ANASAYFA arrow right Siyaset

Türkiye’nin bir komşu ülkeye uydurma iddialarla girmeye kalkması çok yanlış”

Türkiye’nin bir komşu ülkeye uydurma iddialarla girmeye kalkması çok yanlış”
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.59
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.59
bir iktidarın izlediği politikalar, doğrudan doğruya Türkiye’nin de güvenliğini tehdit eden politikalardır” dedi
Eski Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Prof. Dr. Abdüllatif Şener, “Türkiye’yi tehlikeli bir terörist grubun merkezi haline dönüştüren bir iktidarın izlediği politikalar, doğrudan doğruya Türkiye’nin de güvenliğini tehdit eden politikalardır” dedi

Eski Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Prof. Dr. Abdüllatif Şener, Türkiye’nin bir komşu ülkeye “uydurma” iddialarla girmeye kalkmasının çok yanlış olduğunu vurgularken, “Suriye politikasıyla Türkiye kendi iç güvenliğini tehdit altına sokmaktadır. Bir kere bölgeyi, uluslararası kaçak silah ticaretinin bölgesi, merkezi haline getirmek, buna destek olmak, Türkiye açısından yanlış bir politikaydı.Suriye’de istikrarsızlık demek, muhalefetin bir yerlerden silahla beslenmesi demek, bölgenin bir anlamda da silah kaçakçılığının merkezi haline gelmesi demektir ki, bu çok tehlikeli bir şeydir” dedi.
Şener Rusya’nın Sesi radyosuna konuştu.
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı ve gerçekleşmesi beklenen askeri müdahaleye ilişkin bir soru üzerine Şener, Batı’nın belli ilkelerden hareket ederek davranmadığını savundu. Batı ülkelerinin “çifte standart” uyguladığının altını çizen Şener, “Herhangi bir olayda menfaatleri, beklentileri ne ise, neyi gerçekleşmesini, hangi sonuca ulaşmasını arzu ediyorsa ona göre tutum sergiliyor. Yani, neyin doğru olduğunu, neyin de yanlış olduğunu ortaya koymaktan öte kimin yanında, kime karşı olduğunu ön plana getiriyor.Bu, uluslararası ilişkilerde hiç yapılmaması gereken bir şeydir.Çünkü Dünya karışık bir ortamdadır.Bu ortamda ilkeler ön planda olmalıdır, doğrular ön planda olmalıdır” dedi. 

Suriye konusunda Batı’nın tutumunu başından beri hiç anlayamadığına vurgu yapan Şener, şöyle konuştu: 
“Şimdi Suriye’de muhalefet dediğimiz kesim, ağırlıklı olarak zaten Suriyeli değil, Dünya’nın diğer ülkelerinde yetiştirilmiş, eğitilmiş, kendilerine ağır silahlar kullanmaya öğrettikleri bir takım militanlar, bunun da ötesinde terörist gruplar 30’dan fazla ülkeden Suriye’ye sokulmuşlardır ve Suriye’yi kan gölüne çevirmektedirler. Şu anda Suriye’de olup biten bütün katliamların bir numaralı sorumlusu bu ülkeye dışarıdan gelen yabancılardır, terörist gruplardır. İkinci derecede bu Suriye’deki katliamların sorumlusu ise bu terörist grupları, bu yabancı unsurları besleyen, silahlandıran ve destekleyen ülkelerdir. Şimdi hayret ediyorum, Şam yakınında bir kimyasal silah kullanıldığı ile ilgili bir iddia var. Bu kimyasal silahın etki ettiği alan muhaliflerin kontrolünde ve bu muhalif dediğimiz gruplar bu bölgeye de hakim olan grup, Suriye’de birçok muhalefet grubu var, doğrudan doğruya terör eylemleri yapmış, şimdiye kadar yaptığı eylemlerin tamamı terör eylemi sayılacak bir gruptur. Ve bu terör eylemleri yapan muhalefet grubunun yapmış olduğu bir açıklama tüm Dünya medyasında “aman Esad kimyasal silah kullanmış” diye kamuoyuna duyuruluyor.Medya bundan besleniyor, yani medya doğrudan doğruya bu terörist grubun, muhalefetin yapmış olduğu açıklamalardan besleniyor.Onu tekrar ediyor. Ve diğer taraftan henüz bir soruşturma, inceleme yapılmadan Batı ülkelerinin diplomatları, başkanları taraf tutarcasına, kimi desteklediklerini gösterircesine daha inceleme yapılmadan önce sanki kimyasal silahı Hükümet Suriye’de kullanmış gibi yanlış açıklamalar yaptılar. Bu, ne diplomasi kurallarına uygundur, ne gerçeklere uygundur, ne de uluslararası temel olarak korunması gereken ilkelere uygundur. Dünya, sürekli terörist eylemler yapan, bombalar patlatan, Suriye’yi kan gölüne çeviren ve ağırlıklı olarak da Suriyeli olmayan yabancılardan oluşan bir terörist grubu nasıl destekler? Ne işiniz var Suriye’de sizin? Siz yabancısınız! Suriyeli değilsiniz! Her gün de terör eylemi yapıyorsunuz! Ondan sonra da Hükümet’i itham altında bırakmak için açıklama yapıyorsunuz. Bilmem, kimyasal silah kullandı diye, ve bu, gayri ciddi, kaynak olarak kullanılmaması gereken kaynak, Washington’un da kaynağı haline geliyor, Londra’nın kaynağı haline geliyor ve tüm medyanın da Dünya televizyonlarında kaynağı halinde geliyor. Doğrusu, ben bunu anlayamıyorum.İnsani bir duyguyla baktığımız zaman anlaşılır bir tarafı yok, diplomatik açıdan baktığımızda anlaşılır bir durum yok. Asıl sorgulanması gereken şudur: bu terörist grupları niye destekliyorsunuz? Şimdi bu bahaneyle, yani bu kimyasal olayla ilgili iddialar doğrudan doğruya Batı medyasında abartılmasının sebebi, bu muhalefet gruplarına psikolojik destek sağlamak maksadıyladır. Siz teröristlere destek sağlıyorsunuz.”

