Yemin ve keffareti Aşkta ve parada yemin olmaz! Tavuk şeyi tövbe tutmaz!
Bu yazıya başlık için birisini seçmem gerekirdi. Hangisini tercih edeceğime karar veremediğim için üçünü de kullandım.
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, birkaç gün önce Gaziantep’teki bütün bankaların şube müdür ve yardımcıları ile noterleri ağırlamış.
Ama ne ağırlama…
Sofrada bir kuş sütü eksikmiş.
Diyeceksiniz ki ne alaka?
Dr. Güzelbey bu kentin tanıtımından sorumlu. Üst düzey saygın zevata Gaziantep’i anlatmış, daha yakından tanımalarını sağlamış.
***
Toplantıda bulunmadığım için Dr. Güzelbey’in nasıl bir konuşma yaptığını tam bilmiyorum. Ama muhtemelen şöyle başlamıştır:
“Bildiğiniz gibi 10 sene önce ben Gaziantep’i sayın Celal Doğan’dan devraldığım da bir kasaba görünümündeydi. Üstelik inanılmaz borçluydu. Çalıştık, çabaladık şimdiki görünümüne getirdik. Burası eskiden kebabıyla, baklavasıyla tanınırdı. Oysa şimdi Gaziantep bir kültür ve turizm mabedi oldu. Bütün bunların hepsini takdiredersiniz ki ben yaptım.Yapmaya da devamedeceğim, sizlerin teşviki, sayın Başbakanımızın kavli ve halkımızın kutsaloyları ile ‘durmak yok, yola devam’ diyorum…”
***
Yanlış algılamıyorsam, Asım Bey Mart 2014’de yeniden aday!
Olabilir, yasal hakkı…
Ancak, bir süre önce bir dönem daha aday olmayacağına yemin etmişti, ağır sözler söylemişti! Bunların hepsi arşivlerde mevcut.
Hatta ben okuduklarıma şaşırmış, “Asım Bey yanlış yapıyor. Bir politikacının kendisini bu şekilde ağır söylemlerle, yeminlerle bağlaması hem yakışıksız, hem de akılsız!” diye yazmıştım.
Acaba haklımı çıkıyorum?
***
Bu tanıtım fikrini kendisine kim verdiyse iyi düşünsün, hafızası güçlüdür, hatırlar!
Bir tavsiyem olacak, Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı da özel olarak davet edip, aynı tanıtım filmini ona da oynatsın ve onu da ikna etsin. Çünkü Ata, kısa bir süre önce, “Bu kentin yüzde 70’i gecekondularda yaşıyor” demişti.
Öyle ya, kasabanın beldeye değil, şehre dönüştüğünü önce ona kanıtlamalı!
Perry, baklava ve birisi…
Charles Perry, yemek konusunda tartışmasız dünyanın bir numarası.
Antik Çağ, Mezopotamya ve Arap mutfağını yıllarca irdelemiş, çok değerli eserler vermiş. Bu uğurda öğrendiği Arapçası ile Muhammad bin Hasan al-Baghdadi’nin efsane yemek kitabı ‘Baghdad Cookery Book/ Bagdad Yemek Kitabı’nı İngilizceye çevirerek yemek kültürü tarihinin derinine inmiş, her parmağında bir marifeti olan dünyanın saygı duyduğu çok önemli bir isim. The Times, Los Angeles Times gibi önemli gazetelerde yazıyor, TV’de program yapıyor.
İşte bu Charles Perry, Gaziantep yemek kültürüne resmen aşık. Dünyanın neresine gitse Türkiye’yi övüyor, Gaziantep’i yere göğe sığdıramıyor.
Perry’e Gaziantep’i sevdiren de Ayfer Tuzcu Ünsal.
Yıllar önce onu Gaziantep’te günlerce ağırladı, bilgi ve tecrübelerini karşılıklı tartışıp, yörenin engin yemek kültürünü paylaşan Ünsal, Charles Perry’nin saydığı ve sevdiği dostları arasında.
Charles Perry aynı zamanda şifabulmaz bir baklava aşığı. Rekoru bir oturmaya 8 kare dilim baklavayı mideye indirmekmiş! Verdiği röportajlarda böyle diyor.
Perry’i üzen şey ise, o çok beğendiği baklavacının yalnız Gaziantep’e sıkışıp kalması, bırakın yurtdışına, İstanbul’a bile gidememesini hayretle karşılıyor.
Charles Perry’i görseydim, ona şu tavsiyede bulunurdum.
“Onun nerede restoran açmasını istiyorsan, o kentteki emlakçılarla konuş, arsa işi iyi prim yapıyorsa, petrol istasyonu açacak arsa da bulabilirse, hemen gelir!..”
Charles Perry, her hangi bir restoranla ilgili yazı yazsın, o restorana inanın 5 yıllık rezervasyon gelir.
Ehh, işte böyle!
Tanrı kimine at verir meydan vermez, kimine de meydan verir at vermez!