Yerel gazetecilikte reform II
Dünkü yazımda Gaziantep’te yerel gazeteler radikal bir değişimle karşı karşıya demiş, ne olup bittiğini anlatmıştım. Bugün de bu değişimin sebeplerini irdeleyeceğim.
‘Balık baştan kokar!’ deyişinde olduğu gibi asıl yozlaşma İstanbul’da başladı. Basın İlan Kurumu’nun 300 trilyonluk bütçesinin yalnızca, devede kulak misali 2 trilyonu Gaziantep’te dağıtılıyor. Ana blok İstanbul’da çözülüyor!..
Gazete patronlarının vesayeti altındaki iktidarları hatırlarsanız, Türkiye’deki transformasyonun bir nedeninin de doyumsuz medya sahiplerinden kaynaklandığını biliyorsunuz demektir!
Bazı medya patronlarının bankacılık, akaryakıt dağıtımı ve bir sürü yüklü para kazanabilecekleri ilgisiz işlerle iştigal edip, 15-20 senede milyarlarca dolar servet edinmelerinin ‘dördüncü kuvvet’ sayesinde olduğunu da kabul etmeniz gerekir!
Türkiye’de ifade özgürlüğünün kısıtlı olduğu, basının özgürce görevini yerine getiremediği, baskı altında tutulduğu bilinen bir gerçek. Ünlü gazeteciler ve yazarların işlerine son veriliyor, bir anlamda kalemleri ellerinden alınıyor. Bunu tasvip etmek mümkün müdür? Dış dünyadan gelen yığınla eleştiriyle birlikte hukuk ve yaşam kalitesi gibi kriterlerin ölçüldüğü uluslararası tablolarda hep altlarda yer alıyoruz!
Burada şunu da sormak gerekmez mi? Bazı basın patronları, gözü dönmüş haramiler gibi hiçbir kural dinlemeden soygun yaparken bu ünlü yazarlar karşı çıktılar mı? “Ayıp oluyor ma, yapmayın, bu kadar da olmaz…” dediler mi?
Demediler!
Diyemezdiler de!..
Kazançtan herkes bir şekilde nemalanıyordu!.. Hocanın komşusuna kazanın doğurduğunu söyleyince ne kadar sevindiyse, kazan ölünce de haliyle üzüntü hakim oluyor!
Orası öyle, Gaziantep’in rant sistemi ise kayıtdışılık üzerine kurulu kendine özgü derinliği olan, belki de dünyada ender görülen ama iyi işleyen bir sistem…
Şimdi emekli olan eski bir emniyet müdüründen duymuştum, Gaziantep’te dönen kayıtdışı paranın 5 milyar dolardan az olmadığını. Bu rakamı güncellemek gerekirse, 10 milyar dolardan söz etmek gerekir. Bu ayrı bir yazı konusu, bir gün bildiklerimi yazmak isterim.
Oradakiler güç ve para ile uğraşırken buradakiler de yerel pastadan paylarını alabilmek için sayıca çoğaldılar. Her şey para olunca da, ‘değer’ anlamsız bir kelime oldu!
Ülkeler yalnız para ile kalkınabilseydi, Suudiler dünyanın bir numaralı ülkesi olurdu. Ama Batı’daki mütevazı 4 milyon nüfuslu bir ülkenin verilerine bakınca daha değerli olduğunu anlıyorsunuz.
Nüfusu 1 milyon 400 bin olan ve okuma-yazma oranına paralel olarak gazete okuma oranının son derece düşük olduğu bir kentte, resmi ilan alan 16, almayan 3 olmak üzere günlük 19 gazete, 84 haftalık gazete, 50’den fazla dergi yayımlanabiliyorsa ve de bu kent bu kadar yayın organın yaşamasına bir şekilde fırsat yaratıyorsa, orada çok ciddi anlamda sorunlar, sıkıntılar, daha doğrusu hukuk ve kayıtdışı bir sistemin tüm alanlara yayıldığını ve hüküm sürdüğünü anlamak gerekiyor.
İşte Basın İlan Kurumu önümüzdeki çok yakın dönemde hayata geçirmek istediği uygulama, yani zorlama ile şimdilik resmi ilan alan gazete sayısını 5’e düşürmek istiyor.
Başka bir deyişle, Basın İlan Kurumu Antep’e traş için geldi!
Böyle başa böyle traş diye ucube bir kafa görüntüsü bırakıp gideceklermiş gibi geliyor bana…