CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bana ‘AKP’nin 2012’de izlediği politikalardan en vahimi hangisidir’ diye sorarsanız, dış politika derim. Bütün bölgede ağırlığını kaybetmiştir. Yıllar yılı, dış politikadaki bütün kazanımlarımızı 2012’de çöp sepetine attık” dedi.
Kılıçdaroğlu gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle Hilton Otel’de kahvaltılı sohbet toplantısında bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, Tekirdağ’da bir CHP’li üyenin Twitter'da başörtülülere yönelik sözleriyle ilgili disipline verildiğini ve “gereğinin yapılacağını” belirterek, “Hiç kimse bir olayı şu veya bu şekilde aşağılayıcı bir ifadeyle değerlendiremez. Demokrasilerde bu ifadeleri kullanmak doğru değil. Kim olursa olsun” dedi.
-
Kılıçdaroğlu, Levent Kırca’nın kendisine yönelik sözlerine ilişkin ise, “Sayın Levent Kırca’nın benimle ilgili söylediği sözlere doğrusunu isterseniz söyleyecek fazla bir şey bulamıyorum. Sanatçılarla karşı karşıya gelmek istemem, dünyanın en tehlikeli işlerinden birisidir. Sanatçıdır, sanatına saygı duymak gerekir” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, yurtdışı gezilerine işaret edilmesi üzerine de, yurtdışıyla olan ilişkilerin önceki dönemlerde zayıf olduğunu, şimdi bunu güçlendirmeye çalıştıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Yeni bir sayfa açtık biz. Yurtdışında yeni söylemlerine ilgi gösteriyorlar” dedi. CHP Lideri, soru üzerine davet gelirse ABD’ye de gidebileceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu bir televizyon programında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “destek verebileceği” yönünde ifadelerde bulunduğunun söylenmesi üzerine, “Bana sorulan soru, başka hiç aday çıkmaz, aday olmaz, sadece iki kişi kalırsa nasıl oy verirsiniz? Yani seçeneği olmayan bir soru soruldu. Ben de dürüst bir politikacı olarak seçeneği olmayan bir soruya yanıt verdim. Benim gerçek düşüncem, halk cumhurbaşkanlığına kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmeyecektir” dedi. Yerel seçimlerde CHP’nin nasıl bir strateji izleyeceğini konusunda da Kılıçdaroğlu, “Halkın kabul ettiği, sevip saydığı, halkın kendisine hizmet vereceği konusunda endişe duymadığı kişileri belediye başkanı adayı olarak halkın karşısına çıkarmak, temennimiz bu. Bu konuda kamuoyu yoklamaları yapıyoruz, önümüzdeki süreçte örgütlere gideceğiz, eğilim yoklamaları yapacağız ve daha sonra adaylarımızı belirleyeceğiz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorunu konusunda bir süre önceki girişiminin hatırlatılarak, iki partiyle çalışılması fikrine karşı olup olmadığının sorulması üzerine, sorunun ancak toplumsal uzlaşmayla çözüleceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “İki partiyle, nasıl çözülecek? Parlamentodaki çoğunlukla olsaydı zaten AKP’nin çoğunluğu var oturur çözerdi, niye geldi CHP’ye? Kendi siyasal çoğunluğu varken, her yasa konusunda CHP’ye sormazken, bu sorunu ‘gel arkadaş birlikte çözelim’ deme ihtiyacını nereden duydu? Hangi gerekçeyle, bana çıkıp makul gerekçe söylesin. Bu derin kökleri olan bir olay, sıradan bir olay değil. O nedenle toplumsal uzlaşmayı zorunlu kılan bir olay. Yüzde 1’in bile önemi var, bu sorunun çözümünde. Onun için AKP’ye gittik. Bu gerçekleşecek hiç endişeniz olmasın. Bugün olmazsa yarın, yarın olmasa öbür gün parlamentoda bu sorunun çözümüyle ilgili bir komisyon oluşacaktır. Oluşmak zorundadır, akıl mantık bunu gerektiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine hükümetin dış politikasını eleştirerek şunları söyledi: “Bana ‘AKP’nin 2012’de izlediği politikalardan en vahimi hangisidir’ diye sorarsanız, dış politika derim. Bütün bölgede ağırlığını kaybetmiştir. Yıllar yılı, dış politikadaki bütün kazanımlarımızı 2012’de çöp sepetine attık. Suriye’yle, Irak’la, İran’la, Rusya’yla ilişkilerimiz son derece bozuk. AB sürecinin tümüyle tıkandığı ve durduğu bir noktaya geldik. Kesinlikle Dışişleri Bakanının o koltuktan ayrılması gerekir. Kendisine ‘çapsız’ dediğim için alınganlık göstermiş, kullandığım en hafif deyimdir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu noktaya düşürülmesini içime sindiremiyorum. Uçağımız düşürülecek, Bakanlarımız bırakılmayacak, uçaktan indirilmeyecek, açıkça tehdit edilecek, bu konuma geldik. Sözde oyun kurcuyduk, oyuncak olduk.”
