DİSK Genel Başkanı Kani Beko, AK Parti’nin kendi halkına kan kustururken, Suriye için demokrasi nutukları çekmeye devam ettiğini vurgulayarak, “Kendi katliamcılarını 'kahraman', diğer tarafın katliamcılarını 'firavun' ilan eden Başbakan 'Her firavunun bir Musa’sı vardır' diye tehditkar bir dille konuşmaktadır” dedi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, bugün dünyayı yöneten güçlerin savaştan, kan dökmekten vazgeçmediğini belirterek, “Hitler faşizminin Polonya'yı işgaliyle başlayan 1 Eylül 1939 tarihinden sonra 6 yıl süren ve 2 Eylül 1945'te sona eren II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda 54 milyon insan hayatını kaybetti. Yine milyonlarca insan sakat, yaralı, aç ve sefil yaşamak zorunda kaldı. Hitler ordularının yenilmesinden sonra, insanlığa büyük acılar yaşatan savaşların bir daha yaşanmaması dileğiyle savaşın başladığı tarih olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak ilan edildi” ifadelerine yer verdi.
Başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada silahların konuştuğunu dile getiren Beko, silahlar konuştukça bütün insanlığın ağır bir sarsıntı yaşadığını ifade etti. AK Parti iktidarının mezhep eksenli çatışmaları kışkırttığını belirterek şunları kaydetti: “Emperyalizmin hegemonya savaşının parçası olarak gelişen bu saldırılar Irak, Libya ve Afganistan'dan sonra bugün Suriye üzerinden devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmektedir. Maalesef AKP iktidarı da bu savaşlarda aktif bir taraf olmakta, bölgede mezhep eksenli çatışmaları kışkırtmaktadır. Akan gözyaşı ve kan iç siyasi hesaplara da tahvil edilmeye çalışılmaktadır. Kendi katliamcılarını 'kahraman', diğer tarafın katliamcılarını 'firavun' ilan eden Başbakan 'Her firavunun bir Musa’sı vardır' diye tehditkar bir dille konuşmaktadır. Ancak aynı AKP’nin Suriye’ye yönelik emperyalist bir saldırı için lobi yapması iktidarın Musa’sının ABD ve diğer emperyalist güçler olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”
Ortadoğu’daki çatışma ve savaşlardan en çok ABD’nin kârlı çıktığına dikkat çeken Beko mesajında, “Amerika 2010 yılında 21.4 milyar dolar olan silah satışını 2011'de üçe katlayarak 66.3 milyar dolara çıkardı. AKP’nin desteklediği ve katılmak için tezkere hazırladığı Irak savaşında milyonlarca insan ölürken emperyalist petrol tekelleri kârlarına kâr kattı. '2013 Yatırım Programı'na göre 80 milyon dolara 6 adet fen lisesi yapılabiliyor; yani, silaha harcanan 66 milyar dolarla 5 bini aşkın fen lisesi yapılabilirdi. Ankara İstanbul arası 450 kilometrelik hızlı tren hattının maliyetinin 8 milyar 200 milyon TL, 96 bin öğrenci barındıran bir yurdun 4 milyar 637 milyon TL, 2 bin 300 kilometrelik duble yol maliyetinin 6 milyar 248 milyon TL, 298 adet afete dayanıklı evin 11 milyon 430 bin TL maliyeti olduğu düşünülürse, Ortadoğu’da silaha ayrılan parayla kaç kilometrelik demiryolu ve otoban, kaç bin öğrenciyi barındıracak kaç yurt, afete dayanıklı kaç bin tane ev yapılabileceğini siz düşünün” ifadelerine de yer verdi.
Beko, AK Parti’nin kendi halkına kan kustururken, Suriye için demokrasi nutukları çekmeye devam ettiğini vurgulayarak, AK Parti’nin hevesle yaptığı taşeronluk sonucunda Türkiye, sokaklarında yabancı uyruklu eli silahlı grupların, ajanların, gizli servislerin, emperyalizmin özel kuvvet olarak kullandığı çapulcu sürülerinin cirit attığı bir ülke haline geldiğini kaydetti. AK Parti’nin daha büyük acılar yaratmaktan çekinmediğini dile getiren Beko, AK Parti’nin, emperyalistleri Suriye’ye müdahaleye çağırdığını belirtti. Emek savaşının durdurması gerektiğinin altını çizen Beko şunları kaydetti: “Emek savaşı durdurulmalı, çünkü savaşlarda pompalanan milliyetçiliğin ve mezhepçiliğin gölgesinde emeğe karşı bir savaş yürütülmektedir. Bugün Suriye’deki zulümden bahseden iktidar taşeron çalışmayı yaygınlaştırmak, ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirmek istemektedir. Bu işçi sınıfına, emeğe karşı bir savaştır. Bu nedenle ülkede, bölgede ve dünyada tüm savaşları durduracak olan, durdurması gereken biziz. Biz emekçiler savaşın en büyük mağdurları olarak, iktidardan ve sermayeden barış da, özgürlük de, eşitlik de beklenmeyeceğinin farkındayız. Söz veriyoruz; barış çığlığını, dünya halklarının kardeşliği özlemini tüm ülkeye yayacağız. Söz veriyoruz; ABD taşeronluğuna soyunanlardan hesap soracağız. Söz veriyoruz; acının ve vahşetin değil türkülerin, halayların, horonların birleştirdiği bir ülkeyi inşa edeceğiz; barışın hüküm sürdüğü bir ülkeyi dişimizle, tırnağımızla, alınterimizle, yüreğimizle inşa edeceğiz. Söz veriyoruz; kardeşliğin dünyasını kuracağız!”SHA
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, bugün dünyayı yöneten güçlerin savaştan, kan dökmekten vazgeçmediğini belirterek, “Hitler faşizminin Polonya'yı işgaliyle başlayan 1 Eylül 1939 tarihinden sonra 6 yıl süren ve 2 Eylül 1945'te sona eren II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda 54 milyon insan hayatını kaybetti. Yine milyonlarca insan sakat, yaralı, aç ve sefil yaşamak zorunda kaldı. Hitler ordularının yenilmesinden sonra, insanlığa büyük acılar yaşatan savaşların bir daha yaşanmaması dileğiyle savaşın başladığı tarih olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak ilan edildi” ifadelerine yer verdi.
Başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada silahların konuştuğunu dile getiren Beko, silahlar konuştukça bütün insanlığın ağır bir sarsıntı yaşadığını ifade etti. AK Parti iktidarının mezhep eksenli çatışmaları kışkırttığını belirterek şunları kaydetti: “Emperyalizmin hegemonya savaşının parçası olarak gelişen bu saldırılar Irak, Libya ve Afganistan'dan sonra bugün Suriye üzerinden devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmektedir. Maalesef AKP iktidarı da bu savaşlarda aktif bir taraf olmakta, bölgede mezhep eksenli çatışmaları kışkırtmaktadır. Akan gözyaşı ve kan iç siyasi hesaplara da tahvil edilmeye çalışılmaktadır. Kendi katliamcılarını 'kahraman', diğer tarafın katliamcılarını 'firavun' ilan eden Başbakan 'Her firavunun bir Musa’sı vardır' diye tehditkar bir dille konuşmaktadır. Ancak aynı AKP’nin Suriye’ye yönelik emperyalist bir saldırı için lobi yapması iktidarın Musa’sının ABD ve diğer emperyalist güçler olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”
Ortadoğu’daki çatışma ve savaşlardan en çok ABD’nin kârlı çıktığına dikkat çeken Beko mesajında, “Amerika 2010 yılında 21.4 milyar dolar olan silah satışını 2011'de üçe katlayarak 66.3 milyar dolara çıkardı. AKP’nin desteklediği ve katılmak için tezkere hazırladığı Irak savaşında milyonlarca insan ölürken emperyalist petrol tekelleri kârlarına kâr kattı. '2013 Yatırım Programı'na göre 80 milyon dolara 6 adet fen lisesi yapılabiliyor; yani, silaha harcanan 66 milyar dolarla 5 bini aşkın fen lisesi yapılabilirdi. Ankara İstanbul arası 450 kilometrelik hızlı tren hattının maliyetinin 8 milyar 200 milyon TL, 96 bin öğrenci barındıran bir yurdun 4 milyar 637 milyon TL, 2 bin 300 kilometrelik duble yol maliyetinin 6 milyar 248 milyon TL, 298 adet afete dayanıklı evin 11 milyon 430 bin TL maliyeti olduğu düşünülürse, Ortadoğu’da silaha ayrılan parayla kaç kilometrelik demiryolu ve otoban, kaç bin öğrenciyi barındıracak kaç yurt, afete dayanıklı kaç bin tane ev yapılabileceğini siz düşünün” ifadelerine de yer verdi.
Beko, AK Parti’nin kendi halkına kan kustururken, Suriye için demokrasi nutukları çekmeye devam ettiğini vurgulayarak, AK Parti’nin hevesle yaptığı taşeronluk sonucunda Türkiye, sokaklarında yabancı uyruklu eli silahlı grupların, ajanların, gizli servislerin, emperyalizmin özel kuvvet olarak kullandığı çapulcu sürülerinin cirit attığı bir ülke haline geldiğini kaydetti. AK Parti’nin daha büyük acılar yaratmaktan çekinmediğini dile getiren Beko, AK Parti’nin, emperyalistleri Suriye’ye müdahaleye çağırdığını belirtti. Emek savaşının durdurması gerektiğinin altını çizen Beko şunları kaydetti: “Emek savaşı durdurulmalı, çünkü savaşlarda pompalanan milliyetçiliğin ve mezhepçiliğin gölgesinde emeğe karşı bir savaş yürütülmektedir. Bugün Suriye’deki zulümden bahseden iktidar taşeron çalışmayı yaygınlaştırmak, ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirmek istemektedir. Bu işçi sınıfına, emeğe karşı bir savaştır. Bu nedenle ülkede, bölgede ve dünyada tüm savaşları durduracak olan, durdurması gereken biziz. Biz emekçiler savaşın en büyük mağdurları olarak, iktidardan ve sermayeden barış da, özgürlük de, eşitlik de beklenmeyeceğinin farkındayız. Söz veriyoruz; barış çığlığını, dünya halklarının kardeşliği özlemini tüm ülkeye yayacağız. Söz veriyoruz; ABD taşeronluğuna soyunanlardan hesap soracağız. Söz veriyoruz; acının ve vahşetin değil türkülerin, halayların, horonların birleştirdiği bir ülkeyi inşa edeceğiz; barışın hüküm sürdüğü bir ülkeyi dişimizle, tırnağımızla, alınterimizle, yüreğimizle inşa edeceğiz. Söz veriyoruz; kardeşliğin dünyasını kuracağız!”SHA