Bayburtlu sanatçı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın Sanko Sanat Galerisi’nde açtığı “Saklı Zamanlar” temalı 46’ncı kişisel resim sergisi sanatseverlerden ilgi görüyor
Prof. Dr. Koçan, köyünden çıkan ilk üniversite mezunu olduğunu, ilkokul ikinci sınıfı Nizip’te okuduğu için biyografisinde Gaziantep’in ayrı bir önemin bulunduğunu söyledi.
Sanatın merkezlerde kalmasını istemediğini, bu nedenle Anadolu’da birçok sergi açtığını belirten Prof. Dr. Koçan, “Oralara gitmezsek eserlerimizi göstermezsek olmaz. Gaziantep derinliği ve kültürü olan bir yer. Şehirlerimize yatırımlar yapıyoruz. Ancak asıl zenginlik kültürümüzdür” dedi.
SANKO’nun sanatla birleştirici olmasını çok kıymetli gördüğünü anlatan Prof. XDr. Koçan, geleneksel kutnu kumaşının günümüze uyarlanmış halini SANKO Park’ta bulunan Kutnia’da gördüğünü ve Kutnia’nın kendisini çok etkilediğine vurgu yaptı.
Bugünden geleceğe yönelik hayaller kurmak gerektiğini, insanoğlunun gelenekten geleceğe bir hayatının bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Koçan, “Bu bizi geleceğe taşıyor. Zeugma bizim. Atatürk ‘Eğer derinliğimize sahip çıkmazsak, topraklarımız bizim olmaz’ diyor. Herkes gücü oranında geleceği için geçmişine sahip çıkmalı” diye konuştu.
Tuvallerinde beliren insanoğlunun soyutlaşmış gölgeler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Koçan, şöyle devam etti:
“Baksı ‘şaman’ anlamına geliyor. Köyümün eski adının Baksı olması, şaman geleneğinin bir devamı olarak görülebilir. Heykellerden oluşan şamanik figürler üzerine kendi hayatımdan semboller var. Buradaki figürler babam ve annemin yaşam mücadelesini tarif eder. Benim resimlerimde insan bedeni kaybolmuş ancak temsili olarak silüeti görünür. Şamanik insan belki de söz konusu bilişselliğin ve teknolojinin ürettiği yeni insan olacaktır. Dolayısıyla resimlerimin öznesi şaman, bedeninin ötesinde bir temsildir. Kendi yazgısını yüzünde taşıyan nihai öznedir. Güncel bir ikona olarak tuvalde yeniden üretilmiş, dijitalleşmenin yalnızlaştırdığı bireydir. Tasarlayamazsak geleceğimiz olmaz. İnsanlarımız kendi varlığını kafasında oluşturması lazım. Biz geçmiş miyiz yoksa gelecek miyiz diye. Biz her ikisiyiz de. Biz dünümüzü inkâr edemeyiz. Bizler dünümüzle, sanatımızla varız. Bizlerin köyden kentlere gidişi destansı bir öykü aslında. Müthiş bir yalnızlık yaşıyoruz. Gidecek başaracak ve döneceksiniz.” Haber Merkezi
Prof. Dr. Koçan, köyünden çıkan ilk üniversite mezunu olduğunu, ilkokul ikinci sınıfı Nizip’te okuduğu için biyografisinde Gaziantep’in ayrı bir önemin bulunduğunu söyledi.
Sanatın merkezlerde kalmasını istemediğini, bu nedenle Anadolu’da birçok sergi açtığını belirten Prof. Dr. Koçan, “Oralara gitmezsek eserlerimizi göstermezsek olmaz. Gaziantep derinliği ve kültürü olan bir yer. Şehirlerimize yatırımlar yapıyoruz. Ancak asıl zenginlik kültürümüzdür” dedi.
SANKO’nun sanatla birleştirici olmasını çok kıymetli gördüğünü anlatan Prof. XDr. Koçan, geleneksel kutnu kumaşının günümüze uyarlanmış halini SANKO Park’ta bulunan Kutnia’da gördüğünü ve Kutnia’nın kendisini çok etkilediğine vurgu yaptı.
Bugünden geleceğe yönelik hayaller kurmak gerektiğini, insanoğlunun gelenekten geleceğe bir hayatının bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Koçan, “Bu bizi geleceğe taşıyor. Zeugma bizim. Atatürk ‘Eğer derinliğimize sahip çıkmazsak, topraklarımız bizim olmaz’ diyor. Herkes gücü oranında geleceği için geçmişine sahip çıkmalı” diye konuştu.
Tuvallerinde beliren insanoğlunun soyutlaşmış gölgeler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Koçan, şöyle devam etti:
“Baksı ‘şaman’ anlamına geliyor. Köyümün eski adının Baksı olması, şaman geleneğinin bir devamı olarak görülebilir. Heykellerden oluşan şamanik figürler üzerine kendi hayatımdan semboller var. Buradaki figürler babam ve annemin yaşam mücadelesini tarif eder. Benim resimlerimde insan bedeni kaybolmuş ancak temsili olarak silüeti görünür. Şamanik insan belki de söz konusu bilişselliğin ve teknolojinin ürettiği yeni insan olacaktır. Dolayısıyla resimlerimin öznesi şaman, bedeninin ötesinde bir temsildir. Kendi yazgısını yüzünde taşıyan nihai öznedir. Güncel bir ikona olarak tuvalde yeniden üretilmiş, dijitalleşmenin yalnızlaştırdığı bireydir. Tasarlayamazsak geleceğimiz olmaz. İnsanlarımız kendi varlığını kafasında oluşturması lazım. Biz geçmiş miyiz yoksa gelecek miyiz diye. Biz her ikisiyiz de. Biz dünümüzü inkâr edemeyiz. Bizler dünümüzle, sanatımızla varız. Bizlerin köyden kentlere gidişi destansı bir öykü aslında. Müthiş bir yalnızlık yaşıyoruz. Gidecek başaracak ve döneceksiniz.” Haber Merkezi