Kılıçdaroğlu, Levent Kırca’nın kendisine yönelik sözlerine ilişkin ise, “Sayın Levent Kırca’nın benimle ilgili söylediği sözlere doğrusunu isterseniz söyleyecek fazla bir şey bulamıyorum. Sanatçılarla karşı karşıya gelmek istemem, dünyanın en tehlikeli işlerinden birisidir. Sanatçıdır, sanatına saygı duymak gerekir” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, yurtdışı gezilerine işaret edilmesi üzerine de, yurtdışıyla olan ilişkilerin önceki dönemlerde zayıf olduğunu, şimdi bunu güçlendirmeye çalıştıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Yeni bir sayfa açtık biz. Yurtdışında yeni söylemlerine ilgi gösteriyorlar” dedi. CHP Lideri, soru üzerine davet gelirse ABD’ye de gidebileceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu bir televizyon programında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “destek verebileceği” yönünde ifadelerde bulunduğunun söylenmesi üzerine, “Bana sorulan soru, başka hiç aday çıkmaz, aday olmaz, sadece iki kişi kalırsa nasıl oy verirsiniz? Yani seçeneği olmayan bir soru soruldu. Ben de dürüst bir politikacı olarak seçeneği olmayan bir soruya yanıt verdim. Benim gerçek düşüncem, halk cumhurbaşkanlığına kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmeyecektir” dedi. Yerel seçimlerde CHP’nin nasıl bir strateji izleyeceğini konusunda da Kılıçdaroğlu, “Halkın kabul ettiği, sevip saydığı, halkın kendisine hizmet vereceği konusunda endişe duymadığı kişileri belediye başkanı adayı olarak halkın karşısına çıkarmak, temennimiz bu. Bu konuda kamuoyu yoklamaları yapıyoruz, önümüzdeki süreçte örgütlere gideceğiz, eğilim yoklamaları yapacağız ve daha sonra adaylarımızı belirleyeceğiz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorunu konusunda bir süre önceki girişiminin hatırlatılarak, iki partiyle çalışılması fikrine karşı olup olmadığının sorulması üzerine, sorunun ancak toplumsal uzlaşmayla çözüleceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “İki partiyle, nasıl çözülecek? Parlamentodaki çoğunlukla olsaydı zaten AKP’nin çoğunluğu var oturur çözerdi, niye geldi CHP’ye? Kendi siyasal çoğunluğu varken, her yasa konusunda CHP’ye sormazken, bu sorunu ‘gel arkadaş birlikte çözelim’ deme ihtiyacını nereden duydu? Hangi gerekçeyle, bana çıkıp makul gerekçe söylesin. Bu derin kökleri olan bir olay, sıradan bir olay değil. O nedenle toplumsal uzlaşmayı zorunlu kılan bir olay. Yüzde 1’in bile önemi var, bu sorunun çözümünde. Onun için AKP’ye gittik. Bu gerçekleşecek hiç endişeniz olmasın. Bugün olmazsa yarın, yarın olmasa öbür gün parlamentoda bu sorunun çözümüyle ilgili bir komisyon oluşacaktır. Oluşmak zorundadır, akıl mantık bunu gerektiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine hükümetin dış politikasını eleştirerek şunları söyledi: “Bana ‘AKP’nin 2012’de izlediği politikalardan en vahimi hangisidir’ diye sorarsanız, dış politika derim. Bütün bölgede ağırlığını kaybetmiştir. Yıllar yılı, dış politikadaki bütün kazanımlarımızı 2012’de çöp sepetine attık. Suriye’yle, Irak’la, İran’la, Rusya’yla ilişkilerimiz son derece bozuk. AB sürecinin tümüyle tıkandığı ve durduğu bir noktaya geldik. Kesinlikle Dışişleri Bakanının o koltuktan ayrılması gerekir. Kendisine ‘çapsız’ dediğim için alınganlık göstermiş, kullandığım en hafif deyimdir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu noktaya düşürülmesini içime sindiremiyorum. Uçağımız düşürülecek, Bakanlarımız bırakılmayacak, uçaktan indirilmeyecek, açıkça tehdit edilecek, bu konuma geldik. Sözde oyun kurcuyduk, oyuncak olduk.”