Şener, Batının doğrudan doğruya Orta Doğu’daki çıkarlarıyla ana politikalarına uygun sonuçlar elde etmeye çalıştığını dile getirirken, “Bu elde etmeye çalıştığı sonuçların gerçek olması, doğru olması, ilkesel olması diye bir şey söz konusu değildir. Suriye’nin kan gölüne dönmesi lazım. Bu nasıl gerçekleşir?Bu, bir ton teröristlere destek sağlamakla gerçekleşebilir.Şimdi bunu ilkesel olarak değerlendirebilir misiniz?Nasıl teröristleri destekliyorsunuz?Sonra arkasından teröristler, Hükümet kimyasal silah kullandı diye bir açıklama yapıyor.Onu da koz olarak kullanıyorlar.Bakın, açıklama yapıldı bilmem ne diye.Ama, şu bir gerçek ki, kimyasal silahı bir dış müdahale nedeni olarak gösteren Batı, bu konuda kötü sicile sahiptir.Nedir o kötü sicil?“Irak’ta kimyasal silahlar var, nükleer silahlar var”.İddia bu değil miydi?Yüz kere araştırma yapıldı, raporlar yazıldı, bilmem ne oldu. Tüm Batı kontrolündeki Dünya medyasında yapılan abartılarıyla ‘Irak’ta bilmem tehlikeli nükleer silahlar var, kimyasal silahlar var’, iddiasıyla Irak’a girildi. Irak işgalinden sonra anlaşıldı ki, bu iddiaların hepsi yalandır. Şimdi Suriye konusundaki iddiaların hepsinin yalan olmadığını kim söyleyebilir? Asıl maksat şu: aynen Irak’ta olduğu gibi, yeni bir bahane icat ederek zor durumdaki muhalefete destek sağlamak ve Suriye konusunda istedikleri sonucu elde etmektir. Ama bu çok yanlış bir şeydir” dedi.
Bir soru üzerine “Türkiye’nin bir komşu ülkeye uydurma iddialarla girmeye kalkması çok yanlış bir şeydir” diyen Şener, “Ancak Türkiye’de yayınlanan bazı haberlerdeki bu kimyasal silah iddiaları ile ilgili gürültünün arkasından, Türkiye’deki tüm televizyon kanallarının ve diğer medya yayınlarının Hükümet’in kontrolü altında olduğu için medyadaki Suriye’da kimyasal silah kullanıldı diye yaygaradan yararlanmak suretiyle, basının da ifade ettiği gibi, Türkiye çok miktarda Suriye’deki muhaliflere ağır silahlar göndermiş. Şimdi bu bile son derecede yanlış, tehlikeli bir şeydir. Hem de Türkiye’nin ağır silahlar gönderdiği ifade edilen Suriye’deki grup, Amerika’nın bile terörist olarak ilan ettiği ‘En-Nusra Cephesi’ grubudur. Böylesine yanlış şeyler sonunda uluslararası sorunlar oluşturur. Bunun arkasından Irak’ta gördüğümüz gibi, yine gerçeklerle ilgisi olup olmayacağı belli olmayan ama belli bir sonucu elde etmek için oluşturulan bu gürültülerin arkasından Türkiye Batılı müttefikleriyle beraber Suriye’ye yönelik bir dış müdahalede bulunursa bu da yanlış olur. Bu, Türkiye’deki kamu vicdanını da rahatsız eder. Ama bunu meşru hale dönüştürmek için gece gündüz medyanın halkı etkilemesine de özel çaba gösteriliyor ve bunu ben çok çirkin bir senaryo olarak ve çok yanlış bir hadise olarak görüyorum. Böylesine büyük bir yanlışın içerisine her şeye rağmen Türkiye’nin girmemesini bekliyorum” dedi.

