Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, Malatya'da Alevi aileyle Ramazan davulcusu arasında çıkan tartışmanın “linç hareketine” dönüştüğünü belirterek, “Aslında bu olaylar, Irak’ta ve Suriye’de gerçekleştirilen ayrıştırma politikalarının Türkiye’deki provasıdır; ancak sağduyulu halkımız oyuna gelmeyecek ve bu planları bozacaktır” dedi.
Demir, yaptığı yazılı açıklamada, Malatya'nın Sürgü Beldesi'nde yaşayan Alevi aileyle Ramazan davulcusu arasında çıkan tartışmanın “linç hareketine” dönüştüğünü, tekbir eşliğinde ailenin evinin taşlanarak, evin yanındaki ahırın da ateşe verildiğini dile getirdi. Aile beldeyi terk etmeye zorlanırken, güvenlik güçlerinin yeterli müdahalede bulunmadığını kaydeden Demir, “Malatya Valisi Ulvi Saran ise ‘Ufak çaplı bir gerginlik’ diyerek olayı geçiştirmeye çalışmış ve aileyi linç etmek isteyenlere cesaret vermiştir” dedi.
Demir, yaşananların, AKP iktidarının 2002’den itibaren artarak devam eden, Cumhuriyetin temel değerlerine ve ulusal bütünlüğümüze yönelik saldırılarının sonucu olduğunu öne sürdü. Siyasal iktidarın, ortak değerler üzerinden değil, etnik ve dinsel ayrılıklar üzerinden siyaset ürettiğini vurgulayan Demir, şunları ifade etti: “Sivas Katliamı davasında, sanıkların avukatlığını üstlenenlerin AKP’de önemli görevlere getirilmesi, yine davanın AKP iktidarı döneminde zamanaşımına uğraması, ırkçı nefretin teşvik edilmesine, hatta ödüllendirilmesine hizmet etmektedir. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın bir mitinginde Alevi yurttaşlarımızı yuhalatması, Suriye’de yaşanan gelişmeler üzerinden yaptığı mezhepçi açıklamalar, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in Aleviliğin ayrı bir inanç olmadığı ve ibadet yerlerinin cemevi değil, cami olduğu yönündeki açıklamaları, Yargıtay’ın ‘cemevlerinin ibadethane olamayacağına dair kararı’ bu saldırıya zemin hazırlamıştır.”
Türkiye’de siyasal iktidar tarafından inanç ve etnik ayrımcılık yapılarak halkın kamplara bölünmeye çalışıldığını, “yurttaşı ümmet yapma, dini siyasete alet etme” çabalarının olanca hızıyla sürdürüldüğünü belirten Demir, şunları ekledi: “Aslında bu olaylar, Irak’ta ve Suriye’de gerçekleştirilen ayrıştırma politikalarının Türkiye’deki provasıdır. ABD ve AB emperyalizminin oyunuyla tezgahlanan bu senaryoların acı reçetesini, Irak ve Suriye halkı çok ağır biçimde ödemiştir ve ödemeye de devam etmektedir. Şimdi aynı oyun Türkiye’de sahnelenmek istenmektedir. Ancak sağduyulu halkımız oyuna gelmeyecek ve bu planları bozacaktır. Eğitim-İş olarak, Alevi yurttaşlarımızın uğradığı çirkin saldırıyı kınıyor; Hükümeti bir daha böyle linç girişimlerinin yaşanmaması için gerekli önlemleri almaya, olayın sorumlularını ve faillerini bir an önce yargı önüne çıkartmaya çağırıyoruz.”SHA
Demir, yaptığı yazılı açıklamada, Malatya'nın Sürgü Beldesi'nde yaşayan Alevi aileyle Ramazan davulcusu arasında çıkan tartışmanın “linç hareketine” dönüştüğünü, tekbir eşliğinde ailenin evinin taşlanarak, evin yanındaki ahırın da ateşe verildiğini dile getirdi. Aile beldeyi terk etmeye zorlanırken, güvenlik güçlerinin yeterli müdahalede bulunmadığını kaydeden Demir, “Malatya Valisi Ulvi Saran ise ‘Ufak çaplı bir gerginlik’ diyerek olayı geçiştirmeye çalışmış ve aileyi linç etmek isteyenlere cesaret vermiştir” dedi.
Demir, yaşananların, AKP iktidarının 2002’den itibaren artarak devam eden, Cumhuriyetin temel değerlerine ve ulusal bütünlüğümüze yönelik saldırılarının sonucu olduğunu öne sürdü. Siyasal iktidarın, ortak değerler üzerinden değil, etnik ve dinsel ayrılıklar üzerinden siyaset ürettiğini vurgulayan Demir, şunları ifade etti: “Sivas Katliamı davasında, sanıkların avukatlığını üstlenenlerin AKP’de önemli görevlere getirilmesi, yine davanın AKP iktidarı döneminde zamanaşımına uğraması, ırkçı nefretin teşvik edilmesine, hatta ödüllendirilmesine hizmet etmektedir. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın bir mitinginde Alevi yurttaşlarımızı yuhalatması, Suriye’de yaşanan gelişmeler üzerinden yaptığı mezhepçi açıklamalar, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in Aleviliğin ayrı bir inanç olmadığı ve ibadet yerlerinin cemevi değil, cami olduğu yönündeki açıklamaları, Yargıtay’ın ‘cemevlerinin ibadethane olamayacağına dair kararı’ bu saldırıya zemin hazırlamıştır.”
Türkiye’de siyasal iktidar tarafından inanç ve etnik ayrımcılık yapılarak halkın kamplara bölünmeye çalışıldığını, “yurttaşı ümmet yapma, dini siyasete alet etme” çabalarının olanca hızıyla sürdürüldüğünü belirten Demir, şunları ekledi: “Aslında bu olaylar, Irak’ta ve Suriye’de gerçekleştirilen ayrıştırma politikalarının Türkiye’deki provasıdır. ABD ve AB emperyalizminin oyunuyla tezgahlanan bu senaryoların acı reçetesini, Irak ve Suriye halkı çok ağır biçimde ödemiştir ve ödemeye de devam etmektedir. Şimdi aynı oyun Türkiye’de sahnelenmek istenmektedir. Ancak sağduyulu halkımız oyuna gelmeyecek ve bu planları bozacaktır. Eğitim-İş olarak, Alevi yurttaşlarımızın uğradığı çirkin saldırıyı kınıyor; Hükümeti bir daha böyle linç girişimlerinin yaşanmaması için gerekli önlemleri almaya, olayın sorumlularını ve faillerini bir an önce yargı önüne çıkartmaya çağırıyoruz.”SHA