Bir Fikrim Var
Küçük torunum Mert, çok muzip mizaçlı, şakacı, kimi zaman küçük yaşına uymayan tabirler kullanan, esprili bir karakter sergiler. Her çocukta olduğu gibi televizyon ekranlarında sevdiği karakterlerin bütün kelimelerini alıp, hayatına uygulayan bir davranışı olduğuna inanmaktayım. Ekran deyip geçmememiz gerekir. Ekran, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Onunla yatar, onunla kalkar, yaşamımızı ona göre planlayıp programlarız.
’Bu akşam televizyonda Asiye Nasıl Kudurdu programı var, bir yere gitmem’ der eşim, bizde eve kapanırız. ‘’Akşam Ahmet’ler gelecek, pastaneden birşeyler alayım mı’’ derim hanıma, ‘Bu akşam ‘Beş kocalı Hasibe var bilmem kaçıncı kanalda’ der. Müsafir eve gelince içerdeki odada bir televizyon açılır, eşim zaman zaman hem televizyonu izler, hem de müsafirleri ağırlar. İşte bu düzene ayak uyduran torunum, ekranlardan izlediği karakterlerin sözlerini de hayatının bir parçası haline getirir.
Kanımca TRT Çocuk kanalında yaratılan PEPE, onların hayat felsefelerinin bir yönü olsa gerek. Geçen gün bize geldiğinde, her gelişte yaptığı gibi oyuncak sepetinde ne kadar oyuncağı varsa ortaya döktü, karşısına geçip elini kaldırıp başının bir kenarına parmağını dayayarak, ‘Bir fikrim var benim ne dersin dede ‘demez mi?
‘Tamam, anladım amma fikrin ne olduğunu henüz söylemedin Mert ‘ diye cevap vermemin, onu pek tatmin etmediğini, gözünden anlamıştım. Mutlaka düşündüğünü ifade etmekte geciken torunumun bir fikri olduğuna inancım tamdı, amma düşündüğünü söylemediğinden benim de kendisine katkıda bulunmam mümkün olmamaktaydı. Doğru söylüyordu , bir fikri mutlaka vardı, amma neydi.
Ortaya dökülmüş onlarca oyuncak parçaları ve LEGO parçaları ne yapmak istemişti de benden yardım dileyip ‘ Bir Fikrim Var Benim ‘ diye söz etmişti. Ayağımdaki arazdan dolayı, kolay yere oturup kalkamadığımdan ne yapmamı tam olarak söylemeden de, onunla oynama durumuna geçemiyordum. LEGO parçalarından bir şey mi yapacak diye düşünürken, onun başka bir konuya yönelmesinide istemiyordum. ‘Mert söyle ne yapalım, LEGO’lardan araba mı yapalım, yoksa uçak mı yapalım?’ diye soru sorduğumda mutlaka bir başka bir cisim söyler, onu yapmak için AK’la KARA’ yı seçmek bir mesele haline gelirdi.
Bu nedenle seçimi kendisine bırakmayı daha doğru bulurdum. Hatta AK’la KARA arası bir konu önerebilir diye düşündüğüm zamanlar, sessiz kalmayı daha doğru bulurdum. O hala ‘ Bir Fikrim Var Benim ‘ diye israr etmesi, benim sabrımın zorlanmasını sağlardı. Zaten LEGO parçalarından yapılabilecek fazla bir obje olmadığı için, ya birini yahutta ötekini yapmak mecburiyeti vardı. Aslında bende de kabahat olurdu, çünkü bende en kolay olanı yapmak için yönlendirirdim ‘Bir Fikrim Var Benim ‘ açılımını.
Fakat her seferinde Mert’in aklından ne geçtiğini okumak çok zor olurdu. Bir televizyon çizgi kahramanının sözleri bütün küçük çocuklarda söyleyiş haline gelmekte ’ Bir Fikrim Var Benim’ ama, sonrası olmamakta.
Bugün toplumda torunumun söylediği gibi ikilemi yaşamaktayız. ‘Bir Fikriniz Varsa Söyleyiniz, Yoksa sonsuza Dek Susunuz’ mu denmeye çalışılmakta. 75 milyon insanın yaşadığı bir ülkede 7 bölge raportörlerin, ‘AKİL’ diye adlandırılan 55 kişi, toplumun nabzını tutup, toplum barışını dile getirip, elde ettikleri notları Başefendiye mi aktaracaklar diye düşünmekteyim?
İşte burasını ne iktidar partisi mensupları, ne muhalefet milletvekilleri, ne sade vatandaş bizler bir şey bilmemekteyiz. Aslında Başefendi de bilmemekte. Yapılmasına yol gösteren okyanus ötesindeki büyük AĞA, diğer ülkelerde olduğu gibi bir deneme yapmaktadır. ‘Tuttu’ olursa ne ala, ama tutmassa ne olurun bir B planı olabilir mi ? Şüphedeyim.
Torunumun dediği gibi, neticesini bilmediği bir soruyu ortaya atıp, herkesin bir cevap üreterek en beğendiği cevabı uygulamaya koymak için yaratılan bir soru olan ‘ Bir Fikrim Var Benim ‘ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.