Halk Sınavı
Son üç haftadır yaşanan olayları yaşanmamış kabul edebilirmiyiz. Bence unutulması mümkün olmayan kötü bir rüyya idi gördüğümüz. Bu olaylarda yitirdiğimiz beş can vardı ortada . Yüzlerce yaralı , en önemlisi yüz binlerce kırık kalpler vardı geride kalan. Bu kadar olumsuz olayların yaşanmasına kimler sebep oldu diye arkaya dönüpte bakmamızda yarar olduğunu düşünmekteyim.
Türkiye’de bireysel özgürlüklerin ve buna bağlı toplumsal özgürlüklerin derin yaralar aldığı Haziran ayını ve bu günlerde yaşananları unutmamak gerek. ‘’ Ben demokrasi neticesi MİLLİ İRADE olarak sandıktan güçlü çıktım, bu nedenle istediğim her kanunu çıkarırım’’ gibi cümlelere dayanarak istediğiniz kanunları, toplumun karşı gelmesine rağmen çıkarılmasına toplum bir kabul eder, iki kabul eder, belki üçüncü kez kabul edebilir. Fakat önüne dayatılarak bir ideolojiyi yerleştirmeye yönelik kanun ve düzenleme gelirse, buna itirazı olacağını hesap etmemek aptallık olduğunu düşünmekteyim.
Tarikat ve cemaatlerin etkisinin hakim olduğu bir idarenin, ülkeyi nereye götürmek istediğini üzülerek izlemek nereye kadar gideceğini, toplum olarak endişe ile takip etmekteyiz. Senelerce önce SerVekil’in İstanbul Belediye başkanlığı döneminde, Taksim’e cami inşaa etmek sevdası vardı. Hemde Gezi parkı adı ile bulunan bu yere bir cami pinşaatı için çok uğraşı verdiğini hatırlarım. Hatta o tarihlerde de bazı bilim kurullarının bu projeye karşı çıkmasınada, ciddi itirazlari olmuştu bu belediye başkanının . Planlı bir şekilde bu düşüncesini gerçekleştirmek için o tarihte bu günü hazırladığına adım gibi eminim.
10 sene evvel ülkemizi çevreleyen ülkelerle Türkiye nin problemi olmadığını da hatırlarım. 10 sene içinde yalnız çevre ülkelerle değil, bir çok ülkelerle dostluğumuzun bitirildiğini izlemek insana üzüntü vermekte. ‘’ Dost ve müttefik ‘’ deyimini kanımca hiç sevmediğimi söyliyebilirim. Çünki bir ülkenin bir başka ülke ile dost olması için, müşterek menfaatleri olması gerekir. Müşterek menfaatlerin bittiği yerde dostluk sona ermiştir. Bizim dost olabileceğimiz bir ülke bile kalmaması ne kadar acıdır. Bırakın yurt dışındaki dost luk söylemlerini, ülkemin içinde toplumun bir kesimi hariç, her kesimi ile kavgalı bir yönetim olabilirmi ?
‘’Bana para ile oy verenler hariç, toplumun diğer kesitlerine hitap etmem ’’ demek ülkemin içinde yaşayan çeşitli kesitlerdeki vatandaşı yok saymak anlamına gelirki bu endişe vericidir. Yurdum İnsanının sesini dinlemeden, toplum değerlerini kendi düşüncene göre değiştirmeye kalkmak, 1935 lerdeki Nazi Almanya sını hatırlatır. Almanya o dönemlerde Polis Devleti haline gelmiş, Halkı, Hitler sindirmişti.
Yönetimin anayasada bulunan toplumun temel harçlarından en önemli varlıkalarının tartışılır hale getirilmesini izleyen halkın kübünün dolmaya başladığını seyrettik. Yurdum insanının çok sabırlı olduğunu bilen idarede, bu sabrı denemeye kalkması çok tehlikeli olduğunu düşünmeyen bir yönetim, Atam rahmetlinin söylediği gibi ‘’ gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde’’ davranmaya başlaması ile, bizim korktuğumuz sistemin tetiğini çekmiş oldular. İşte bundan sonraki olayların gelişmesini durdurmak zordur. Bu ne Kabakcı isyanına, nede Celali isyanına benzedi, çünki halk bilinçli ve ne yaptığını bilen bir toplum olduğunu Taksim de sergiledi.
SerVekil’in söylediği yüzdenin dışında kalan ve asla koyun olarak tanımlanmaması gereken bilinçli vatandaş topluluğu, bu düzensiz düzene isyan etmesi, ülkede endişeli, yurt dışından kaygılı izlendi. Hatta yurt dışı yayın yapan önemli kuruluşların muhabirleri, Türkiye de olayları canlı nakletmeleri, hem iyi hemde görünüm olarak kötü olduğunu izledik. SerVekil in bir tek niyeti vardı ‘’ POLİS DEVLETİNİ TEST ETMEK’’ . Bu nedenle binlerce göz yaşı fişekleri kullanıldı, sanki bedavaya alınıyormuş gibi harcanan bu fişeklerden mutlaka iktidar yanlısı bir tedarikci sebeplendiğine inanmaktayım.
Polis Devletinin şiddeti, kendi vatandaşlarını yıldırmak pahasına dehşet veren görüntüler sergiledi. Sonunda, olaylarda hayatlarını yitirmiş insanlar , ağır yaralanmış yüzlerce yurdum insanı, fakat bu direnişte başarı kazanmış bir toplum. Böyle bir şiddetle halkın direncini denemenin gereği varmıydı ? Bence yoktu. Bu halk güdülecek koyun olmadığı görüldü. Böyle bir eylemin ağır faturası olacağını bilmeleri gerekirdi ve sınava gerek yoktu.
Anayasada temel hak ve hürriyetler konusunda açıklayıcı bir maddeyi bütün Millet Vekilleri bilmesi gerekir. Kişisel hak ve özgürlükler konusunda gösteri ve yürüyüş, izinli veya izinsiz mümkün kılınmakta. Buna karşı gelmek anayasayı yok saymak anlamına gelir. Hoş mevcut anayasayı değiştirmek için çok çaba sarf eden iktidar, bunda muvaffak olamamasının intikamını almak için, böyle gövde gösterisinde bulunmaması gerektiğini düşünmekteyim.
Olayların yaşandığı ilk günlerde SerVekil yardımcısı vekaleten Cumhur la birlikte, toplumdan özür dilediği gün, Afrika dan dönünce SerVekil ‘’Benim adıma sen nasıl özür dilersin ‘’ diyerek, kendi bildiğini okuyacağını o gün söylemiştim .
Dilerim böyle bir Polis Devleti sınavı için ülkemiz tekrar imtehana girmez diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.