sokağa taşmıştır. Son 8 ayda en az 480 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken gözaltında bir yurttaş yaşamını yitirmiştir.
Türkiye’nin hafızasında 1990’larla kazınmış olan zorla kaybetmeler tekrar gündeme gelmiştir. Son 8 aylık zaman aralığında 14 kişi zorla kaybedilmiş veya kaybedilmek istenmiştir.
Dünyada en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülke sıralamasında Türkiye yine başı çekmiştir. Halihazırda 152 gazeteci tutuklu olduğu halde iktidar bu sayıyı 2 olarak vermektedir.
Toplu gösteri ve yürüyüş hakkının OHAL dolayısıyla askıya alındığı Türkiye’de insanlar sorunlarını ve tepkilerini sosyal medya aracılığıyla iletirken de yargı kıskacıyla karşı karşıya gelmektedir. Sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları dolayısıyla haklarında dava açılan, gözaltına alınan, tutuklanan yurttaşların çetelesini tutmak bile imkansız hale gelmiştir.
Sivil toplum kuruluşlarının KHK’larla kapatıldığı, insan hakları savunucularının uydurma gerekçelerle tutuklandığı, basının tek sesli hale getirildiği bir ortamda insan hakları savunuculuğu yapmak ciddi bedelleri göze almayı gerektirir hale gelmiştir.
2017 yılına ait bazı sayısal veriler, içinde bulunduğumuz durumun vahametini ortaya koymaya yetmektedir.”ANKA
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hazırladığı raporda, “Temel insan haklarının sistematik ihlalini aşan, saldırı boyutuna varan uygulamalar söz konusu” iddiasında bulundu.
Tanrıkulu, hazırladığı "İnsan Hakları İhlal Raporu"nda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de gelinen noktada temel insan haklarının sistematik ihlalini aşan, saldırı boyutuna varan uygulamalar söz konusudur. Haksız bir biçimde kamudan ihraç edilen yüzbinlerce kişi ‘sivil ölüme’ mahkum edilirken, uğradığı haksızlığa tahammül edemeyen 50’ye yakın kişi de intihar ederek yaşamına son vermiştir.
2017 yılının ilk 8 ayında en az bin 924 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu ölümler içinde iş cinayetleri bin 119 kişiyle en yüksek oranı teşkil etmektedir.
Öte yandan silahlı çatışmalar sivillerin de yaşam hakkını tehdit etmektedir. 2017’nin ilk sekiz ayında en az 404 kişi (118 asker, 5 polis, 269 yasadışı örgüt üyesi, 11 korucu ve 1 sivil) yaşamını yitirmiştir. Yasadışı örgütlerin saldırıları sonucu da 1’i çocuk olmak üzere 74 kişi hayatını kaybetmiştir.
Son 8 aylık süreçte cezaevlerinde 8 mahkum hayatını kaybetmiş, en az 367 mahkum işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, 605 mahkum bulundukları cezaevlerinden bir başka cezaevine zorla sevk edilmiş, 35 mahkumun da sağlık hakkı ihlal edilmiştir.
İşkence ve kötü muamele gözaltı yerlerinden sokağa taşmıştır. Son 8 ayda en az 480 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken gözaltında bir yurttaş yaşamını yitirmiştir.
Türkiye’nin hafızasında 1990’larla kazınmış olan zorla kaybetmeler tekrar gündeme gelmiştir. Son 8 aylık zaman aralığında 14 kişi zorla kaybedilmiş veya kaybedilmek istenmiştir.
Dünyada en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülke sıralamasında Türkiye yine başı çekmiştir. Halihazırda 152 gazeteci tutuklu olduğu halde iktidar bu sayıyı 2 olarak vermektedir.
Toplu gösteri ve yürüyüş hakkının OHAL dolayısıyla askıya alındığı Türkiye’de insanlar sorunlarını ve tepkilerini sosyal medya aracılığıyla iletirken de yargı kıskacıyla karşı karşıya gelmektedir. Sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları dolayısıyla haklarında dava açılan, gözaltına alınan, tutuklanan yurttaşların çetelesini tutmak bile imkansız hale gelmiştir.
Sivil toplum kuruluşlarının KHK’larla kapatıldığı, insan hakları savunucularının uydurma gerekçelerle tutuklandığı, basının tek sesli hale getirildiği bir ortamda insan hakları savunuculuğu yapmak ciddi bedelleri göze almayı gerektirir hale gelmiştir.
2017 yılına ait bazı sayısal veriler, içinde bulunduğumuz durumun vahametini ortaya koymaya yetmektedir.”ANKA