Şener, Suriye politikasıyla Türkiye kendi iç güvenliğini tehdit altına soktuğunu belirterek, “Bir kere bölgeyi, uluslararası kaçak silah ticaretinin bölgesi, merkezi haline getirmek, buna destek olmak, Türkiye açısından yanlış bir politikaydı” dedi. Şener sözlerini şöyle tamamladı: 
“Suriye’de istikrarsızlık demek, muhalefetin bir yerlerden silahla beslenmesi demek, bölgenin bir anlamda da silah kaçakçılığının merkezi haline gelmesi demektir ki, bu çok tehlikeli bir şeydir. Türkiye-Suriye arasının böylesine bir merkez haline dönüşmesi, yarın için Türkiye’nin güvenliğini de tehdit edecek bir hadisedir.Ama bunun ötesinde başka bir şey daha var. Bakın, Suriye’deki eylemlerde bulunan gruplar doğrudan doğruya terörist gruplardır.Bunların yaptığı eylemlerin İslam’la bir ilgisi olduğuna inanmıyorum ben. Yani, insanları katledeceksiniz, masum insanları imha edeceksiniz, katliamlar yapacaksınız, camiyi bombalayacaksınız, türbeyi bombalayacaksınız, pazaryerini bombalayacaksınız, gencecik çocukları gırtlağından keseceksiniz, sonra Müslüman olduğunuzu iddia edeceksiniz. Bu fiiller, Müslüman fiiller değil ki. Onun için, şekil olarak, ne kadar Müslüman görüntüsü içerisinde olsalar da bunlar gayr-i İslami, İslam dışı gruplardır ve kesimlerdir. Doğrudan doğruya Batı’nın oyuncağı haline dönüşmüşlerdir. İslam ülkelerinde kan akıtıyorlar! Müslümanları öldürüyor bunlar.Irak’ta yapılan katliamları bunlar yapıyor.Pakistan’da yapılan katliamları bunlar yapıyor.Afganistan’da katliam yapıyorlar.Somali’de katliam bunlar yapıyor.Nijerya’da katliam bunlar yapıyor.Libya’da katliamı bunlar yapıyor.Suriye’de katliamı bunlar yapıyor.Öldürdükleri, katlettikleri insanlar hep Müslüman.Böylesine dün İslam aleminde katliam yapan bir terörist grubun Müslüman olduğunu, dindar olduğunu veya bir İslami amaca sahip olduğunu iddia etmek mümkün değildir.Bana göre, bunların iddiaları da, yolu da, kendileri de İslam dışıdır.Şimdi böylesine azgın bir terör örgütünün bir merkezi haline dönüştürüldü Türkiye-Suriye arası.Bakın, bu gruplar Türkiye üzerinden sürekli olarak Suriye’ye giriyorlar, orada çatışıyorlar ve dinlenmek için de Türkiye’ye geliyorlar kebap yemeye. Şimdi Türkiye’yi böylesine tehlikeli bir terörist grubun merkezi haline dönüştüren bir iktidarın izlediği politikalar, doğrudan doğruya Türkiye’nin de güvenliğini tehdit eden politikalardır. Onun için Hükümet bundan vazgeçmek zorundadır. Bu, sürdürülebilir bir şey değildir.”SHA









İlginizi Çekebilir
Ankara'da tarihi gün: 6 muhalefet partisi liderleri imzayı attı
Ankara'da tarihi gün: 6 muhalefet partisi liderleri imzayı attı
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA ve Gelecek Partisi genel başkanları, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'' üzerine Ankara'da bir araya geldi. Liderler...
#Siyaset / 28 Şubat 2022
Altı muhalefet partisinin açıkladığı Mutabakat Metninde 25 kritik madde
Altı muhalefet partisinin açıkladığı Mutabakat Metninde 25 kritik madde
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi'nin aylardır süren “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında uzlaştıkları Mutabakat...
#Siyaset / 28 Şubat 2022
6 parti, parlamenter sisteme dönüş çalışmasını kamuoyu ile paylaşacak
6 parti, parlamenter sisteme dönüş çalışmasını kamuoyu ile paylaşacak
Ekim ayından bu yana hazırlığı devam eden metin 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde parlamenter sisteme dönüşün nedenleri anlatılacak.
#Siyaset / 27 Şubat 2022
DEVA Partisi’ne katıldılar
DEVA Partisi’ne katıldılar
Aslen Halfetili olan ve Şehitkamil ilçesinde ikamet eden Arslan ailesi 8 Şubat Mahallesinde bir salonda düzenlenen törenle AK Parti’den istifa ederek DEVA Partisi’ne katı...
#Siyaset / 18 Şubat 2022
6 partinin genel başkanları 12 Şubat'ta bir araya gelecek
6 partinin genel başkanları 12 Şubat'ta bir araya gelecek
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Güçlendirilmiş parlamenter sistemin son hali için Genel Başkanımızın daveti üzerine 6 partinin genel başkanları 12 Şubat Cumartesi günü bir aray...
#Siyaset / 06 Şubat 2022
Milletvekilleri, vatandaşın fatura sıkıntısını dile getirdi
Milletvekilleri, vatandaşın fatura sıkıntısını dile getirdi
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün partisinden bir grup milletvekiliyle gerçekleştirdiği kahvaltılı toplantının ana gündemi ekonomiydi...
#Siyaset / 04 Şubat 2022
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *