ANASAYFA arrow right Kültür-Sanat

Mevlana’nın çağdaş insana mesajı anlatıldı

Mevlana’nın çağdaş insana mesajı anlatıldı
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 02.47
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 02.47
Müslüman dünyasının onu ‘efendimiz’ anlamına gelen 'Mevlana' adı ile onurlandırdığını söyledi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, İslam aleminin yetiştirdiği en büyük sofilerden olan Muhammed Celaleddin, 1207 yılında Belh şehrinde doğduğunu, Müslüman dünyasının onu ‘efendimiz’ anlamına gelen 'Mevlana' adı ile onurlandırdığını söyledi.
Rektör Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Hz. Mevlana'nın önemi ve eşsizliğinin ise, 'aşkı varlığın, varoluşun ve yaratılışın merkezine alan; bu niteliğiyle de tüm insanları ve tüm mahlukatı kucaklayan antropokozmik (kainat merkezli) dünya görüşü olduğunu belirtti.
Rektör Özdemir, Mevlana ile ilgili olarak şu ifadelere yer verdi: "Küçük Celaleddin daha 12 yaşındayken ailesi Moğol istilasından ve yıkımından kaçarak Belh'ten ayrıldı. Aile hac vazifesini yerine getirmek için Mekke'ye gitmiş ve uzun yolculuklardan sonra Selçuklu İmparatorluğu'nun başkenti olan Konya'ya yerleşmiştir. Dört yıl süren bu yolculuk boyunca Celaleddin sadece büyük şehirlerde, heybetli dağlarda, güzel ovalarda ve topraklarda dolaşmamış; aynı zamanda çağının iyi tanınan sofi ve alimleri ile de tanışmış; onlardan farklı bakış açıları ve yeni şeyler öğrenmiştir. Zamanın büyük alimlerinden olan babasından ilk eğitimini almış olmasına rağmen; kelam, fıkıh, felsefe, tefsir, mantık ve benzeri klasik ilimler onun ruhunun ve kalbinin susuzluğunu gidermeye yetmemiştir. Engin ruhunun susuzluğunu gidermek, K. Jaspers'in tabiriyle; Mevlana hakikati aramak ve bulmak için sürekli ‘yolda’ idi. Ona göre geleneksel ilimler şekilcilikle doluydu ve varlığın özüne inemiyorlardı. Bir gün öğrencileri ile ‘yolda’ yürürken onu baştan aşağıya sarsacak ve değiştirecek ‘gözün ışığı, aklın berraklığı, ruhun parlaklığı ve kalbin aydınlığı’ diye tanımladığı Şems-i Tebrizi (1185-1247) ile karşılaştı. Mevlana, Şems ile tanıştıktan sonra adeta yeniden doğdu ve aşkı kainatın canlı gücü olarak keşfetti."
"17 Aralık 1273 yılında büyük bir aşkla bağlı olduğu ‘dosta’ yürüdüğünde, şehirde yaşayan Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar, kısaca herkes cenazesine eşlik etti. O gün bugündür o sadece Müslümanların değil, tüm dünyanın Mevlana'sı (Efendisi) olarak kabul edilmekte; okunmakta ve anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, kullandığı zengin ve sembolik dil vasıtasıyla herkese ulaşabilmesi, sultanlardan sıradan insana kadar herkese hitap etmesi olabilir. Bu nedenle 21. yüzyılda başta ABD olmak üzere birçok ülkede hala yoğun bir ilginin merkezi olması ve okunması, üzerinde dikkatle durulması gereken bir olgu olarak karşımızda durmaktadır" diyen Özdemir, UNESCO'nın Mevlana'nın 800'üncü doğum yıldönümünü tüm dünyada kutlamasının, bu bağlamda büyük bir fırsat verdiğini vurguladı.İHA

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *